Olumlu Düşünmeye Alışarak Güçlenin!

  • 20 Mart 2014
  • 1.057 kez görüntülendi.
Olumlu Düşünmeye Alışarak Güçlenin!
REKLAM ALANI

Hayatınızı daha enerjik, canlı, zeki, üretken, sağlıklı ve huzurlu yönetmek ve gerilimlerinizi gidermek istiyorsanız, yapabileceklerinizden biri, hayatınızın psikolojik yükünü azaltmanızdır ki bunun yollarından biri olumlu düşünmektir.

Olumlu düşünceler, olaylardan olumlu duygular üretir. Olumlu duygular da sinir sistemimizi güçlendirir, sağlığımızın, cesaretimizin, zihinsel etkinliğinizin güçlenmesine, sosyal hayatımızın canlanmasına ve daha mutlu hissetmemize yol açar.

Olumlu düşünmek; acıdan zevk çıkarmak, yenilgiyi zafere dönüştürmek, kayıptan kazanç elde etmektir. “Bu acı beni kahredecek” derseniz, o acı sizi gerçekten kahredebilir. “Bu acıdan aldığım dersle sorunların üzerine gideceğim.” derseniz, sorunlarınızı daha kolay çözersiniz.

REKLAM ALANI

Olumlu olayların olumlu yönlerini görmeyi herkes başarır. Esas tuzak, olumlu olayları olumsuz görmek veya olumsuz olayların olumlu yönlerini keşfedememektir. Olumlu düşünmenin muhteşem gücünü geliştirmek için aşağıdaki önerileri rutin egzersizleriniz haline getirebilirsiniz:

Olumsuzlukların gelecekteki faydalarını düşünün

Olumsuzluklarınıza odaklanıp üzülmek ve kendinize kahretmek yerine, acısını azaltmaya ne dersiniz? Öyleyse sorun: Yaşadığınız olumsuzluğun gelecekte ne gibi faydaları olabilir? Hatırlayın ki büyük başarıları ateşleyen nedenler, kendilerinden önce gelen büyük başarısızlıklardır. Büyük zevkleri tattıran nedenler, kendilerinden önceki büyük acılardır. Birçok yorucu işe, dinlendirici meyvesi uğruna koşarız. Doğum sancısını unutturan, getirdiği hayatın azizliğidir. Her acılı olaydan zevkli bir ders çıkarabiliriz.

Yıllardır süren hastalıklarım üzerinde şöyle düşünüyordum; “Benim suçum ne? Niçin bu hastalık beni bırakmıyor? Bu hastalık yüzünden ders notlarım düşüyor. Hastalık yüzünden gülemiyorum, sevemiyorum, sevinemiyorum. Hastalık yüzünden her şeyden nefret ediyorum. Hastalık bir musibet…”

Üniversiteden mezun olduğumda şöyle düşünmeye başladım; “Hastalık sayesinde yaşamanın güzelliğini, önemini daha iyi kavrıyorum. İdrakimin geliştiğini, olgunlaştığını hissediyorum. İlerde büyük işler yapabilmem için zorluklara dayanabilecek bir iradeye ihtiyacım var. Merhametli Mevlâ, beni bu hastalıkla eğitiyor. Ayrıca hastalık sayesinde, bu dünyada misafir olduğumu anlıyorum. Böylece, sonunda mutlaka ulaşacağım Evrenin Hâkimi’nin huzuruna hazırlanıyorum. Üstelik hastalık, geçmişimdeki kusurlarımın temizlenmesi için bana gönderilen güzel bir hediyedir.

Karıncalarını aç bırakmayan şefkatli Yaratıcı’nın, Hz. Eyyûb aleyhisselam gibi sevdiği bir peygamberini on yıldan uzun süre hastalıkla eğitmesi -hâşâ- acımasızlık olamaz. Bütün annelerin kalplerini şefkatle dolduran Rabbimizin merhameti sonsuzdur. Bize acı çektiriyorsa, zevkli bir kavrayış kazandırmak istiyordur.

Uçurumun kenarına gelen koyun, sözlü uyarıları dinlemeyince, çoban onu çubukla uçurumdan uzaklaştırır. Hastalık sayesinde kalp kırmaktan, hak gasp etmekten, isyan etmekten kurtuluyorum. Demek ki beni koruyan şefkat, uçurumdan uzak durmamı sağlıyor.”

Olumsuz düşünceler yüzünden hastalığımın acısı on kat şiddetlenirdi. Olumlu düşüncelerle hastalığımın acısı ondan bire indi. Dahası, hastalığı sevmeye başladım. Çok geçmeden, hastalık sessizce kaybolup gitti. Bu yüzden hastalandığımda, bazen ağlamaklı bir çaresizlikte kalakalıyorum. Acı çektirdiği için hastalığı istemiyorum. Fakat kalbime kattığı coşkuları ve beni Yaradan’a yakınlaştırışını hissedince de hastalıktan kurtuluşu hüzünlü bir vedalaşmaya dönüştürüyorum.

Olumsuzlukların şimdiki faydalarını düşünün 

Belki de yaşadığınız kaza, ihanet, engel, tam da şimdi sizi bir kötülükten koruyor olabilir ve tam da şimdi size hayati ders veriyor olabilir. Ya da siz ondandan, şimdi bir şekilde yararlanabilirsiniz. Nasıl?

Hatırlıyorum, 1989 yılında, Ankara’nın Sıhhiye Köprüsü’nün altında otobüs bekliyordum. Bekleyişim kırk dakika sürdü. Sinirlerim gerildi. Kafese kilitlenen esir gibi yerimde dolaşıp durdum. Omuzlarım, boynum, vücudum gerildi. Söylendiğimi gören insanlar, belki de aklımı kaçırmak üzere olduğumu düşünüyorlardı.

Aniden zihnimde önemli bir düşünce hissettim: “Şu anda sabrım güçlendiriliyor. Gelecekte üstleneceğim işlerde sabır ve tahammül gücüne ihtiyacım olacak.” Sadece büyük sabrı olanlar, zorlayıcı işlerin üstesinden gelebilir.

Nasıl rahatladığımı, nasıl sevindiğimi anlatamam. “Madem beklemem gerekiyor; bari zamanımı faydalı düşüncelerle ve planlarla doldurayım.” dedim. Zihnim hemen ideallerimle ilgili planlarla doluverdi. Bir dakika sonra otobüs geldi. Oradaki küçük düşünce, tüm günümdeki duygularımı ve enerjimi değiştirdi. Nasıl değişebileceğinizi görebiliyor musunuz?

Düşüncelerinizi Düzeltin

Birçok insan, akıl okur gibi sürekli olumsuz tahminde bulunur, hayata gereksiz ve delilsiz yere karamsar pencereden bakar. Böyle bir huyumuz varsa aklımıza gelen birçok olumsuz anlam asılsızdır; hayalîdir, yanılgıdır. Farkına varmazsak kalbimiz ezilir, gereksiz yere enerji kaybederiz.

Türkiye Büyük Millet Meclisi asansörlerinin birinde, uzun boylu bir milletvekiliyle karşılaştığım bir günü hatırlarım. Asansördeki boy aynasına baktığımda, uzun bir insanın yanında kısa kaldığımı düşündüm. Üzüldüm. Asansörden indiğimde aniden geri döndüm ve aynada kendime bakarak “Yakaladım seni!” dedim.

O anda, Cumhurbaşkanıyla 1985 yılında, çalışma odasının girişinde, omuz omuza çektirdiğim bir resmi hatırladım. Benim boyumda biri, cumhurbaşkanı bile olabilirdi. Ayrıca kısa boylu olsam ne çıkar. Kim buna dikkat ediyor? Kısa boyluluk kimi, niçin küçültsün? Küçük bir kedi bile kendi boyuyla güzeldir. Bir dizi olumlu düşünce üreterek kendimi çelik gibi güçlü hissettim.

Yaradılışınız itibarıyla çirkin değilsiniz. Potansiyel yetenekleriniz kimseninkinden aşağı değildir. Siz kuşlardan, balıklardan, okyanuslardan, dağlardan, bulutlardan önemlisiniz. Sizi yaratan, “Biz insanı en mükemmel surette yarattık!” (Tîn; 4) buyurdu. Dünyanın parçalanmasını, masum bir insanın öldürülmesinden önemli sanıyoruz. Oysa Evrenin Hâkimi’ne inanan bir insanı öldürmek, O’nun katında “… Dünyanın yok olmasından daha büyük bir olaydır.” Bağlandığınız Allah’ın, size tüm dünyadan fazla değer vermesi, evrendeki varlığınızı sevmenize yetmez mi? Değersizlik saplantısı, Evrenin Hâkim’ine bağlanamayanların belasıdır.

İyi düşünmeyi otomatikleştirin

Hayatınızdaki her şey kötü olamaz; en az kötüler kadar ve hatta daha fazla iyi olaylarınız, vasıflarınız ve deneyimleriniz vardır. Siz daha çok hangileri üzerinde düşünmeyi seçiyorsunuz?

Olumsuz olayların bile içerisinde keşfinizi bekleyen olumlu anlamlar gizlidir. Olayların olumlu ve olumsuz yönleri iç içedir. Aynı olayın birkaç tarafı iyi, birkaç tarafı kötüdür. Kötü taraflar da iyi taraflar da zihninizi dolduracak kadar çoktur. Çocuğunuz belki tembeldir; ama ahlaklıdır. Belki göremiyor; fakat duyabiliyor. Hava çok sıcak; ancak fazla nemli değildir. Çiçek kötü kokuyor; ama görünümü güzeldir. Otobüs gürültülü olsa da hızlı ulaştırıyordur. Hayatınızın olumlu taraflarını daha çok düşünürseniz, hem huzurunuz hem de performansınız katlanır.

Edison, yaptığı yüzlerce deneyin her biri bittiğinde, “Bugün elektrik ışığı üretemeyen yeni bir yol keşfettik” dermiş. Başarıyla bitmeyen her deney, bizi başarıya bir adım daha yaklaştırır. Çünkü hedefe ulaştırmayan deneyler, nasıl başarılamayacağını göstererek hatalı alternatifleri azaltır.

Görüyorsunuz… Duygu dünyanızı ve ruh halinizi, düşünce tercihlerinizle belirliyorsunuz. O hayat bir şekilde geçecek. Bir insan zindanda bile mutlu olabilirken, siz özgürce seğirttiğiniz yeryüzünde neden mutsuz olasınız. Siz de ve hayatınızdaki çoğu şeyler de güzelsiniz, değerlisiniz. Öyleyse olumlu taraflarınıza bakmayı alışkanlığa dönüştürün. Zihniniz olumlu yönleriniz keşfetmekle meşgul olsun.

REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ