Üç Aylara Kavuşurken
Ömrümüzün altın fırsatları, feyiz ve ruhaniyet menbaı Üç Aylara yeniden kavuşuyoruz. Mart ayının 7’sini 8’ine bağlayan gece, üç ayların müjdecisi Regaib Kandili ile birlikte müminlerin üzerine Allah-u Zülcelâl’in rahmetinin ve mağfiretinin yağdığı bir zaman dilimine giriyoruz.
Günümüzde bazı çevreler “Sahabe zamanında kandil geceleri ve üç ayları değerlendirmek diye bir adet var mıydı?” diye soruyor. Bu soruyu soranlar, Sahabe-i kiram hazeratının ömrünün her gün ve gecesini ihya ettiğini unutuyorlar. Üstelik Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin, ömrünün hiçbir anını gafil geçirmediği halde, üç aylarda ibadete daha da şevklendiğini gözden kaçırıyorlar.
Bizlere ulaşan sahih hadis-i şeriflerden anlıyoruz ki, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, üzerinde Allah’ın dinini tebliğ, talim, tatbik etme ve devleti idare etme gibi nice ağır yükler varken bir yandan da ibadetten geri kalmıyordu. Nebi Zişan Efendimiz aleyhisselatu vesselam, ne seferde ne hazerde, ne hastalıkta ne sağlıkta, ne boş vakitte ne meşguliyette ibadetinde bir gevşeklik göstermiyordu. Bizlere örnek olarak gönderilen Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem, ömrünü her hal ve şartta Allah’a ibadetle değerlendirip hiçbir zaman gevşekliğe düşmediği halde, üç aylara gelince hem kendisi daha da şevkleniyor hem de aile ve ashabını bu zamanı değerlendirmeye teşvik ediyordu.
Peygamberimizin Duası
Peygamber aleyhisselatu vesselamın bu ümmete ikram edilen bu mübarek ayların bereketinden istifade etmek için şöyle dua ediyordu:
“Allahümme bariklena fi Recebe ve Şaban ve belliğna Ramazan”
Meali: “Recep ve Şabanı bize mübârek kıl, bizi Ramazana kavuştur.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/259.)
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem daima geceleri teheccüd namazına kalkıp, uzun uzun namaz kılar, secdelere kapanarak dua ederdi. Buna rağmen Recep ayı girdiği zaman Ramazan ayına kadar bu duayı okuyarak Üç ayların bereketli geçmesi için Allah’tan yardım ve tevfik istiyordu.
Recep Ayında Oruç
Ashab-ı kiram hazeratı, sene boyunca Pazartesi Perşembe günlerini oruçlu geçiren veya her ayın en az üç günü nafile oruç tutan Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin, Recep ve Şaban aylarına kavuşunca oruç ibadetini daha da artırdığını bildiriyor. Abdullah İbn-i Abbas radıyallahu anh diyor ki;
“Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Recep ayında, bazı yıllarda öyle oruç tutardı ki biz, ‘(Galiba) hiç yemeyecek (ayın her gününde tutacak)’ derdik. (Bazı yıllarda da öyle) yerdi ki biz, ‘(Galiba) hiç tutmayacak’ derdik.” (Buhari, Savm: 53)
Büyük ihtimalle ümmetine farz kılınmasın diye üç ayların tamamını oruçlu geçirmekten imtina eden Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem, diğer aylarda da terk etmediği oruç ibadetini bu ayda bariz bir şekilde artırıyordu.
Araplar arasında Haram aylara ve bilhassa Recep ayına hürmet gösterme adeti eskiden beri vardı. Allah-u Zülcelâl “Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günden beri kendi katındaki kitabında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü hürmetli aydır. Bu dosdoğru bir nizamdır. Öyleyse o aylar içinde kendinize yazık etmeyin…” (Tevbe, 36) buyurarak bu inancın hak olduğunu tasdik etmiştir.
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem de şöyle buyurmuştur:
“(Kamerî) yıl, on iki aydır. Bunlardan dördü haram aylardır. Üçü birbiri ardınca gelir. (Bu aylar:) Zilkâde, Zilhicce, Muharrem ve Cumâdâ ile Şa’ban arasındaki Mudar kabilesinin ayı Receb’dir.” (Buhârî; Hac 132)
Bu ay, eski ümmetlerin oruç tuttuğu aydı. Taberanî’de zikredilen bir hadis-i şerife göre, “…Allah-u Zülcelal, Nuh aleyhisselamı Recebde gemiye bindirdi. O da, Receb ayını oruçlu geçirip oradakilere oruç tutmalarını emretti.”
Allah-u Zülcelâl Ümmet-i Muhammed’e Ramazan ayında orucu farz kıldı. Recep ayında tutulan oruçlar ise Allah-u Zülcelâl’in af ve mağfiret kapısını çalmaya vesile olan mendup ve müstehap ibadetler olarak kaldı. Hz. Hasan radıyallahu anh Efendimiz Recep ayının kıymeti hakkında şöyle demiştir: “Recep ayında oruç tutunuz. Çünkü Recep ayında oruç, Allah’ın tövbelerinizi kabul buyurmasına bir sebeptir.”
Regaib Gecesi Hakkında Hadis-i Şerif
Regaib kandili, gafletten uyanmak ve Üç ayları güzel karşılamak için vesiledir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bu geceyi ihya edenlere şöyle müjdeler vermiştir:
“Beş gece vardır ki onlarda yapılan dualar geriye çevrilmez. Recebin ilk (Cuma) gecesi, Şabanın ortasında bulunan gece, Cuma gecesi, Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı geceleridir.” (Beyhaki, Sünen, Şuabül-İman, 3/342)
İşte ilk devirden beri zahid ve sufilerin bu geceye çok rağbet göstermelerinin ve adına “Reğaib” yani çok rağbet edilen gece demelerinin sebebi bu gibi hadis-i şeriflerin verdiği müjdelerdir. İslam âlimlerinin birçoğu, bu gecede çokça ibadet etmeyi, geceyi nafile namaz kılarak, dua ederek geçirmeyi tavsiye etmişlerdir. Onlar Peygamber aleyhisselatu vesselama mutabaat etmeye bizden çok daha fazla gayretliydi. Onların bize aktardığı dinden şüphe etmek için makul bir sebep yoktur.
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, ömrünün her gecesini kandil geceleri gibi, kıyamda, secdede, elleri duaya açılmış olarak geçiriyordu. Biz bunu yapamıyorsak en azından bu fırsat gecelerini değerlendirelim. Kalan ömrümüzü bugüne kadar boşa geçmiş olan günlerden daha iyi değerlendirmek için Allah’ın yardımını isteyelim.
Mübarek Regaib kandiliniz ve Üç aylarınız bereketli olsun. Ümmetin uyanışına, birlik ve dirliğine vesile olsun. Amin.