Namazda Huzur İçin Dikkat Edilmesi Gerekenler

İnsan namaz kıldığı zaman bir takım hem maddi hem de manevi edeplere riayet etmelidir. Çünkü Allah-u Zülcelâl ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: “…Namazı dosdoğru kılın.” (Rum; 31)

“Namazında yüksek sesle okuma; onda sesini fazla da kısma. İkisinin arasında bir yol tut.” (İsrâ; 110)

Hasan el-Harraz rahmetullahi aleyhe:
– Namaza nasıl girelim? Diye sorulunca şöyle cevap vermiştir:

– Allah-u Zülcelal’e kıyamet gününde nasıl yöneleceksen öyle yönel. O’nunla aranda hiçbir tercüman olmadan, huzurunda bulunduğunu ve O’nun seni gördüğünü bilerek, kendini de O’na müracaatta bulunuyor gibi düşün. En büyük Melik’in huzurunda bulunduğunu bil.”

Hakikaten de insan namazda, Allah-u Zülcelâl ile münacatta bulunduğunu bilerek kendisini ona göre ayarlamalıdır.

Rivayete göre Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: “Kul namaza durunca, kuşkusuz o Allah’ın huzurundadır. Bu sebeple sağa-sola baktığı zaman Allah-u Zülcelâl buyurur ki: “Kime bakıyorsun? Benden daha hayırlı birine mi? Ey Ademoğlu, Bana dön! Çünkü Ben, baktığın kişilerden daha hayırlıyım.” (Tirmizi)

Namaz kılan kişinin riayet edeceği edeplerin en güzeli, kalbinin az veya çok hiçbir dünyevi şeyle meşgul olmamasıdır. Namaz kılan kişinin âzaları sükûnet içinde olmalı, sağa-sola iltifat etmemeli, başını hafifçe öne eğip secde edeceği yere bakmalı, sağ elini, sol elinin üzerine koymalıdır. Yani zahiri ve manevi olarak sükût içinde namaza durmalıdır.

Onun için Abdullah bin Abbas radıyallahu anh şöyle demiştir: “Namaz da huşu, namaz kılan kişinin sağındaki ve solundaki kimseleri tanımamasıdır.”

Tabii bunun gerçekleşmesi de namazdan önceki zamanlarda da Allah-u Zülcelal’den gafil kalmayarak sürekli zikir ve daima murakabe halinde olmakla mümkündür. Bazı evliyalar demişlerdir ki: “Bir kimse, namazdan önce ne ile meşgulse, namazda da onunla meşgul olur.”

Onun için namazdan önce hiç olmazsa bir miktar Allah-u Zülcelâl ile huzur bulmak, huzurlu bir şekilde namaz kılmanın da ilk yoludur. İbni Hazım’a: “Namaza nasıl giriyorsun?” diye sormuşlar, o da şöyle cevap vermiştir: “Namaza girerken Kâbe’nin iki kaşımın arasında olduğunu, cennetin sağımda, cehennemin solumda olduğunu, sırat köprüsünün ayaklarımın altında olduğunu, Azrail aleyhisselamın arkamda olduğunu ve Allah-u Zülcelal’in beni gördüğünü düşünüyorum ve tekbir alıp namaza giriyorum. Okuduklarımın manasını düşünüyorum. Böylelikle huzurlu bir namaz kılıyorum.”

Hakikaten de insan böyle yaparsa, çok huzurlu bir namaz kılar ve namazından menfaat görür.