Hac Ne Demek?
Haccın lügat manası; bir şeyin etrafında dönme, dolaşma demektir.
Fıkıh terimi olarak imkânı olan her müslümanın belirlenmiş zaman içinde Kâbe’yi, Arafat, Müzdelife ve Mina’yı ziyaret etmek ve belli bazı dinî, görevleri yerine getirmek suretiyle yaptığı ibadeti ifade eder. Bu ibadeti yerine getirenlere hacı denir.
Hac ibadeti; hicretin 9. yılında farz kılınmıştır. Farz oluşu Kitap, sünnet ve icmâ-ı ümmet ile sabittir. Haccın farz oluşunun Kur’an’daki delili şu ayetlerdir:
“…Gücü yetenlerin haccetmesi Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır” (Al-i İmrân, 3/ 97).
“İnsanların arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler” (Hac, 22/27).
Haccın farz oluşuna delalet bir çok hadis vardır. Şu hadisleri örnek olarak zikredebiliriz:
“İslam beş temel esas üzerine kurulmuştur. Allah’tan başka tanrı bulunmadığına ve Muhammed’in Allah’ın elçisi olduğuna tanıklık etmek, namazı dosdoğru kılmak, zekatı vermek, hac ve Ramazan orucu“(Buhârî, İman, 1. I, 8. Müslim, İman, 19-22.)
Bütün dünya mü’minleriyle tek yürek hâline gelinen hac ibâdeti, giyilen bembeyaz ihramlarla bir nevî kefen iklîmine girmektir. Hz. İbrahim aleyhisselâmın teslîmiyetinden hisse alabilmektir. Hac ve umre, Hakk’a teslîmiyet hâli ile rûhânî meziyet ve istîdatların tekâmül ettirilmesidir.
Haccın Hikmeti
Haccın farz olmasındaki pek çok hikmetten bazıları: İslam’ın izzetini, Müslümanların birliğini, kardeşliğini temine vesiledir. Her taraftan gelip toplanmış olan Müslümanlar, birbirinden çok istifade ederler. Hac, en faydalı, Kutsi bir seyahattir. Orada toplanmış, dünya elbisesinden soyulmuş, beyaz ihramlara bürünmüş olan muazzam bir kitle, mahşerden bir numunedir. Hacda nefsi öldürme vardır. Her hacı, ailesinden ve dostlarından ayrılmış, zevklerini bırakmış, birtakım sıkıntı ve eziyetleri göze almış fedakâr bir Müslüman’dır. Arafat, Arasat’tan bir numunedir.
(Arasat; bütün ölülerin, kıyamet günü Allah celle celâluhû tarafından diriltilip bir araya toplanacakları yer.)
“Ölmenizden evvel ölünüz.” sırrı tecelli eder. “Hacda büyük bir topluluk meydana gelir. İslam alemi birbirlerinin hallerini öğrenip, birbirlerine iyilikte ve takvada yardım ederler. Bir kavim diğerinden nice ibretler öğrenip hikmet alırken, Müslüman kardeşlerinin çokluğu ve dünyadaki gayretleri ile de manen güçlenir.
Hac Adabı
Hac ibâdetinde, insanların hak ve hukûkuna dikkat etmemek, mâlâyânî ile meşgul olarak rûhâniyet ve feyzi dağıtacak davranışlarda bulunmak, bu ibâdetin ecrini zâyî etmektir.
Bütün ibâdetler gibi hac ve umreler de kalbî hassâsiyetlerle îfâ edilmelidir. Öyle ki bu ibâdet, bembeyaz ihramlar içerisinde meleklerin letâfetinden hisse alma gayretidir. Kadın-erkek mü’minler, tavaf, sa’y ve vakfe yaparken refesten, yani lâubâlî hâllerden korunmalı, devamlı ayaklarının ucuna bakarak fısk u fücûrdan ve münâkaşadan berî kalmalıdır.
Yine ihramlı iken bir av avlanmamalı, avcıya av gösterilmemeli, bir ot, hatta kasıtlı olarak bir kıl bile koparılmamalıdır. İhrâma girenler, belli bir vakit bâzı helâllerin bile yasaklanması vesîlesiyle, şüpheli ve haramlardan ne kadar uzak durmak gerektiğinin bir başka telkînini gönüllerinde hissederler. Orada Yaratan’dan ötürü yaratılanlara şefkat, merhamet, nezâket ve bilhassa gönül kırmama ve kırılmama hassâsiyetinin şuur ve idrâki içinde olurlar. Böylece kalpler incelir, nezâket ve zarâfette zirveleşir, İslâm’ın güler yüzünü temsîl edecek kıvâma ulaşır.
Bunun için her hâlükârda ilâhî emir ve yasaklara riâyet şarttır. Bilhassa da hac ibadetinde. Çünkü mâlî ve bedenî bir ibâdet olan hac için gereken maddî meblağ da helâlden kazanılmış olmalıdır.
Hadîs-i şerîfte, haram parayla hacca giden kimse; “Lebbeyk” dediğinde kendisine; “Sana, ne lebbeyk ne de sa’deyk. Çünkü senin kazancın haram, azığın haram, bineğin haramdır. Hiçbir sevap almadan günahkâr olarak dön! Hoşlanmayacağın şeyle karşılaşacağından dolayı üzül!” şeklinde bir karşılık verileceği beyan buyrulur. (Heysemî, III, 209-210)
Bu bakımdan hac yapacak kimselerin her şeyden önce bu mânevî itâba muhâtap olmaktan sakınmaları gerekir. Tâ ki, onun özüne ve rûhuna uygun bir hac nasîb olsun.
Hac İle İlgili Ayet ve Hadisler
Şüphesiz, ‘Safa’ ile ‘Merve’ Allah’ın işaretlerindendir. Böylece kim Evi (Ka’be’yi) hacceder veya umre yaparsa, artık bu ikisini tavaf etmesinde kendisi için bir sakınca yoktur. Kim de gönülden bir hayır yaparsa (karşılığını alır). Şüphesiz Allah, şükrün karşılığını verendir, bilendir. (Bakara,158)
Hacc, bilinen aylardır. Böylelikle kim onlarda haccı farz eder (yerine getirir)se, (bilsin ki) haccda kadına yaklaşmak, fısk yapmak ve kavgaya girişmek yoktur. Siz, hayır adına ne yaparsanız, Allah, onu bilir. Azık edinin, şüphesiz azığın en hayırlısı takvadır. Ey temiz akıl sahipleri, Benden korkup-sakının. (Bakara, 197)
Hac Çeşitleri Nelerdir?
Üç çeşit Hac vardır:
İfrad Haccı: Umre olmadan yapılan hac olarak tabir edilen ifrad haccı esnasında hacı adayı ihrama girerken sadece hac yapmaya niyet eder. Sadece ifrad haccına niyet edenler; kurban kesmek ile yükümlü değildir.
Temettü Haccı: Kurban kesmenin vacip olduğu bu hac çeşidinde hacı adayı; hem umre hem de hac için ayrı ayrı ihrama girer. Hacı adayı ilk olarak umre amacıyla ihrama girer, ibadetlerini tamamlar ve ihramdan çıkar. Ardından da tekrar ihrama girerek hac ibadetini yerine getirir.
Kıran Haccı: Hem haccın hem de umrenin tek bir ihramda yapılmasına Kıran haccı ismi verilir. Hacı adayının kurban kesmekle mükellef olduğu bu hac çeşidi esnasında kişi, öncelikle ihrama girer ve ihramdan çıkmadan umre ibadetini gerçekleştirir. Sonra da hac vazifelerini yerine getirerek, ihramdan çıkar.
Şafî ve Malikî mezheplerine göre İfrad haccı, Hanefi mezhebine göre Kıran hacı, Hanbelî mezhebine göre ise Temettu haccı daha faziletlidir. (Hattabî)
Hac ibadetinde gerçek fazileti haccın çeşidinden daha ziyade edasında gösterilen gayret, samimiyet, huzur, huşu ve ihlâsa göre değerlendirmek gerekir.