Abdülkadir-i Geylânî’nin -k.s. Eserlerinde Orucun Faziletleri
Gavs-ul Azam Seyyid Abdülkadir-i Geylânî kaddesallahu sırrahu,
Gunyetü’t-Tâlibîn adlı eserinde şöyle buyurmuştur:
Abdullah İbn-i Abbâs radıyallahu anh’ın rivâyet ettiğine göre:
“Kıyâmet’te oruçlular için altından sofra kurulur. Sofrada
balık bulunur. (Dünya hayatında Ramazan’da) oruç tutmuş
olanlar ondan yerler. Diğer insanlar da onlara (imrenerek)
bakarlar.” buyuruldu.
Ebû Süleymân der ki:
“Ebû Alî Asen, dünyada işittiğim en güzel Hadîs-i Şerîf’i
rivâyet etti ki şöyledir:
“Oruçlulara kıyâmet günü bir sofra kurulur. Onlar yerlerken
insanlar hesâbdadırlar. İnsanlar:
– Yâ Rabb, biz hesâbdayız; onlar ise yemekle ve zevkle meşguller derler.
Allah-u Teâlâ:
“Oruçlular, oruçluyken siz yediniz, onlar geceleri
ibâdet ederken, siz uyudunuz.” buyurur.”
İbn-i Abbâs radıyallahu anh’ın rivâyet ettiğine
göre:
“Oruçlular, kabirlerinden kalktıklarında ağızlarından
misk kokusu gelir. Onlar, arşın gölgesinde
bulundukları hâlde cennetten onlara sofra
getirilir, onlar o sofrada yerler.” buyuruldu.
(Gunyetü’t-Tâlibîn, S. 377)
k k k
Hz. Âişe Sıddîka radıyallahu anha vâlidemizin
rivâyet ettiğine göre:
“Oruçlu olarak sabahlayan kimseye gök kapıları
açılır. A’zâları tesbîh etmektedir. Birinci
kat gökteki melekler onun için o gün, güneş
batıncaya kadar istiğfâr ederler. Nâfile iki
rek’at namaz kılsa gök ona nûr bahşeder.
Cennetteki hûr-i ayndan eşleri,
Allah-u Teâlâ’ya yalvarıp:
– Yâ Rabbi! Biz o oruçluyu görmeği
çok arzu ederiz; onu bize kavuştur.
derler.
Tesbîh ve tehlîl (Sübhanallah, lailahe
illallah diyerek amel) ederse,
yetmiş bin melek ona gelip güneşin
batışına kadar sevâb yazarlar.” buyuruldu.
((Gunyetü’t-Tâlibîn, S. 376)