Ahir Zaman Şartlarında Evlat Yetiştirmek
ÇOCUK EĞİTİMİ
Gülistan Araştırma
“Mallarınız ve evlatlarınız birer fitne yani imtihandır,” buyuran Rabbimiz, bize hatırlatıyor ki bu fani dünyada her şey gibi çocuklarımız bizler için bir imtihan vesilesidir. Bu imtihandan başarı ile geçmek için ise onları sahip olduğumuz şeyler olarak değil, Allah’ın emaneti olarak görmemiz gerekir.
Evet onları emanet olarak görürsek, iyi yetiştirirsek sadaka-ı cariye olacaklar ve amel defterimize biz öldükten sonra da sevaplar yazılmasına vesile olacaklar. Tam tersi ihmal edersek mahşer günü yakamıza yapışıp bizden şikâyet etmelerinden korkup kaçtığımız bir davacı olacaklar.
Rabbimiz bize bir mesuliyet yüklüyor:
“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailelerinizi yakıtı insanlar ve taşlar olan o ateşten koruyun” (Tahrim; 6)
Peki bu nasıl olacak?
Her ebeveyn çocuklarının en güzel şekilde yetişmesini, gelişmesini; ailesine ve topluma faydalı birer birey olarak hayata atılmasını ister. Çocuk güzel ahlaklı bir şekilde yetişirse ilk faydası anne babasına hayırlı bir evlat olmasıdır zaten. Bunu kim istemez?
Üstün ahlak ve hasletlere sahip bir nesil yetiştirmek, söylemesi kolay; ancak, bugünün şartlarında, hiç de kolay olmayan bir hedef. Öte yandan bütün olumsuzluklara rağmen asla ihmal edilmemesi gereken en temel bir görev.
Bu görev hem annenin hem de babanın üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesiyle yerine getirilebilir. Bu sebeple de evlat sahibi olmadan önce evladının anne veya babasını seçmek çok mühimdir.
Eğitimde İşbirliği Şart
Bir ailede baba ile annenin aynı görüşte olup söz birliği etmesi çocuğun eğitimini kolaylaştırır. Çünkü çocuk için her ikisinin de takdirini, beğenisini kazanmak çok önemlidir.
Bir ailede ilk dikkat edilecek şeylerden biri, anne babanın çocuk terbiyesi hakkında kendi aralarında konuşup görüşüp ortak kararlar almasıdır. Kesinlikle yapılmaması gereken şey ise çocuğun yanında tartışmak veya birbirinin arkasından çocuğa diğer ebeveynini kötülemektir.
Çocuğa eğitim vermenin en kolay yolu, örnek olmaktır. İbn-i Haldun der ki: “Çocuklarınızı terbiye etmeye çalışmayın. Zaten size benzeyeceklerdir. Kendinizi terbiye edin yeter.”
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem anne babanın tesiri hususunda şöyle buyurmuştur: “Her çocuk, İslam fıtratı üzere dünyaya gelir. Ebeveyni (Yahudi ise) onu Yahudi; Hıristiyan ise onu Hıristiyan; Mecusi ise onu Mecusi yapar.” (Buhârî, Cenâiz 80, 93; Müslim, Kader 22)
İmam Gazali rahmetullahi aleyh de bu hadisi esas alarak, “çocuğun kalbinin tertemiz, bomboş, saf, her şeyi almaya kabiliyetli ve yöneltildiği her şeyi yapmaya meyilli olduğunu belirtir.
Gerçekten de dünyaya gelen her çocuk, kendisine telkin edilen her şeyi kabul etmeye yatkın bir haldedir. Annesi ve babası Müslümansa, çocuk Müslüman olarak yetişir; eğer Yahudi, Hristiyan veya Mecusi ise onları örnek alacağı için onlar gibi olur.
Psikologların da kabul ettiği gibi, çocuklar belli bir yaşa kadar her şeyi taklit ederek öğrenir. İçinde doğduğu ailenin inanç ve davranışlarını tenkit etmeden benimser. Ailenin günlük hayatın düzeni içinde tatbik edip hayata geçirdikleri şeyleri normal kabul eder. Anne babalar bu nedenle çocuklarına en kolay şekilde örnek olarak eğitim verebilirler.
Evladımız bizi namaz kılarken görünce hemen kalkıp kılmasa bile kılınması gerektiğini anlar. Namaza önem verdiğimizi, hayatımızı namaza göre düzenlediğimizi, ezan okunurken saygı gösterdiğimizi görmesi onun kalbine hürmet hislerini yerleştirir. Günlük hayatta yemek yerken veya bir işe başlarken besmele ile başladığımızı görmesi için sesli besmele getirebiliriz. Boş zamanlarımızı değerlendirmek için Kur’an okuduğumuzu, ibadetlerimize güzelce zaman ayırdığımızı görürse hayatın en önemli işinin kulluk olduğunu anlar. Bu şekilde bizi gördüğü zaman bizim ona hatırlatma yapmamız tesirli olacaktır.
Bu arada en temel bilgileri, İslam’ın âmentüsü olarak bilinen temel dini itikadi esasları ezberletmeye ve Kur’an’dan sureler öğretmeye çalışırlarsa çocuğun kimliğini oluşturmuş olurlar. Eğer anne babanın bunları öğretecek bilgisi yoksa dini eğitim verecek bir eğitim kuruluşuna göndermek elzemdir. Hatta ailenin bilgisi olsa bile çocuğa anne babanın yanı sıra hocalarının da bilgileri vermesi önemlidir. Çünkü anne babanın yeri ayrıdır, öğretmenin yeri ayrıdır.
Ergenlik Çağı Çok Mühim
Çocuklar küçükken anne babayı taklide eğilimlidir ama büyüyüp ergenlik çağına gelince kendi kararlarını vermek isterler. Eğer çocuğa zamanında güzel örnek olunursa çocuk zaten kendisine bir rol model aradığı için bu örneği benimseyecektir. Ama zamanında güzel örnek olunmadıysa birden bir zorlama yapmak ters etki yapabilir. Bu durumda çocuğa kınama, öfkelenme ve zorlama şeklinde hareketler yapmak onu daha da uzaklaştıracaktır.
Elbette çocuk eğitimi sabır ister, emek ister. En çok da samimiyet ister. Anne baba ne kadar samimi ise onların samimi halleri evlatlarına da sirayet eder. Ayrıca inancında ihlaslı ve samimi olan insan bir konuda karşılaştığı zorluklar sebebiyle yılmaz, yorulmaz, vaz geçmez. Çocuğa terbiye vermek sabır işidir. Tekrar tekrar hatırlatmak, sinirlenmeden, kalp kırmadan, nefret ettirmeden ama kararlılıkla hatırlatmak…
Velev ki çocuğun göstereceği ayak diremeler, baştan savmalar hatta karşı gelme tavırları ne kadar öfkelendirici olursa olsun sabırlı olmak çok önemlidir. Bu süreçte yaşanılan zorluklar karşısında sarsılmaz bir irade, gayret ve azim lazımdır.
Bu zorluklardan yorulup sarsıldığı zaman kişinin eşinden destek alabilmesi çok önemlidir. Mesela ebeveynden biri çocuğa namaz kılmasını hatırlattığı sırada çocuk duymazdan gelip ayak sürüdüğü zaman diğer ebeveynin hemen ikaz etmesi çok faydalıdır. Çünkü çocuk bu durumda anlar ki bu mesele ciddidir ve öyle ağırdan alarak savuşturması mümkün değildir.
Şu hiçbir zaman unutulmamalıdır ki çocuğun dini eğitimi bir tercih meselesi değil, anne-babanın üzerine borç olan bir vecibedir. Peygamberimiz sorumluluklarımızı hatırlatıyor:
“Hepiniz çobansınız ve güttüğünüz sürüden sorumlusunuz.” (Sünen-i Tirmizî, Cihad 27)
Bunu bilerek bu hususta gayretli olan eşimizi takdir etmeli ve destek olmalıyız. Asla “Bırak zamanla kılar,” “Baskı yapma çocuğa, psikolojisi bozulur.” “Böyle baskı yapınca soğur.” Gibi sözlerle onun etkisiz hale getirmemeliyiz. Elbette böyle durumlarla karşılaşmamak adına baştan evlilikte tercihini doğru şekilde yapmaya çok dikkat edilmelidir.
Rasulullah aleyhisselatu vesselam buyuruyor ki:
“Kadın dört hasleti için nikâhlanır: Malı için, nesebi (asaleti) için, güzelliği için, dini için. Sen dindar olanı seç de huzur bul.” (Buharî, Nikah 15; Ebu Davud, Nikah 2)
Hadis-i şerifde kadına özel vurgu yapılması, annenin öneminden dolayıdır. Ancak aynı durum kadınların da talipleri arasından en dindar olanı seçmesi gerektiği gerçeğini değiştirmez. Çünkü çocuklar belli bir yaştan sonra babayı daha örnek alınmaya değer bir şahsiyet olarak görürler. Baba bilhassa erkek çocuğun gözünde rol modeldir ve dünyanın en önemli insanıdır. Kızlar da babalarının sevgisini, takdirini kazanmayı çok önemser. Bilhassa dini bilgisi az olan ve güçsüz durumdaki bir annenin tek başına çabaları yetersiz kalabilir.
Çocuklara dini terbiye verirken anne babanın hayat tarzları, söz ve davranışları ile tutarlı olarak onların saygısını kazanması çok mühimdir. Çünkü çocuklar biraz büyüdükçe anne babalarını tenkit etmeye başlarlar. Bilhassa ergenlik çağı, huzursuz ve öfkeli bir çağdır. Bu dönemin bir özelliği de aile büyüklerine, öğretmenlere karşı kafa tutmak, onlarda hep kusur aramaktır.
İşte bu dönemde çocuğa kendini haklı hissettirecek yanlışlardan sakınmalıyız. Mesela anne babanın kendisi birçok tutarsız davranış içindeyken çocuğunu eleştirmesi çocuğu haksızlığa uğramış gibi hissettirir. Çocuk bir şey isteyince israf diye almayan anne baba, kendisi için gereksiz harcamalar yapıyorsa, çocuğa bu günah, şu sevap derken kendisi hassasiyet göstermiyorsa bu çocuğun gözünden kaçmayacaktır.
Evlatlarımıza Dua Edelim
Kur’an-ı Kerim’e baktığımız zaman görürüz ki; birçok Peygamber, Allah’tan hayırlı bir evlat istemiştir. Rabbimiz Zekeriyya aleyhisselamın meşhur duasını şöyle örnek gösterir:
“Orada Zekeriyya, Rabbine dua etti: “Rabbim! Bana tarafından hayırlı bir nesil bağışla. Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin, dedi.”(Al-i İmran Suresi, 38)
Hz. İbrahim aleyhisselam da salih bir evlat istemiştir:
“Rabbim! Bana sâlihlerden olacak bir evlat ver, dedi. İşte o zaman biz O’nu (İbrahim’i) halim (uslu) bir oğul (İsmail) ile müjdeledik.”(Saffat Suresi, 100-101)
Demek ki Müslüman bir anne baba henüz evlat sahibi olmadan önce onun salihlerden olması için dua etmeye başlamalıdır. Elbette dua sadece dil ile söylemekten ibaret değildir. Fiili dua yani tedbirlere de dikkat etmelidir. Güzel bir isim koymak, helal lokma ile beslemek, iyi bir muhitte yetiştirmek gibi bütün tedbirleri de fiili dua yerinde görmek lazımdır.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem “Siz kıyamet gününde kendi isimleriniz ve babalarınızın isimleriyle çağırılacaksınız. Öyleyse çocuklarınıza güzel isimler koyunuz.” Buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Edeb, 61)
Yediğimiz, içtiğimiz gıdaların sağlığımıza nasıl tesiri varsa, manevi yönden temiz ve helal olan gıdanın da maneviyatımıza tesiri olduğu şüphe götürmez bir gerçektir. Helal olmayan rızkın insanın ahlakını, huyunu, suyunu bozacağına dair birçok menkıbeler vardır.
Çocuk için muhit de çok önemlidir. Çocuğun kulağına ilk önce ezan okunması gerektiğini biliyoruz. Daha sonra da çocuk daima ezan seslerini duyacağı, camiye gidenleri göreceği bir semtte yetiştirilmelidir.
Evde sırf konfora değil komşuya ve çevreye dikkat edilmelidir. “Üzüm üzüme baka baka kararır.” Atasözü çocuk eğitiminde akranların etkisini vurgular. Çocuğumuzun kimlerle arkadaşlık ettiğine dikkat etmezsek bir gün onu tanıyamayız.
Çocuğumuza takvalı dindar dostlar edinme konusunda da örnek olmalıyız. Bizim dostlarımızın ailesi ve çocukları, bizim aile ve çocuklarımızın arkadaş çevresini oluşturacaktır. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem:
“Kişi dostunun dini üzeredir. Bu yüzden her biriniz, kiminle dostluk ettiğine dikkat etsin.” (Tirmizî, Zühd, 45. Ebû Dâvûd, Edeb, 16) buyurmuştur. Yetişkin bir insan bile dostundan etkileniyorsa çocuk ve gençlerin daha fazla etkileneceği malumdur.
Bütün bu tedbirlere dikkat etmekle birlikte çocuğumuzun muhafaza olması ve iyi yetişmesi için sürekli dua etmelidir. Çünkü Peygamberimiz aleyhisselatu vesselam: “Babanın evladına duası peygamberin ümmetine duası gibidir” buyuruyor. (Camiüssağir-4199)
Kur’an-ı Kerimde bu konuda Peygamberlerin dualarından örnekler görüyoruz:
“Rabbim, beni ve zürriyetimden gelecekleri namazı dosdoğru kılanlardan eyle! Rabbimiz, duamı kabul buyur!” (İbrahim, 40)
Bu ve benzeri duaları ihmal etmeyerek Rabbimizden daima yardım istemeliyiz. Allah-u Zülcelâl bu zorlu vazifede yardımcımız olsun. Amin.