BÜYÜK MUTASAVVIF ÂLİM, ZAHİD SUFİ ZÜNNÛN-İ MISRÎ HAZRETLERİ
Zünnûn-i Mısrî Hazretleri devbir ilim adamı olmasının yanında kelimenin tam anlamıyla zahid mutasavvıf bir sûfîdir. İlk eğitimini Ahmim’de aldıktan sonra İslâmî ilimlerde derinleşme cihetine gitmiş; Mâlik b. Enes, Leys b. Sa’d, Süfyan b. Uyeyne gibi (Allah hepsinden razı olsun) büyük alimlerden hadîs ve fıkıh dersleri almıştır.
Bozulan kalbi düzeltmek için ne yapmak lâzımdır? diye sorduklarında; “Beş şey yapmalıdır. Helâl yemek, Kur’an-ı Kerîm okumak, sahihlerle sohbet, gece ibadet etmek, seher vaktinde ağlamak” cevabını verdi.
Kalbin hasta olmasının alametleri
Zünnûn-i Mısrî Hazretleri buyurdu ki: “Kalbin hasta olmasının alâmeti dörttür: Birincisi; tâattan (ibadetten) tad, haz almaz. İkincisi; Allahu Teâlâ’dan korkmaz. Üçüncüsü; eşyaya, mahlukata ibret gözüyle bakmaz. Dördüncüsü; dinlediği ilim ve nasihatten istifâde etmez.”
Kulun sevildiğinin alameti
Zünnûn-i Mısrî Hazretleri buyurdu ki: “Bir kula bak, vaktini boşa harcıyorsa, boş şeylerle vakit geçiriyorsa, Allahü teâlâyı anmıyorsa, bilesin ki, Allahü teâlâ onu sevmiyor.”
İfsadın altı sebebi
Zünnûn-i Mısrî hazretleri sevdiklerine buyurdu ki: “Fesadın altı sebebi vardır: 1) Âhiret işindeki niyetin zayıflığı,
2) Bedenin şeytana esir olması,
3) Ecelin yakın olmasına rağmen uzun emelin gâlip gelmesi,
4) Kulun rızâsını Allahu Teâlâ’nın rızasından önde tutmak,
5) Hevâ ve hevese uyup sünneti terk etmek,
6) Önce geçenlerin iyiliklerini söylemeyip kusurlarını araştırmak.”
Azaların tevbesi
Zünnûn-i Mısrî Hazretleri buyurdu ki: “Her âzânın tövbesi vardır. Kalb ve gönlün tövbesi, şehveti terk etmektir. Gözün tövbesi, harama bakmamaktır. Dilin tövbesi, fenâ söz söylemekten, gıybet etmekten çekinmektir. Kulağın tövbesi, kötü sözleri dinlememektir. Ayağın tövbesi, haram yerlere gitmekten kendini korumaktır.”
SÖZ VE NASİHATLERİNDEN BAZILARI
Tasavvuf kaynaklarında Zünnûn-i Mısrî Hazretleri’ne pek çok hikmetli söz nisbet edilmektedir. Bunlardan bazıları şunlardır;
Hakikat yolunda terakki etmek istersen
* “Sizden kim hakikat yolunda terakki etmek isterse ulemâya karşı cehl, zâhidlere karşı rağbet ve âriflere karşı samt (sükût) izhar eylesin. Bu şekilde davranmak âlimden ilim, zâhidden zühd, ârifden de marifet elde edebilmenin yegâne yoludur.”
Kulluk daimidir olmalıdır, zira…
* “Ubûdiyet (kulluk) her lahzada o müteâl Zât’a karşı kul olmandır. Tıpkı O, her lahza senin Rabbin olduğu gibi…”
* “Kim fakr ve meskenetle Allah’a tam teveccüh ederse Allah onu, sadece kendi kapısına teveccüh etmek izzetiyle şereflendirir.”
İnsanlarla bulunmaktan hoşlanıyorsan
* “Herkesin bir felaketi vardır. Ârifin felâketi ise zikirden inkıtâdır (kesilip gaflete düşmesidir).”
* “Sıdk Allah’ın yeryüzündeki kılıcıdır, neye vursa keser.”
İnce çizgiler
* “Allah’ın takdirine razı olmayan O’nu (gerçek manada) sevmez. Allah’a itimad etmeyen O’ndan isteyemez (dua dua yalvarmak o kişiye nasip olmaz).”
“Kim ki, “Şayet şöyle olsaydı, böyle olurdu.” derse, işi Allah dışında bir merciye havale etmiş (ve böylelikle şirk batağına saplanmış) olur.”