Büyüklerin Sözleri
Hz. Ebubekir radıyallahu anh bir gün hutbe irad ederken şöyle buyurmuştur:
“Ey insanlar! Büyüklenmekden sakının. Topraktan yaratılıp, yine toprağa dönecek olan bir varlığın kibirlenmesi de, ne demek oluyor? Bugün var, yarın yok olan bir varlığın kendini beğenmesi ne kadar manasız!..”
**
Hazret-i Ömer radıyallâhu anh şöyle nasihat ederdi:
“Tevbe edip de tevbesi kabûl olunanlarla beraber bulunun.. Zira onlarla beraber bulunmak kalbi daha fazla yumuşatır.”
**
Abdullah bin Abbas radıyallahu anh insanlara şöyle nasihat ederdi:
“Ey çok günah işleyen! Yaptığın işin şerli sonucu seni bekliyor, emîn olma. Gülmektesin, ama başına neler geleceğini anlamıyorsun. Bu halin, günahların en büyüğüdür. Bir hatalı işte başarı kazanır, sevinirsin. Bu sevinmen, yaptığın hatadan daha büyüktür. İşleyeceğin bir yanlış işin fırsatını kaçırınca, üzüntü duyarsın. Halbuki bu üzüntün, o hatâdan daha tehlikelidir. Sen hatâdasın. Allah-u Zülcelâl seni dâima görmektedir. Bu görüş kalbini titretmez. Bu halin, yaptığın hatâdan daha fenâdır..”
**
Abdullah ibn-i Mesud radıyallahu anh seher vaktinde şöyle yalvarırdı:
“Ya Rabbi! Beni davet eyledin, icabet ettim. Bana emreyledin, ben de itaat ettim. Bu, vakt-i minnettir. Yâ erhamerrâhimîn! Beni afv ve mağfiret et!”
**
Abdullah bin Selam radıyallahu anh, Medine’de yerleşmiş Musevilerin Kaynuka oğulları denilen soyundandı. Hz. Yusuf aleyhisselamın soyundan gelen güzel ahlaklı bir kimseydi. İlim sahibi, dinine bağlı, itibarlı bir kimseydi. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem Medine’ye hicret edince onu görmeye geldi. Onun simasındaki güzellik, ahlakındaki sağlamlık ve tebliğ ettiklerinin doğruluğunu görünce iman etti.
Abdullah bin Selam İslam ahlakına göre yaşamaya çok dikkat ederdi. Zengin olduğu halde bazen evinin odun ihtiyacını çarşıdan bizzat kendisi alıp sırtında taşırdı. Onu bu halde görenler kendisine: “Çocukların ve hizmetçilerin yok mu?” diye sorarlardı. Abdullah bin Selam radıyallahu anh, “Evet var, ama bende kibir var mı, bu işi yapmak nefsime ağır gelecek mi diye tecrübe etmek istedim,” derdi.
**
Abdurrahmân-i Erzincânî rahmetullahi aleyhi hazretleri diyor ki:
“Tövbe eden kimsenin kalbi, cam gibi olup, ne isâbet ederse, ona tesir eder. Böyle bir kalb, vaaz ve nasihatten istifâde eder. Kalbler, incelik ve yumuşaklığa çok elverişlidir. Bu yüzden, kalbleri tövbe ile günahlardan temizleyerek tedâvi ediniz. Tövbe edenlerle oturunuz. Çünkü, Allahü teâlânın rahmeti tövbe edenlere daha yakındır. Nice kimse vardır ki, tövbesi sebebiyle Cennete girer.”