Ebu Rafi r.a.

  • 07 Şubat 2017
  • 2.113 kez görüntülendi.
Ebu Rafi r.a.
REKLAM ALANI

‘Kimsesi yok diye mi dövüyorsun!’

Ebu Rafi, aslen Mısırlı olup Resuli Ekrem’in amcası Hz. Abbas’ın kölesi idi. İslâm’ın ilk zamanlarında Müslüman olmasına rağmen, müşriklerin kötülük yapmasından çekindiği için Müslümanlığını açığa vurmamıştı. Çünkü Mekkeli müşrikler, köle gibi kimsesiz olanlara daha fazla işkence yapıyorlardı. Ebu Rafi, Bedir savaşına kadar, Mekke’de kaldı.

 

REKLAM ALANI

Bedir savaşı olmuş, müşrikler mağlup olarak Mekke’ye dönmüşlerdi. Ebu Rafi, bu sırada Zemzem kuyusunun yanındaki odasında, kendi işi ile uğraşıyordu. Yanında Hz. Abbas’ın hanımı Ümmü Fadl da vardı.

 

Ümmü Fadl da Müslüman idi. O da Müslümanlığını gizliyordu. Müslümanların, Bedir’de, müşrikleri büyük bir hezimete uğrattıklarını duyunca, çok sevinmişlerdi.

 

Ebu Rafi ile Ümmü Fadl bu sevinçli haberi konuşuyorlardı. Bu sırada oraya Ebu Leheb gelince, konuşmalarını kestiler. Ebu Leheb, Bedir savaşına gitmemiş, yerine As bin Hişam bin Mugireyi göndermişti. O zamanın âdetine göre, harbe gitmeyen bir kimse, yerine başkasını göndermesi gerekiyordu.

 

Ebu Leheb gelince, kendisine Kureyşin mağlubiyet haberini verdiler. Bunun üzerine, Ebu Leheb orada bir yerde oturdu. Ebu Rafi ile Ebu Leheb’in sırtları birbirine dönük bir vaziyette idi. Ebu Leheb otururken, Ebu Süfyan da Bedir’den dönmüştü. Bunu görenler dediler ki:

– İşte Ebu Süfyan geldi! Ebu Leheb, Ebu Süfyan’a seslendi:

– Ey kardeşimin oğlu! Yanıma gel! Ondan, Bedir harbi hakkında bilgi almak niyetiyle sordu:

– Anlat bakalım, nasıl oldu? Ebu Süfyan orada bir yere oturdu. Birçok kimse de ayakta dinliyorlardı. Ebu Süfyan şöyle anlattı:

– Hiç sorma, Müslümanlarla karşılaşınca, sanki elimiz kolumuz bağlı idi. İstedikleri gibi hareket ettiler. Bir kısmımızı öldürdüler, bir kısmımızı esir ettiler. Vallahi ben, bizimkilerden kimseyi kınayıp ayıplamıyorum. Çünkü o sırada öyle kimselerle karşılaştık ki yer ile gök arasında, siyah-beyaz atlar üzerinde, beyazlara bürünmüşlerdi.

 

Sessizce onları dinlemekte olan Ebu Rafi radıyallahu anh, birden bire, “Vallahi onlar meleklerdir!” deyiverdi.

 

Ebu Leheb, Ebu Rafiye şiddetli bir tokat vurdu ve kaldırıp yere çarptı. Onu bir hayli dövdü. Bunun üzerine, orada bulunan Ümmü Fadl, bir sopa ile şiddetle Ebu Leheb’e vurdu ve dedi ki:

– Kimsesi yok diye, onu güçsüz gördün, değil mi?

 

Ebu Leheb, başına yediği sopa ile zelil, hakir ve horlanmış bir vaziyette dönüp gitti. Yedi gün geçmişti ki Allahu Teâlâ ona, ‘Kara Kızıl’ denen bir hastalık verdi. Bu hastalık, onun ölmesine sebep oldu. Oğulları, onu, iki veya üç gece defnetmeden bıraktılar. Sonunda halkın ayıplaması üzerine, yanına yaklaşmadan, uzaktan üzerine su serpip kenar bir yere gömdüler.

 

Ebu Rafi, Bedir savaşında esir olan Hz. Abbas’ın fidyesini getirdi. Bundan sonra Hz. Abbas onu Peygamber Efendimize bağışladı. Ebu Rafi, bundan sonra bir daha geri dönmeyerek, daima Peygamber Efendimizle beraber oldu. Resulullah’ın himayesinde olup devamlı sohbetinde bulunan Ashabı Suffa arasına katıldı.

 

Ehli Beyt’in şerefli
hizmetkârı

Resulullah sallallahu aleyhi vesellemin, mübarek hanımlarından olan Mâriye’den, İbrahim ismindeki oğlunun dünyaya teşrifinde, Ebu Rafi’nin hanımı Selma, ebelik yapmıştı. Ebu Rafi, Resuli Ekrem’e müjde haberini getirdiğinde, Peygamber Efendimiz onu azat etmiştir.

 

Resuli Ekrem Efendimiz, onu Selma ismindeki cariyesi ile evlendirdi. Ondan, Ubeydullah adında bir oğlu oldu. Bu oğlu büyüyünce, Hz. Ali’nin kâtibi olma şerefine kavuştu.

 

Ebu Rafi, azat edildiği zaman ağlamış ve demişti ki:
– Ya Resulallah! Beni bırakıyorsunuz ama bundan sonra da yanınızda kalacağım.

 

Hür iken de Resulullah’tan ayrılmamış, harp ve sulh zamanlarında da Resuli Ekrem’in hizmetinde bulunma nimetine kavuşmuştur. Seferlerde Resulullah’ın çadırını o kurardı.

 

Peygamber Efendimiz, Erkam bin Ebi’l Erkam’ı, zekât memuru olarak bir bölgeye göndermişti. Hz. Erkam, Ebu Rafi’ye dedi ki:
– Bana bu işte yardımcı olursan, sana toplanan zekâttan, toplayanlara ne verilirse sana da o kadar veririm.

 

Ebu Rafi bunu Resulullah’a arz edince, buyurdu ki:

– Ya Eba Rafi! Biz Ehli Beyt’teniz. Onun için bize sadaka yani zekât helal değildir. (Rafi’yi kastederek) Kavmin hizmetçisi, kendilerinden sayılır.

 

68 Hadis bildirmiştir

Ebu Rafi, Uhud ve Hendek savaşlarına katılmış, Hz. Ali radıyallahu anhın kumandasında, Yemen’e gönderilen seriyyede bulunmuş, bu seriyyede Hz. Ali’ye yardımcılık vazifesi yapmıştır. Hz. Ebû Bekir radıyallahu anhın zamanında, mürtetlerle yapılan savaşlarda bulunup Hz. Ömer radıyallahu anh devrinde de fetihlere katılmıştır.

 

Ebu Rafi, Hz. Osman radıyallahu anhın zamanında, kendi hâlinde, sakin bir hayat yaşamış, ilimle meşgul olup pek çok talebe yetiştirmiştir. 660 Yıllarında vefat etmiştir.

 

Ebu Rafi radıyallahu anh, Resulullah’ın sünneti seniyyesini ve yüksek ahlakını çok iyi bilirdi. Ashabı Kiram, ondan bu konuda çok istifade etmişlerdir. Hatta İbni Abbas bir kâtip tutup onun bu hususta verdiği bilgileri yazdırmıştır. 68 adet hadis bildirmiştir.

 

REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ