Fitne Zamanı Üzerimize Düşen
Yüce Allah’a hamd;
Hz. Resulullaha, Ehl-i Beyt’ine ve Ashab-ı Kiram’a salât ve selâm…
Merhaba Dostlar;
Son dönemde yaşadığımız fitne ve kargaşa ortamını göz önüne alarak, böyle zamanlarda nasıl davranılması gerekir, diye kafa yorduk…
Zira bütün âlimlerin ittifakıyla, artık ayan beyan ortaya çıktı ki hadis-i şeriflerde beyan edilen “ahir zaman” denilen dönemi yaşıyoruz. Ahir zamanın en önemli özelliklerinden biri ise cehaletin yaygınlaşması ve din adına çeşitli yalanların ortaya atılmasıdır. Müslümanlar dinlerini iyi bilmedikleri için, fitnecilere gün doğmakta, fitne çıkarmaya müsait ortam oluşmaktadır.
Fitne ortamı öylesine kafa karıştırıcı bir mahiyet arz ediyor ki insanlar yanlışı doğru, doğruyu da yanlış olarak görebiliyorlar. Kendilerini haklı ve doğru gördükleri için de yanlışı Hak adına sahiplenebiliyorlar. İşin en can alıcı, en akıl çelici noktası da bu zaten. Neye ve kime hizmet ettiğini bilmeden, Hak yol olarak bildiği “yanlışı” hakikat adına sahiplenmek…
Peki, sevgili dostlar bunca karışıklığın içinden nasıl çıkacağız? Doğruyu yanlıştan nasıl ayırt edeceğiz?
Önce şunu bilmekte ve kabullenmekte fayda var; bir Müslüman asla başıboş, kendi fikri ile yaşayan bir insan değildir. O, müminler cemaati olan “Ümmet-i Muhammed”in bir ferdidir. Müminler cemaatinin kanaat önderleri ise ilmi ile amil olan âlimler ve Müşid-i Kamillerdir. Müminler, bir sorunla karşılaştıklarında, bu “ehl-i hal ve akd” olan âlimlere ve dünya ve ahiret işlerini iyi bilen güvenilir kişilere başvurarak, kendilerine yol gösterilmesini talep ederler.
Bugün, müminler cemaati başsız kaldığı ve toplumsal hiyerarşisi dağıldığı için bu mekanizma sağlıklı bir şekilde işleyememektedir. Bir de modern Batı’nın fikri ve kültürel etkisi ile Müslümanlar, kendilerini ve toplumu ilgilendiren pek çok konuda “bireysel” olarak davranmaktadırlar. Pek çok insan, kişisel fikir ve kanaatlere sahip olmakta ve buna göre tavır belirlemektedirler.
Zaten insanları bireyselliğe sürükleyen kurulu “küresel düzen” de böyle bir ortam istemektedir. Çünkü başı olmayan bedenleri dilediği tarafa yönlendirmek, fitne ve isyanlar çıkarmak son derece kolaydır. Biraz medyatik manipülasyon, fikri-zihinsel aldatmaca ve sosyal paylaşım siteleri üzerinden yönlendirilen kitleler… Veya buna benzer başka düzenekler…
Yani sevgili dostlar, “kurt dumanlı havayı sever” durumları… Müslümanları (bununla birlikte bütün dünya insanlarını) bireyselleştir ama sen devasa organizasyonlarla onları güt!
İşte böyle sevgili dostlar, dünyaya nizamat vermek isteyenler, bizim ceddimiz gibi dobra dobra yapmıyor bu işleri; sinsi sinsi, dostça perdeler arkasından yürütülüyorlar bu oyunları.
Bu küresel oyunlara yem olmamak için Müslümanların bir an evvel birlik ve beraberliklerini oluşturmaları gerekiyor. Bunun yolu da hakiki âlimleri baş tacı etmekten geçiyor. (İstisnalar hariç) öyle “teoloji” mezunu prof.lardan bahsetmediğimizi, müdavimlerimiz elbette anlıyordur. Biz, hakiki âlimlerden bahsediyoruz. Burada şu veya bu âlimin propagandasını yapmadığımızı da yayınlarımızı takip edenler iyi bilirler.
Böylesine fitne zamanlarında Müslüman şahıslar olarak üzerimize düşen görev nedir? Meseleye biraz da bu taraftan yaklaşıp bazı ölçüleri sizinle paylaşmak istiyorum. Önümüzdeki dönemde, fitnelerin dalgalar halinde devam edeceğini tahmin etmek zor değil. Umulur ki Müslümanlar gerçek İslami ölçülerle donanır da böyle oyunlara gelmezler, gelmeyiz.
Fitne Zamanı Nelere Dikkat Etmeli?
1- Eski âlimlerimiz demişler ki “Aslını bilmediğiniz şeyin ardına düşme.” Ya “Şunlar şöyleymiş, bunlar da böyleymiş” diye dedikodu yapıyor ve yayılan şayialara su taşıyorsan! … Bir düşün bakalım; acaba bu gerçekten böyle midir? Araştırabiliyorsan araştır. Ama unutma ki öyle uzaktan bakmayla ve bunca kara propaganda karşısında, asla net bilgilere sahip olamayacaksın…
2- Kişilerin şahsiyetine asla saldırma! Kâfiri bile ancak küfründen dolayı kınamaya izin var dinimizde, şahsına saldırmaya hakkımız yok. Sen bir müslümanı hedef alırken, Allah’a hesap vereceğini unutma! … Yanlışı eleştir; şahsı değil.
3- Sen nesin, hangi pozisyondan, hangi makamdan konuşuyorsun? Tebliğ ehli isen ona göre konuş; sorumluluklarını unutma! Hele bir cemaat veya gurup adına zinhar konuşma! Sana öyle bir görev verilmiş değil. Tebliğ ehli, ıslah ve ihya edici konuşur; ateşe körükle gitmez.
4- Her konuşanı dinleme, her haberi okuma… “İnsan, kulağından beslenir.” Sözünü hatırından çıkarma. Aklının selametini düşün ve emin olmayan kimseleri dinleme. Yoksa çeşitli görünümlere bürünmüş beyin yıkma faaliyetlerine muhatap olabilirsin.
5- Kıt bilginle, her meseleyi anlamaya çalışma; bilgini artırmaya bak. İlmin kadar konuş!
5- İlla taraf olacaksan ki ol; Hakkın ve doğrunun tarafında ol. Falanın filanın değil. Fanatik değil; fikri müntesib ol.
6- Fitne ile ilgili hadisleri oku ve düşün sen bunları yapıyor musun? Bak bakalım…
7- Acele karar verme; teenni ile hareket et, neyin ne olduğu iyice anlaşılıncaya kadar tavır belirleme. Emin olmadığın bir iş için harekete geçme! Peygamberimizin fitne dönemlerine dair en çok tavsiye ettiği şey, sabır, teenni, çekingen olmak, şiddeti tırmandırmamaktır.
8- Hür fikirli ol! Aklını kiraya verme!