Fotoğraf Makinesinin Mucidi İbn-İ Heysem
Elimizdeki fotoğraf makinelerinin geliştirilmesine imkan veren optik bilgilerin, ilk kez İbnü’l-Heysem tarafından keşfedildiğini biliyor muydunuz?
Günümüzde fotoğraf makinelerinin pek çok çeşidi vardır. Fakat hepsinin çalışmasının dayandığı temel bir ilke vardır: ışığın cisimlere çarpıp yansıması sonucu gelen görüntünün, ışığa uyarlı bir film üzerine yansıması.
Temelde bütün fotoğraf makineleri, ışık geçirmeyen bir kutudur. Bu kutunun ön kısmında ışığın içeri girdiği ve bu açıklığın bir düzenekle ayarlanabildiği yani diyaframı olan objektif, arkasında da dış görüntünün kaydını yapan ışığa duyarlı bir film vardır.
İbnü’l Heysem’in yaklaşık bin yıl önce keşfettiği el-beytü’l-muzlim, yani karanlık oda; basit fotoğraf makinelerinin prototipiydi. Hatta batı dillerinde kullanılan (Latince camera obscura) karanlık oda tabirini de ilk kez İbnü’l Heysem kullanmıştır. Hem de günümüzden bin yıl önce…
Hayatı
İbnü’l-Heysem, 965 yılında Basra’da doğdu. Zamanının yüksek din ve fen ilimlerini de bu şehirde öğrenmeye başladı. Daha sonra Bağdat’a giderek bilhassa; matematik, fizik, mühendislik, astronomi, metalürji gibi fen ilimlerini öğrendi.
İbn-i Heysem, çağının bütün ilimlerini öğrendiği gibi, üstad sayılan bilginlerin eserlerini eleştirdi. Aristo ve Batlamyus’un fikirlerini inceleyerek hatalarını gösterdi. Newton’dan 6 yüzyıl önce, Güneş sistemi nazariyesinden söz etti.
Geometriyi mantığa uyguladı. Öklid ve Apellenius’un geometrik ve sayısal metotlarını geliştirdi ve pratik uygulama alanlarını işaret etti. Geometri ve matematiğin inşaatçılık alanında uygulanmasında katkıda bulundu. Aynı zamanda tıp ilmiyle de ilgilenen İbn-i Heysem, gözde görme olayının nasıl meydana geldiğini de açıklamıştır.
O zaman karanlık çağlarını yaşayan Avrupa İbn-i Heysem’in çalışmaları sayesinde bilimsel gelişmelerden haberdar oldu. Eserlerinden 55 tanesi günümüze ulaşabilmiştir. En önemli eseri fizik bilimi ile ilgili olan, ışık ve görme konularını inceleyen “Kitabül Menazır” (Optik Kitabı)’dır. Kitabı 1100’lü yıllarda “Alhazen’in Optik Hazinesi” başlığı altında Latinceye çevrilmiş 1500’lü yıllara dek üniversitelerde temel eser olarak okutulmuştur.
İbnu’l Heysem sadece belli bir sahada araştırma yapmış değil, zihniyeti değiştirmiş kişidir. Skolastik çağda eski yunanlı felsefecilerin kitaplarında yazan bilgiler sorgulanmadan kabul edilirdi. İbnu’l Heysem ise deney ve gözlem yapmış ve bu bilgileri eleştirmiştir. Böylece eleştirel düşüncenin kurucusu olmuştur. İbnu’l Heysem, bugün anladığımız anlamıyla ilk bilim adamı kabul edilmektedir. Meşhur Amerikalı yazar Brandley Steffens, 2006 yılında yayımlanan ve İbnu’l Heysem’i anlatan kitabına şu ismi uygun görmüştür: “İbnu’l Heysem: İlk Bilim Adamı”
Nil Nehri’nin taşmasıyla büyük sıkıntı yaşanan Mısır’daki Fatımî Halifesi el-Hâkim’in daveti üzerine Kahire’ye gitti. Halife’ye Nil’in su akışını kontrol etmek için bir hidrolik projesi sundu. Fakat projesi hayata geçirilemedi. İnzivaya çekilen İbnü’l-Heysem çalışmalarına ölümüne kadar devam etti.
1039’da Kahire’de öldüğü zaman ardında 100’ün üzerinde eser bırakan İbnü’l-Heysem, Müslümanlar tarafından kıymeti anlaşılamamış bilginlerimizden biridir.