İBRET-İ ALEM / Benzeri Yok
İBRET-İ ALEM
Benzeri Yok
Ahmed Özkan
فَدَتْهُ نَفْسِي فَمَا نَفْسٌ تُشَابِهُهُ
مَا مِثلُهُ بَشَرٌ وَالنَّاسُ أَشْبَاهُ
الْقَلْبُ حَنَّ لَهُ وَالْعَيْنُ تَرْقُبُهُ
صَلُّوا عَلَيْهِ فَقَدْ أَوْصَاكُمُ اللهُ
Fedethu nefsî femâ nefsün tüşêbihuhu,
Mê misluhu beşerün vennêsu eşbahun.
El kalbu hanne lehû, vel aynu terkubuhu,
Sallû aleyhi fekad avsâkumullâhu.
Ruhum (nefsim) O’na (Allah Rasülüne) feda olsun, hiçbir kimse ona benzemiyor (Onun gibi kimse yok), yaratılmışların içinde misli yok, halbuki insanlar birbirine benziyor.
Kalbler O’nun için (onun aşkıyla) inliyor, gözler hep onu arıyor, O’na salât (ve selâm) getirin (Allahümme salli ala Muhammed deyin) çünkü yüce Allah size bunu tavsiye etti, (emretti.) (Ahzab; 56)
Yaratılmışların içinde Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem efendimiz gibisi yoktur.
Oluşta önde, gelişte sonda olan bir peygamber.
Allah-u Teâlâ Peygamberlerden; “Ben size kitap ve hikmet verdikten sonra nezdinizdekini tasdik eden bir elçi geldiğinde ona mutlaka inanacak ve tasdik edeceksiniz,” diyerek söz almış. (Âl-i İmran; 81)
Bu ayeti kerime Rasûlullah aleyhisselatu vesselam efendimizin kadrinin ve mertebesinin ne kadar yüksek olduğunu göstermesi bakımından çok önemlidir. Zira bütün Peygamberler eğer Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem onların zamanlarına denk gelirse hem kendileri inanıp ona yardımcı olacaklar hem de bunu ümmetlerine tavsiye edeceklerdi. Bu ahdi ve misakı yüce Allah onlardan almıştır.
Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem efendimizin iltifatına ve şefaatine mazhar olmanın yolu Kur’an’a ve sünnete ittibadan, O’na çokça salat ve selam getirmekten geçer.
Allah’ım gelişte sonda oluşta önde olan en üstün ve en faziletli insan ve Peygamber, Rasûlullah efendimizin uzmâ şefaatine ve müteakip şefaatlerine bizleri ve bütün mümin kardeşlerimizi mazhar eyle. Âmin.
Sevgiliyi Anmak
مَا زَالَ ذِكْرُكَ فِي الشِّفَاهِ نَدِيَّا
يُسْقِي الْقُلوُبَ شَرَابَهَا الْقُدْسِيَّا
صَلّىَ عَلَيْكَ اللّٰهُ مَا شَوْقٌ سَرَى
نَحْوَ الْمَدِينَةِ بُكْرَةً وَعَشيَّا
Mê zêle zikrüke fişşifêhi nediyyê,
Yuskil kulûbe şarâbehel kudsiyyê,
Salla aleykellâhu mê şavkun serâ
Nehv el Medîneti bukraten ve aşiyyê.
Ey Allah’ın Rasulü; mübarek adın ter-ü taze ve diri olarak seni sevenlerin zikrinle ıslak dudaklarında anılıp durmaktadır. Mübarek ismin senin sevgine susamış ve teşne kalblere kudsî, temiz, pâk ve tahir bir şarab içirmektedir.
(Dünya durdukça) sabah akşam (sana âşık olanlardan) fışkıran iştiyaklar, Medine’ye doğru yöneldikçe (her an ve zamanda) sana yüce Allah salât eylesin.
Yüce Allah bu hususta Kur’an-ı Kerim’de bir ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır:
“Allah ve Melekler Peygambere salât ediyorlar; ey iman edenler, siz de ona salât ve selâm okuyun.” (Ahzâb; 56)
Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimize salat ve selam getiren bir mümin, salât ve selâm getirdiği her defada öncelikle yüce Allah’ı anmış ve mübarek ismi ile dudaklarını şereflendirmiş olur.
“Allahümme Salli ve sellim alâ Muhammedin” diyen bir mümin aslında farkında olsun veya olmasın çok şeyler demiş oluyor.
Kişi,”Allahümme” deyince o şeddeli iki mim’in altında gizlenmiş, içinde barınmış en güzel (doksan dokuz mübarek) ismi ile yüce Allah’a yönelmiş ve dua etmiş oluyor. Zira م (mim) harfi dudak harfidir, söylenince dudaklar birleşir yani birleştirici bir harftir ve Yüce Allah’ın bütün güzel ve mübarek isimlerini bir araya getirir.
Kişi Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimize salât-ü selam getirdikçe, yüce Allah’ın “Ona salât ve selâm okuyun” emrini yerine getirmiş oluyor.
Kişi Rasûlullah aleyhisselatu vesselam Efendimize her bir salât ve selâm getirdikçe Rasûlullah’ın mübarek adını anmış oluyor.
Bir defa salât-u selam getirene yüce Allah on, on getirene yüz, yüz getirene bin defa rahmet ediyor.
Hem dünya hem de ahirette faydaları çok olan salât ve selamın en büyük faydasını bizzat Rasûlullah aleyhisselatu vesselam Efendimiz duaya ayıracağı vakti salât ve selâma ayırana hitaben şöyle buyuruyor:
“O zaman dünya sıkıntıların gider ve günahların bağışlanır.” (Tirmîzî; Hadis no: 2357)
Allah’ım! Bizleri ve bütün mümin kardeşlerimizi seni çokça anan, Rasûlullah aleyhisselatu vesselam’a çokça salat ve selam getiren dünya sıkıntılarından ve ahiret azabından kurtulan kullarından eyle. Âmin.
EŞSİZ GÜZELLİK
وَأَحْسَنُ مِنْكَ لَمْ تَرَ قَطُّ عَيْنِي
وَأَجْمَلُ مِنْكَ لَمْ تَلِدِ النِّسَاءُ
خُلِقْتَ مُبَرَّءً مِنْ كُلِّ عَيْبٍ
كَأَنَّكَ قَدْ خُلِقْتَ كَمَا تَشَاءُ
Ve ehsene minke lem terâ kattu aynî,
Ve ecmele minke lem telidinnisêu.
Hulikte muberrean min külli aybin
Keenneke kad hulikte kemâ teşâu.
(Ey Allah’ın Resulü)! Gözüm hiçbir zaman senden daha güzelini görmedi; (görmez de. Bugüne kadar ve bundan sonra) hiçbir kadın senin benzerini doğurmadı (doğurmaz da). Bütün kusurlardan beri’ yaratıldın, (o kadar Kâmil, mükemmel ve mükemmil yaratıldın ki) sanki sen istediğin gibi yaratıldın (Yüce Allah seni yarattı).
Câbir b. Samura radıyallahu anhu’dan gelen bir rivayet şöyledir:
“Çok parlak bir gecede Rasûlullah aleyhisselatu vesselam’ı gördüm, üzerinde kırmızı bir elbise vardı. Bir O’na baktım bir de Ay’a baktım. Benim yanımda (bana göre) Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem Ay’dan daha güzeldi.” (Tirmîzî; Hadis no: 2811)
Başka bir rivayette:
“Allah gönderdiği her Peygamberi güzel yüzlü ve güzel sesli olarak gönderdi. Peygamberlerin içinde en güzel yüzlü ve en güzel sesli olan da sizin Peygamberinizdir.” (Tirmîzî; Şemâil; Heytemi şerhi sah: 451)
Hz. Yusuf’a güzelliğin yarısı verilmiştir. (Ebu Davud; Hâdis no: 1327) Güzelliğin tümü Rasûlullah aleyhisselatu vesselam’a verilmiştir. Yarısı Hz. Yusuf’a yarısı diğer insanlara dağıtılmıştır. (Tirmîzî; Şemâil sah: 452)
Hicri 7.asırda İmam-ı Bûsiri te’lif ettiği “Bürde” isimli kasidesinde Rasûlullah aleyhisselatu vesselam Efendimizi methederken;
مُنَزَّهٌ عَنْ شَرِيْكٍ فِيْ مَحَاسِنِهِ
فَجوْهَرُالْحُسْنِ فِيْهِ غَيْرُمُنْقَسِم
Münezzehün an şerîkin fî meâsinihî,
Fecevher ül husni fîyhi ğayru munkasimin, diyordu.
Güzelliğinde Rasûlullah aleyhisselatu vesselam Efendimiz’in eşi benzeri yoktur. Eşi olmaktan münezzehtir. Güzelliğin cevheri de (tümü ondadır, kimseyle) bölüşülmemiştir. (Bürde; 41. Beyit)
“Hz. Yusuf aleyhisselam’ın güzelliğini gören kadınlar ellerini kestiler ama Rasûlullah aleyhisselatu vesselam Efendimizi gören hiç kimse elini neden kesmedi?” diye bir soru sorulacak olursa ona da meşhur alim ve mutasavvıf Molla Cami şöyle cevap veriyor:
لُوَّامُ زُلَيْخَا لَوْرَاَيْنَ جَمَالَهُ
لَآثَرْنَ قَطْعَ الْقُلُوبِ عَلىَ الْاَيْدِ
Luvvemu Züleyhâ lev raeyne cemêlehu,
leêserne kat’el kulûbi Alel eydi.
Zuleyha’yı (Yusuf’a âşık oldu diye) kınayan kadınlar, Eğer Resulullah Efendimizin güzelliğini görselerdi bıçakları ellerine değil kalplerine saplamayı tercih ederlerdi.
Zira Rasûlullah aleyhisselatu vesselam Efendimizin güzelliğini Yüce Allah Cemali ile örtmüştür. Onun için O’nu görenlerde böyle bir el kesme olayı yaşanmadı.
Allah’ım! Dünyada Rasûlullah aleyhisselatu vesselam Efendimizin mübarek cemalini hayatta ve yakazada görme imkânı bulamayan bizlere ve göremeyen bütün müminlere ahirette Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin cemalini, şefaatini ve cennette mâiyetini nasib ve müyesser eyle. Âmin.
ALLAH RASULÜ
اِذَا اللهُ أَثْنَى بِالَّذِى هُوَأَهْلُهُ
عَلَيْكَ فَمَا مِقْدَارُمَا يَمْدَحُ الْوَرَى
İzellâhu esnê billezi hüve ehluhû,
Aleyke femê mikdâru mê yemdehul verâ
(Ey Allah’ın Rasulü) eğer Yüce Allah zâtına yakıştığı gibi seni övdüyse, bütün insanların seni övmelerinin (Yüce Allah’ın övmesi yanında) mikdarı (ve kıymeti) ne olabilir ki?
Özellikle Yüce Allah, Rasûlullah Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin yüce bir ahlak üzerinde olduğunu, emin olduğunu, âlemlere rahmet olarak gönderildiğini beyan buyuruyor. Ayrıca:
“Muhakkak ki sizin için Rasûlullah’da güzel bir örnek vardır.” (Ahzâb; 21) buyurarak herkesin Resulullah Efendimiz aleyhisselatu vesselam’da aradığı yüksek ahlak örneğini bulacağını ferman buyuruyor.
İlk günden günümüze ve kıyamete kadar Rasûlullah aleyhisselatu vesselam Efendimizi medhedenlerin tümünün medh-ü senâları yüce Allah’ın:
“Muhammed Allah’ın Rasulüdür.” (Feth; 29) mübarek sözünün yanında sönük kalır.
“Allah sana kitabı ve hikmeti indirmiş, bilmediğini sana öğretmiştir. Sana Allah’ın lütfu gerçekten büyük olmuştur.” (Nisâ; 113) mübarek sözünün yanında sönük kalır.
Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin şairi Hassan b. Sabit radıyallahu anh bu gerçeği şöyle dile getirmektedir:
وَمَا مَدَحْتُ مُحَمَّداً بِمَقَالَتِى
وَلَكِنْ مَدَحْتُ مَقَالَتِى بِمُحَمَّدٍ
Ve ma medehtü Muhammeden bimekâletî,
Ve Lâkin medehtu makaleti bimuhammedin.
Ben Muhammed hakkında söylediğim şiirimle Muhammed’i övmüş değilim, aslında ben Muhammed hakkında şiir söylemekle kendi şiirimi övmüş ve medhetmiş oldum.
Ey rahmeti engin olan yüce Allah alemlere rahmet olarak gönderdiğin Rasûlullah Efendimizin getirdiği mesaja ve parlak sünnetine uyumayı bizlere nasip eyle. Âmin.