İBRET-İ ALEM / Gece Seher Duâ

İBRET-İ ALEM
Gece Seher Duâ
Ahmed Özkan
يَا رِجَالَ اللَّيْلِ جِدُّوا
رُبَّ دَاعٍ لَا يَرُدُّ
لَا يَقُومُ اللَّيْلَ إِلّاَ
مَنْ لَهُ عَزْمٌ وَجِدُّ
Ya ricalelleyli ciddû
Rubbe dâin le yuraddû
Lê yakumulleyle illê
Men lehû azmün ve ciddün.
Ey gecenin adamları ve âbidleri, ey gecenin tecelli avcıları, gecelerini değerlendiren, ihya eden, ahiret için hazırlık yapan, kendisine, ailesine, ölmüşlerine, çevresine, inananlara hatta bütün insanlara hidayet bulsunlar diye ve bütün mü’minlerin bilcümle geçmişlerine dua etmesi istenen, dua eden kimseler; gece seherlerde ibadete, teheccüd namazına, duâya, tazarru’ ve niyaza ciddiyetle dört elle sarılın.
Zira bu vakitlerde nice dua eden insan vardır ki, duaları reddolmaz. Er veya geç yüce Allah onların dualarını, tazarru ve niyazlarını kabul eder. Bunlar gecenin âbidleri olunca gündüzün de yiğitleri olurlar.
Doğrusu gecelerin hakkını ancak azim ve sebat sahibi, kararlı insanlar, ciddi insanlar, Kur’an’a ve sünnete ciddi sarılanlar, müminlerin ve insanlığın haline acıyanlar, kendine acıyanlar, hazırlık telaşında olanlar verir.
Seherde kılınan gece namazı, yapılan tazarru ve niyazlar, yüce Allah’a takdim edilen dualar, ayrıca kabrin aydınlatılmasında kilit rol oynayan bir projektör ve nurdur. Ahiret yolcusu ölmeden kabrine kendisini rahat ettirecek amelleri takdim etmelidir. Hem kendine hem başkalarına faydalı olmalıdır.
Celaleddin Rumî, Allah rahmet eylesin, gece kalkar namaz kılardı. Dua eder geceyi ihya ederdi.
“Yaşlısın, hastasın. Ne diye kendini yoruyorsun?” diyenlere:
“Ben dua etmezsem, sen dua etmezsen bu ümmeti Muhammed’e kim dua edecek?” derdi. Bir başkasına sorarlar:
“Nefsinizi niye bu kadar yoruyorsunuz?”
“Ben aslında onun rahatını istiyorum,” diye cevap verirdi.
Dolayısıyla
مَنْ دَقَّ الْبَابَ يُوشِكُ اَنْ يُفْتَحَ لَهُ
Men dekkelbêbe yûşiku en yuftehe lehû
Kim kapıyı çalar, kapıda bekler sabreder, sebat gösterir, kararlı ve azimli olur, istekli, ciddi ve samimi bir müşteri olursa, yüce Allah’ın kapısı mutlaka ona açılır.
وَالْجِدُّ يُدْنِي كُلَّ أَمْرٍ شَاسِعٍ
وَالجِدُّ يَفْتَحُ كُلَّ بَابٍ مُغْلَقٍ
Elciddu yudnî külle emrin şêsiin,
Vel ciddu yeftehu külle bêbin muğlakin.
Azim ve ciddiyet her uzak şeyi yakın eder, azim ve ciddiyet her kapalı kapıyı açar.
Ey Celal ve ikram sahibi olan Yüce Allah! Bizleri ve bütün müminleri kapından ayırma, yaptığımız ve yapacağımız duaları tazarru ve niyazları kabul buyur.
Müslümanları ve ülkemizin insanlarını her sıkıntıdan, her darlıktan sahili selamete ve huzura kavuştur. Âmîn.
DAMLAYA DAMLAYA GÖL OLUR
وَقَطْرٌ عَلىَ قَطْرٍ اِذَا اجْتَمَعَا نَهْرٌ
وَنَهْرٌ عَلىَ نَهْرٍ اِذَا اجْتَمَعَا بَحْرٍ
Ve katrun alâ katrin izectemeâ nehrun,
Ve nehrun alâ nehrin izectemeâ bahrun.
Damla damla nehir, nehir nehir deniz olur. “Damlaya damlaya göl olur” Atasözü hepimizin malumudur. Bu sözün altını doldurup hakkını vermek gayret sahibi mü’minlere düşer.
Bu sözün hakkı nasıl verilir ve bunun altı nasıl doldurulur?
Her konuda bize rehber olan ve yol gösteren yüce Allah’ın kitabı ve O’na salât ve selâm olsun Allah Rasulü bu konuda da bizlere yol gösteriyor.
Yüce Allah bu hususta birkaç ayet-i kerimede şöyle buyuruyor:
“Azık toplayın, muhakkak ki azığın en hayırlısı takvâdır.” (Bakara; 197)
‘Hayır işleyin ki kurtulasınız” (Hac; 77)
“Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu (karşılığını) görür.” (Zilzal; 7)
O’na salât ü selâm olsun Rasûlullah Efendimiz de bu konuda birkaç hadiste şöyle buyurdular:
“Kardeşini güler yüzle karşılaman” (Müslim; Hadis no: 2626) “Kovandan onun su kabına su dökmen ile bile olsa bir iyiliği küçük görme.” (Tirmîzî; Hadis no: 1970)
“Yarım hurma veya güzel bir söz ile bile olsa Nar’dan(ateşten) kendinizi koruyun” (Buhârî; Hadis no: 7443; Müslim; 1016)
Bu ve benzeri ayet-i kerimeler ve Hadis-i şerifler azık toplamamızı ve küçük büyük demeden, şu küçük bu değersiz, şu ufak bundan ne çıkar demeden âhirette sevap fakiri olmamak için gayret göstermemizi emrediyor.
İçinde bulunduğumuz ve muteâkib aylarda ve günlerde yapılacak her kalemden taat ve ibadet, Pazartesi ve Perşembe günü oruçları, her ayda üç gün oruç tutmak, Kurban Bayramı evveli dokuz gün olan Zilhicce ayının ilk dokuz gününde yapılacak ameller, tutulması sevab olan tatavvu oruçlar ki hiçbir amel bu dokuz günde yapılan amel ayarında olamaz, hele hele kendisinden bir yıl önceki ve kendisinden bir yıl sonraki günahları silip süpüren Kurban Bayramı öncesi tutulan Arefe günü orucu, sadaka vermek, güzel söz söylemek, nafile namazlar zikirler tesbihler, Kur’an-ı Kerim tilaveti gece namazı, bol bol duâ, zira dua iki çeşidi ile -senâ ve taleb duası- ibadettir ve daha nice rengarenk sevap ve hayırlar.
Unutmayalım ki ahiret zengini olmanın yolu, bu dünyadan geçiyor ve biz yüce Allah’a hadsiz hamd ve senâ ediyoruz ki hâlâ imkanların, fırsatların ve nimetlerin sayısız olduğu bu dünyada yaşıyoruz.
Kurtuluş için hayır yapmamızın gereğini unutmayalım ve yine unutmayalım ki damlaya damlaya göl, gölden göle deniz olur. Ahirette Yüce Allah’ın rahmetine, rahmet diyarı cennetine ve bütün nimetleri unutturan mübarek cemaline kavuşmanın yolu bu dünyadan, bu dünyada yapılacak taat ve ibadetlerden geçiyor.
Allahım! Bizi ve bütün mümin kardeşlerimizi her hayra ve güzel amele muvaffak eyle, her şerden, her hastalık ve kederden uzak eyle. Âmîn.