İBRET-I ALEM / Müjde!

  • 12 Mart 2025
  • 101 kez görüntülendi.
İBRET-I ALEM / Müjde!
REKLAM ALANI

İBRET-I ALEM
MÜJDE!
Ahmed Özkan

أَهْلاً بَِشَهْرِ التُّقَى وَالْجُـودِ وَالْكَرَمِ
شَهْـرِ الصِّيَامِ رَفِيعِ الْقَدْرِ فِي الْأُمَمِ
أَقْبَلْتَ فِي حُلَّـةٍ حَفَّ الْبَهَـاءُ بِهَا
وَمِـنْ ضِيَائِكَ غَابَتْ بَصْمَـةُ الظُّلَمِ
Ehlen bişehri ttukâ vel cûdi velkeremi,
Şehrissıyâmi rafîilkadri fil ümemi,
Ekbelte fi hulletin haffel behâu bihe,
Vemin diyâike ğabet basmat uz zulami.
Hoş geldin ey kerem, cömertlik, takva ve (bütün) ümmetlerin yanında kıymeti pek yüksek olan Ramazan ayı!
Her tarafı parlayan ay, öyle heybetli bir cübbe giyerek teşrif ettin ki o cübbenin ışığından (ve parlaklığından) karanlıktan hiçbir iz kalmadı, karanlık dağıldı gitti.
O’na salât ve selâm olsun Rasûlullah Efendimiz Ramazan ayı gelince ashabını müjdeliyor ve şöyle diyordu:
“Mübarek bir ay olan Ramazan ayı sizlere geldi onunla mülâkî oldunuz, Allah-u Teâlâ size orucunu farz kıldı. Bu ayda cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır. İçinde bir gece vardır ki bin aydan hayırlıdır. Bu gecenin hayrından mahrum olan, (gerçekten) mahrum olmuştur.” (Nesâî; Hâdis no: 2106)
İslam dininin bir bölümü olan, imanın ve İslam’ın kemal derecesi sayılan, ihsanın tezahür ettiği ve ibadetler içinde hiçbir benzeri olmayan, (Nesâi; Hadis no: 2220) oruç ve oruç ayı Ramazan bizleri de gölgesi altına almış bulunmaktadır.
Yüce Allah’ın, “Ey iman edenler sizden öncekilere yazıldığı gibi sakınasınız diye oruç size de yazıldı.” (Bakara; 183) fermanı, emri, müjdesi ile, Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem efendimizin ashabı üzerinden ümmetine verdiği Ramazan ve Ramazan orucu müjdesine muhatap olan müminlere ne mutlu.
Ey âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah!
Ramazan ayını, gündüz oruçla ve gece kıyamla ve rengarenk maddî, manevî, bedenî, ruhî ibadetlerle bizlere ve bütün mümin kardeşlerimize müyesser ve mübarek eyle. Bütün ibadetleri, özellikle Ramazan ayını imânen ve ihtisâben yaşamayı nasib eyle. Âmin.
Zarar Etmeyen Üç Ticaret
“Allah’ın kitabını okuyanlar, namazı özenle (düzenli) kılanlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık infak edenler asla zararla sonuçlanmayan bir ticaret umabilirler.” (Fâtır; 29)
1-) Kur’an’ın emirlerine uyan, yasaklarından uzak duran, verdiği haberlere inanıp tasdik eden, sözlerinde Kur’an’ın önüne geçmeyen, Kur’an’ı okuyan, anlamaya, yaşamaya, Kur’an’ı öğrenip mümkünse öğretmeye çalışan,
2-) Dinin direği, Müslümanların nuru, imanın ölçüsü ve Müslüman olmanın gereği namazı dosdoğru ve devamlı kılan,
3-) Akraba, fakir, yoksul kimselere, zekât, sadaka ve başka imkanlarla bu gibi alanlarda gizli ve aşikâr infak eden kimselere müjdeler olsun ki yüce Allah ile yaptıkları ticaret asla zarar görmez ve zarar tanımaz.
En şerefli ticaret ve en şerefli kâr, yüce Allah’ın rızası, ecr-ü mesûbatı cenneti ve âli makamlardır.
Bu ibadetleri ve ticareti her zaman, her yerde ve herkes elbette yapar ve yapılabilir, yapmalıdır da. Özellikle bütün hayırların kaynağı, sevap işleme, hayır yapma ve azık toplama mevsimi olan, kâinata ruh veren Kur’an-ı Kerim’in nüzulüne sahne olan Ramazan ayında bu ibadetler daha büyük bir aşk ve şevkle yapılır.
Sonu baştan gören, bu kısa ömrü ve diğer imkanları, Ramazan ayı gibi mübarek mevsimleri fırsat bilip yüce Allah ile zarar tanımaz ticaret yapmaya yüce Allah bizlere ve bütün mümin kardeşlerimize nasîb ve müyesser eylesin. Âmin.
Ramazan’daki Nidâ ve Münâdî
Bir Melek nida ederek Ramazan’ın her gecesi şöyle seslenir:
يَا بَاغِيَ الْخَيْرِ أَقْبِلْ
يَا بَاغِيَ الشَّرِّ أَقْصِرْ
Yâ bâgiyel hayri ekbil
Ya bâğiye şşerri aksir.
“Ey hayır isteyen! Haydi gel, buyur, başla. Ey şer ve kötülük isteyen! Kötülüğe son ver, bırak, yeter.” (İbni Mace; Hâdis no:1339)
“Seslenenin, yakın bir yerden seslendiği gün için dinlemede ol.” (Kaf; 41)
İsrafil aleyhisselam Kudüs’te bir kayanın üzerinden diriliş için seslenir ve:
“Ey eskimiş kemikler, ey yırtılmış deriler, ey dağılmış bedenler, ey paramparça olmuş sinirler! Allah’a dönün!”
Bu nidâ ve benzeri nidalar gelmeden, iş işten geçmeden hayatta olup özellikle Ramazan’a kavuşma fırsatı bulan mü’minler, “Artık yeter,” diyerek hayra, iyiliğe, tâat ve ibadete yönelmeli. İçinde bulunduğu gaflete, günah ortamlarına da yeter deyip son vermelidirler.
Başka bir ifade ile mü’min daha önce dört elle sarıldığı yanlışları terk etmeli, iyiliklere ve güzelliklere dört elle sarılmalıdır.
Bunu yaptığı takdirde görecektir ki Ramazan’ın dışında helal olan şeyleri Ramazan’da Allah için terk edebiliyorsa Ramazan’ın dışında yine Allah için haramları terk etmesi kolay olacaktır.
Ey alemlerin Rabbi olan Yüce Allah! Bizleri ve bütün mümin kardeşlerimizi yaptığı ve dört elle sarıldığı yanlışları ve günahları varsa sonlandıran, dört elle tâat ve ibadete, seni razı eden amellere sarılan Ramazan’ı gündüzlerini ve gecelerini hakkıyla ihya eden kullarından eyle. Âmin.
Âzâd Eyle Allah’ım
Zayıf olduğu bildirilen bir rivayette Ramazan ayı ve orucu için:
وَآخِرُهُ عِتْقٌ مِنَ النَّارِ
“Sonu cehennemden azad olmaktır.” (İbn-i Hüzeyme; Sahih; 3/341)
إِنَّ الْمُلوُكَ اِذَا شَابَتْ عَبِيدُهُمْ
فِي رِقِّهـِمْ عَتَقُوهُمْ عِتْــقَ أبْــرَارٍ
وَاَنْتَ يَا خَالِقِي أَوْلىَ بِذَا كَرَمًا
قَدْ شِبْتُ فِي الرِّقِّ فَأعْتِقْنِي مِنَ النَّارِ
İnnel mulûke izê şêbet abîduhumû,
fî rikkihim a’tekûhum itka ebrârin.
Ve ente yê hâlikî evlê bi zê keramen,
ked şibtu firrikki fe’tiknî minennêri.
Padişahların (bir adeti var), kendilerine hizmet eden kölelerinin saçları kölelikteki hizmette ağarınca onları (tam hür olsunlar diye) azad ediyorlarmış.
Ey yüce yaratıcı (Allahı)m! Sen (her hususta) ve bu hususta da herkesten daha kerim, daha cömertsin. Ben de sana kulluk ederken benim saçlarım ağardı (ağarmadıysa ve kişinin ömrü olursa ağaracak) beni ateş (cehennem)den azad eyle.
Enes bin Malik radıyallahu anh’ın rivayet ettiği ve zayıf olduğu belirtilen bir hadiste Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Yüce Allah bana vahyetti ki mü’min kulumun saçları benim nurumdan bir nurdur. Ben nurumu nârımla (ateşimle) yakmaktan daha kerim olanım (nurumu ateşimle yakmam).” (İbni Adiyy el Kâmil fid duafâ’ 4/6)
Bir Kudsi hadis olarak nakledilen bir sözde de şöyle buyurulmuştur:
“Kulum! Saçların ağardı, gözlerin zayıfladı belin büküldü. Benden utan (bana isyan etme) Ben de senden (sana azab etmekten) utanıyorum.”
Yüce Allah kulları hakkında dilediği hükmü ve kararı vermekte elbette serbesttir. İstediğini affeder, istediğini sorgular, istediğini istediği yere cennete veya cehenneme yollar.
Yaşları kırkı ve altmışı geçenlerle ilgili hadis-i şeriflerde uyarılar vardır. Mesela bir rivayette “Yüce Allah günah işleyen, isyan eden genci sevmez ama isyan edip günah işleyen yaşlı kimseyi daha da sevmez” kaydı vardır. Az önceki rivayetleri de göz önünde bulundurduğumuzda gencin de ihtiyarın da kısaca herkesin hakkında son hükmü Yüce Allah verir.
İnsan ömrü içerisinde en verimli ve bereketli ay şübhesiz Ramazan ayıdır. Ramazan’ın son 10 günü ise çok daha önemlidir, Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem efendimiz Ramazan’ın son on gününde daha fazla gayret gösterirdi.
Ramazan’ın son on günü müminler için altın fırsattır ve cehennemden kurtuluş günleridir. Bu gün ve geceleri dua, teravih, teheccüd, camide cemaatle namaz kılma, Kur’an tilaveti ve başka hayırlı amellerle geçirme ve değerlendirme konusunda yüce Allah bizlerin ve bütün mümin kardeşlerimizin muîni olsun.
Allah’ım! Bizleri ve bütün mümin kardeşlerimizi elinden geldiği kadar sana tâat ve ibadet eden gençliğinde de yaşlı halinde de rahmetini uman ve rahmet olunan, cehennemden âzâd olan kullarından eyle. Âmîn.
İftar Duası
اَللَّهُمَّ لَكَ صُمْتُ وَبِكَ اٰمَنْتُ وَعَلَيْكَ تَوَكَّلْتُ وَعَلٰى رِزْقِكَ اَفْطَرْتُ
ذَهَبَ الَّظمَأُ وَابْتَلَّتِ الْعُرُوقُ وَثَبَتَ الْأَجْرُ إِنْ شَاءَ اللَّهُ
Allah’ım! Senin rızan için oruç tuttum, sana iman ettim, sana tevekkül ettim, bana verdiğin rızıkla iftarımı açtım. Susuzluk sona erdi, damarlar (içtiğim helal şeylerle) sulandı ve (tuttuğum oruç için lütfettiğin) ecir İnşallah sabit oldu. (Mahmud Tahhân, Yeni Görünümüyle Hanefi Fıkhı; 1/434)
Kur’an ve sünnet, inanan insanları ömrü boyunca boş bırakmaz. İbadete başlamadan, ibadetin içinde ve bir de ibadet bittiğinde müminin yapması, söylemesi gerekli veya uygun olan ne varsa öğretir, irşad eder, yol gösterir.
İhsan makamını müminlere yaşatan oruç gibi ulvî ve pek değerli bir ibadeti eda ettikten sonra yeni bir ibadete, yani iftara adım atarken Rasûlullah aleyhisselatu vesselam Efendimiz ümmetine nasıl iftar açacaklarını ve ne diyeceklerini de öğretmiştir.
Gökyüzünün öğrencisi olan Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz, yüce Allah’ın terbiyesini alarak yeryüzünde en büyük muallim, en büyük önder, en büyük mürşit olması hasebiyle ümmetine de düşkünlüğü sebebiyle, ümmetine lazım olan her şeyi öğretmiştir. İşte öğrettiği şeylerden biri de iftar duasıdır.
Bundan da anlaşılıyor ki mümin 7/24 hayatını Kur’an’a ve sünnete göre ayarlamalı. Farz olsun, vacip olsun, sünnet olsun insanın hayatını kuşatan İslam, onun bu dünyada da ahirette de mesut bahtiyar olmasını istemiş, emmâre nefsin ve şeytanın elinden kurtulması için talimatlar, irşatlar yapmıştır.
Allah’ım senin rızan için oruç tuttuk, sana iman ettik, sana tevekkül ettik. Verdiğin rızıklarla orucumuzu açtık, susuzluğumuz gitti, damarlar sulandı ve lütfedeceğin ecir sabit oldu inşallah.
Allah’ım bizim ve bütün mümin kardeşlerimizin tuttuğu ve tutacağı oruçları kabul eyle. Âmin.

REKLAM ALANI
REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ