İBRET-I ALEM / Yüce Allah’ın Takdiri

  • 07 Ağustos 2024
  • 145 kez görüntülendi.
İBRET-I ALEM / Yüce Allah’ın Takdiri
REKLAM ALANI

İBRET-I ALEM
Yüce Allah’ın Takdiri
Ahmed Özkan

مَا شِئْتَ كَانَ وَاِنْ لَمْ اَشَأ
وَمَا شِئْتُ اَنْ لَمْ تَشَألَمْ يَكُنْ
Ma şi’te Kâne ve in lem eşe’,
Ve mâ şi’tu in lem teşe’ lem yekün.
(Allah’ım)! Senin istediğin ben istemesem de olur.
Benim istediğim ise, Sen istemezsen olmaz.
Takdir-i hüda kuvve-i bâzû ile dönmez,
Bir şem’aki Mevla yaka üflemeyle sönmez.
Bir insanın pazusu ne kadar güçlü olursa olsun yüce Allah’ın takdirini geri çeviremez, yüce Allah’ın yaktığı çırayı (Işığı ve nuru) hiç kimse üfleyerek söndüremez.
Kibirlenen, ölümü, ölüleri ve kabirleri unutan, güçlü olduğunu zanneden insan, önüne çıkan bir musibet veya imtihanda, bir hastalıkta acze düşer ve boyun büker. Veya ölüm döşeğinde ölüm Meleklerine teslim olur.
Hani ilahlık taslayan ve suda boğulan Firavun ve benzerleri? Hani bir sivrisineğe mağlub ve makhur olan Nemrud ve benzerleri? Hani Bedir’de etkisiz hale getirilen Ebu Cehil ve benzerleri? Hani Kur’an’ın ve parlak sünnetin nurunu söndürmek isteyen insanlar? Kur’an’ın sesi duyulmasın, bu nuru kimse görmesin diye Kur’an’ın sesini kısmak ve nurunu söndürmek isteyen tâğî, bağı ve onları destekleyenler nerede?
Bütün bunlar ve zamanımızda onları temsil eden dahaları, dâhileri ve dehâları neredeler? Nefesleri tükendi, sesleri kısıldı, mülk ve şatafatları ellerinden çıktı ve onlara fayda vermedi.
Kur’an ve sünnetle din ve iman ile, hakikat ve İslam ile boğuşan, uzakta ve yakında olanlara ve bunlara akıllarını kiraya verenlere, hayatın bu dünyadan ibaret olduğunu zanneden ve ahirete inanmayanlara şunu söyleyelim:
Vahyin bileğini (elini) bükemezsiniz!
Vahyin nurunu söndüremezsiniz!
Hakimi hükmi ezel infaz için takdirini.
Selbeder erbabı aklın fikrini tedbirini. Ve:
Doğdu Kur’an güneşi
Leyle-i fetret bitti.
Allah’ım: bizleri ve bütün mümin kardeşlerimizi dünyada Kur’an ve sünnet yolundan nurundan ahirette de Kur’an’ın ve Rasulullah efendimizin şefaatından ayrı düşürme. Âmin.
YÜCE ALLAH VERMEK İSTEYİNCE
وَلَوْ لَمْ تُرِدْ نَيْلَ مَا اَرْجُو وَاَطْلُبُهُ
مِن جُودِ كَفَّيْكَ مَا عَلَّمْتَنِى الّطَلَبَ
Velev lem turid neyle mâ ercû ve etlubuhu,
Min cûdi keffeyke mâ allamteni ttalaba.
(Allah’ım) umduğumu ve istediğimi bana iki mübarek elinin cömertliğinden (fazl-ü kereminden) vermeği istemeseydin, bu hususta iraden olmasaydı, bana umudu, istemeyi (ve duayı) nasib etmezdin.
Duâ bir muvaffakiyettir. Duaya muvaffak olan çokça dua eder. Dua edince de sebat gösterir, hemen duaya son vermez. Yüce Allah’tan ister de ister ve ısrar eder. Zira:
“Yüce Allah ısrarla isteğini Allah’a havale eden kulunu sever.” (Askalanî Feth ül-Bêri 11/98)
Dua ibadettir, hem de ibadetin özüdür. Bu ibadeti ve özü yüce Allah bir kuluna nasip etmiş, öğretmiş ve sevdirmişse, bu, yüce Allah’ın fazl-ü keremi’dir.
Bu devleti ve saadeti elde eden bir kişi fırsat buldukça dua için en makbul zamanı ve mekânı seçmeli, yapılacak duayı başta Kur’an ayetlerinden Resulullah Efendimiz’in hadislerinden seçerek kendine, aile fertlerine, bütün iman ehline, dili döndükçe dua etmelidir. Ve unutmamalıdır ki kişi dua edebiliyorsa, duadan zevk alıyorsa ve bitsin istemiyorsa, bu yüce Allah’ın lütfudur. Yüce Allah o kuluna kapıyı açmış, demektir. Kula düşen de o kapıdan bir an önce içeri girmektir.
Yüce Allah bizleri ve bütün mümin kardeşlerimizi kapısında usanmadan bekleyen, sonsuzluğa açılan o kapıdan kusuru ve eksiğiyle giren ve girecek olan bahtiyâr kullarından eylesin, Âmîn.

REKLAM ALANI
REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ