“İffetini Koruyana Cennet Var!”
Allah-u Teâlâ, kullarını dünyaya tertemiz gönderir ve orada iffetli yaşamalarını ister. Gözlerini dünyaya açtıklarında nasıl saf ve su gibi berrak iseler, gözlerini dünyaya kapadıkları zaman da elbiselerine bulaşan çamurlardan arınmış olarak, kendisine tertemiz dönmelerini arzu eder. Hem nesillerinin hem de yaşadıkları toplumların bozulmaması için iffetli yaşamalarını gerekli görür.
Allah-u Teâlâ kullarını günahtan kıskanır. Buradaki ‘kıskanma’ ifadesi Efendimiz aleyhissalâtu vesselâma aittir. Kullarının günah kirinden uzak kalmalarının, Cenâb-ı Mevlâ’yı razı ve hoşnut ettiğini bize anlatmak için böyle söylemiştir.
Allah-u Teâlâ kullarına zinayı yasaklar, kötülüklerin açığını ve gizlisini onlara haram kılar. Yüce Rabbimiz, erkeklerin ve kadınların, gözlerini haramdan korumalarını emreder. İffetini koruyanların kurtuluşa ereceklerini, cennetlerde ikramlara nail olacaklarını bildirir, onları günahlardan uzak durmaya çağırır.
İffetlerini koruyan erkekleri ve kadınları bağışlayacağını, onlara büyük bir ödül hazırladığını haber verir: “… Irzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah’ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar var ya; işte Allah, bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.” (Ahzab, 35)
Allah-u Teâlâ’nın kullarını bu kadar çok sevmesi, günah kirinden korumak için Kur’an-ı Kerim’de onları müjdelemesi, ne kadar sevindiricidir.
Kur’an-ı Kerim’in beyan edicisi olan Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem iffeti korumaya teşvik eden ayetleri, evladını kötü davranıştan sakındıran bir baba şefkatiyle açıklamış, kadınlara, erkeklere, gençlere, bu konuda ayrı ayrı öğütler vermiştir:
“Bir kadın beş vakit namazını kılar, ramazan orucunu tutar, iffetini korur, bir de kocasına itaat ederse, ona ‘Haydi, cennetin hangi kapısından istersen gir’ denilir.” (Ahmed b. Hanbel)
Bu hadis-i şerif, bizim iffet timsali analarımız, bacılarımız, kızlarımız için ne güzel bir müjdedir, öyle değil mi?
Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, erkek kadın ayırımı yapmadan, bütün ümmetine verdiği bir başka müjdede şöyle buyurur:
“Siz bana altı şeyi garanti edin, ben de size cennete girmeyi garanti edeyim: Konuştuğunuzda doğru söyleyin. Vaat ettiğiniz zaman vadinizi yerine getirin. Size bir şey emanet edildiğinde emanete riayet edin. Allah’ın yasakladığı günahlardan uzak durmak suretiyle iffetinizi koruyun. Harama bakmaktan sakının. Ve elinizi haramlara dokunmaktan koruyun.” (Ahmed b. Hanbel)
Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, yine böyle bir müjdeyi, Kureyşli gençlerin şahsında ümmetinin tüm gençlerine şöyle verir: “Kureyşli gençler! İffetinizi koruyun; zinadan uzak durun. İffetini koruyana cennet var!” (Hâkim)
’Nefis meydan muharebesi’
Hayat gerçekten bir mücadeledir; bir savaş meydanıdır adeta. Bu savaşın en çetini de iç dünyamızda meydana gelmektedir. Bir yandan kulunun iffetli olmasını isteyen Allah-u Teâlâ, öte yandan onun nefsini günaha meyilli yaratmış, çeşitli organlara da bu zaafı besleme ve ona günaha doğru yönelme özelliği vermiştir. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem bu hali şöyle ifade buyurmuştur:
“Gözün zinası bakmak, kulağın zinası dinlemek, dilin zinası konuşmak, elin zinası tutmak, ayağın zinası yürümektir. Nefis zinayı isteyip arzu eder; üreme organı da bu isteği ya gerçekleştirir veya reddeder.” (Buhari, Müslim, Ebu Davud)
Neden böyledir? Çünkü insanın imtihan olması ve “Nefis meydan muharebesini” kazanması gerekmektedir. Cennet, bu savaşı kazanan yiğitlerindir.
Resul-i Ekrem Efendimize, insanı cehenneme en çok sürükleyen şeyin ne olduğunu sordular, o da bunun “ağız ve edeb yerleri” olduğunu söyledi. (Tirmizî, İbni Mâce, Ahmed b. Hanbel)
Ağız, Allah’ı zikretmek ve güzel sözler söylemek suretiyle insana cennetin yolunu açtığı gibi, konuşulmaması gereken şeyleri telaffuz ederek, onu cehenneme de sürükleyebilir. Öte yandan, helâliyle, mahremiyle birlikte olmak insana sevap kazandırdığı halde, bu duygunun harama âlet edilmesi insanı cehenneme götürebilir.
İnsanların toplumlar halinde, nefislerine uyup günah uçurumuna kolayca sürüklendiği devirler olmuş, ardından da ya yere batarak veya taş kesilerek, bunun dünyevi cezasını çekmişlerdir. İçinde yaşadığımız zaman dilimi, günaha kolayca sürüklenme bakımından eski devirleri aratmayacak durumdadır. Onun için kendimizi ve çevremizi bu felâketten korumanın yollarını bulmalıyız. Öncelikli olarak zinanın, insan için bir felâket olduğunu anlamalı ve insanlara da anlatarak onları evlenmeye teşvik etmeliyiz.
Çünkü iffetini korumanın en iyi yolu evlenmektir. Evlilik, Efendimizin ifadesiyle imanın yarısını mükemmelleştirmektir. Geri kalan yarısını güzelleştirmek için de Allah’a karşı gelmekten sakınmak gerekir.
Evlilik kolaylaştırılmalıdır
Bir hadis-i şerifte şöyle buyuruluyor: “Evini geçindirecek kadar maddî güce, eşini mutlu edecek kadar beden sağlığına sahip olanlar evlenmelidir. Evlenecek parası olmayanlar ise evleninceye kadar oruç tutmalıdır. Çünkü oruç insanı günaha düşmekten korur.” (Buhari, Müslim)
Öte yandan evlilik kolaylaştırılmalıdır. Evlenmeden önce “şu da alınsın, bu da olsun demenin” yanlışlığı görülmeli ve bu hastalık terk edilmelidir. En bereketli, en hayırlı evliliğin, maddî sıkıntısı az evlilikler olduğu unutulmamalıdır.
Bir de evlenmek isteyip de buna imkân bulamayanlara, gerektiğinde maddî imkân sağlamak, gerektiğinde aracı olmak suretiyle yardım etmelidir. Gençlerimizin iffetinin her şeyden daha önemli ve öncelikli olduğu göz ardı edilmemelidir.
İffetin güzellikleri
İffetli olan kimse, yaşarken de öldükten sonra da Allah’ın rızasını elde eder. Etrafındaki insanların sevgi ve saygısını kazanır. Cenâb-ı Hakk’ın kendisine emanet olarak verdiği uzuvlarını, yerli yerinde ve yaratıldığı maksada uygun şekilde kullanır. Hem kendi soyunun hem beraber yaşadığı insanların soylarının temiz kalmasını sağlar.
İffetli insanlardan meydana gelen toplumda, zinanın doğurduğu korkunç hastalıklar görülmez. İffetli insan, Allah’ın haram kıldığı kötülükleri düşünmeyeceği için kalbinin sağlığını korumuş olur ve böylece maneviyat basamaklarını daha kolay tırmanır.
Görüldüğü gibi iffet, insanın sahip olması gereken büyük bir zenginliktir. Kendimiz için, ailemiz için, hatta bütün müminler için Allah’tan iffet niyaz edelim ve iffetli kalmak için Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin yaptığı gibi Mevla’mıza şöyle dua edelim:
“Allâhumme innî es’eluke’l-hudâ ve’t-tûkâ ve’l-‘afâfe ve’l-gınâ.” (Allah’ım! Senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği isterim.) (Müslim)