İMANA MUSALLAT OLAN 19 VİRÜS
Bir İslam hadimi ve mütefekkiri, Rahmetli Onk. Dr. Haluk Nurbaki Hocaefendi, kendi ifadesi ile “İman denen nazlı çiçeğimize” çağımızda bulaşmış olan 19 mikrobu bizler için özetlemiş. Bunları bilmek bunlardan sakınmamıza vesile olacaktır, diyerek dikkatlerinize sunuyoruz.
İman, Cenab-ı Hakk’ın en büyük ikramıdır. Bu mucize çiçek, insanın gönlünde açar. Ne var ki ömür boyu bakılmak, bir anlamda beslenmek ve canlı tutulmak ister. Özellikle çağımızda, bu nazlı çiçeğe musallat olan birçok virüs türemiş, onu yok etmek için işbirliği yapıp, yarışa başlamıştır.
İmânın bu tehlikeli mikroplarını size 19 madde halinde özetlemek istiyorum.
* Evrim teorisine gereğince karşı çıkmamak. Ucundan kenarından Hz. Âdem’den geldiğimize imânda, zaafa düşmek. Vedâ Haccı’nda, 14 asır sonra Hz. Âdem’i inkâr edeceklere lânet eden Fahr-i Kâinat Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemi gücendirmek.
* Kur’an hükümlerinin bazılarının çağımızda ihmâl edilebileceğini, bunun da dinen bir mahzuru olmadığını iddia edenlere karşı kayıtsız kalmak ve susmak suretiyle meydanı onlara bırakmak.
* Mezhebler arasında, büyük bir hikmete binaen var olan küçük farklılıkları, gayesinden saptırıp abartmak ve hiç gereği yokken hizipleşmek.
* Ehl-i beyt ve ashab-ı güzin sevgisini ısrarlı bir şekilde gönle yerleştirmeyi ihmal etmek.
* İbadetlere, özellikle namaza karşı lakaydi davranmak, onu ihmal etmek.
* Mümin kardeşlerimize karşı dostluk ve kardeşlik prensibini terk etmek. “Sadece inananlar kardeştir” ölçüsüne riayet etmemek.
* Yüce dinimize dil uzatanlara karşı, yayın yolu ile mücadele veren kardeşlerimizin bu hizmetlerini desteklememek, görmezlikten gelmek. Böylece onlara karşı büyük mâli imkânlarla savaş açan yayınlara meydanı boş bırakmak.
Böyle hain saldırılar kendi başına buyruk kalırsa, bir gün bizim iç dünyamıza da sızacak, bizleri şeytan ve nefs tarafından hazırlanmış tuzaklara itecektir.
* İbadetlerini yaparken veya İslâmî hayat tarzını uygulamaya çalışırken şu veya bu sebeplerle çevreden çekinip sinmek. Allah’ın emrettiği şekilde yaşamanın büyük bir meziyet olduğunu, şeref duyarak çevreye göstermekten korkmak. Bunun sonucu olarak çevredeki yanlışları hoş görmeye başladığımız anda, yanlışlar girdabına yuvarlanabiliriz.
* Özellikle kadere iman rüknünde yanılarak, akıl ve kabiliyet ile kendi kaderimizi kendimizin çizeceğini sanmak.
Akıl ve benzeri nimetler, Allah’ın bize yine kaderimiz istikametinde lütfettiği hediyelerdir. Dolayısıyla kaderi ortaya koyan bir faktör olmayıp, Allah’ın takdir ettiği kaderi gergefle işleyen bir kompütür unsurudur.
İmanın en büyük mikroplarından biri, kadere karşı aklımızı ters yönde kullanmak çabasıdır ve zaman içinde imanı mahveder.
* Şerden korkmak ve şerrin karşısında sinmek. Tarihte İslâm dünyasındaki bütün gerilemeler bu yüzdendir. Şer kelimesi altında kastettiğimiz, menfî kişi ve düşünceler, Kur’an’a karşı, Allah davasına karşı çıkarak faaliyet gösterenlerdir. Bunlar tahribatlarından dolayı güçlü görülebilirler. Gerçek manada son derece zayıf olan bu zavallıların tek güçleri, müminleri korkutarak onlardan aldıkları enerjidir.
Müminler, şer karşısında dimdik kaldıkça, şer yavaş yavaş erir ve yok olur. Onlardan korkulur ve karşılarında susulursa, sonunda bizim imanımızı, iç dünyamıza sızarak yok eder.
* Çağımızda şeytanın oyuncağı halinde dolaşan ve basit sanılan Burç Falları Ufo’lar gibi saçmalıklara ilgi duymak. Bu kesin yanlışlara sıcak bakmak. Kâinat Hâlık’ının (yaratıcısının) ve yüz yirmi dört bin peygamberin verdiği birbiriyle ittifak eden haberlere kulak tıkayıp, sahtekâr soytarıların peşinden koşmak, ne büyük gaflet.
* İmanımızın temel direği olan yüce Kitabımız Kur’an’a şüphe ile bakanları, manasız bir müsamaha ile görmezlikten gelerek, onlarla dostluk yapmaya devam etmek. Yani “Allah için seviniz Allah için buğz ediniz” şeklindeki mükemmel ölçüye sırt çevirmek.
* İmanı kemiren bir virüs de, çağımızda olağan hale gelen günahlardır. Her haramın, günahın iman çiçeğinin toprağına düşen bir zehir olduğunu unutmamak gerekir.
Faizden içkiye kadar maddî haramlarla, gurur ve bencilikten buhula yani cimrilik ve insanlara yardım etmemeye kadar varan manevî haramlar, imanı yok eden en ağır zehirlerdir.
* Efendimizin sallallahu aleyhi vesellem, bütün asırları bir fânus gibi içine alan, mucizevî tavsiyelerine ilgisiz kalmak da, imanı yok eden en ciddi mikrobdur. Hele Efendimiz sallallahu aleyhi veselleme karşı dil uzatanları görmezlikten ve duymazlıktan gelmek, imanı şok ederek ölüme götüren bir mikrobtur.
* Gönlündeki iman heyecanını günlük olaylar için kaybetmek, miskinleşmek ve ümitsizliğe düşmek de imanı kemiren bir mikrobdur. Bir mümin, kendi kader çizgisinde hangi zor hadise ile karşılaşırsa karşılaşsın, “Cihanda iman gibi bir nimet olamaz, o bana yeter” diyebilmeyi ve neşe’sini kaybetmemelidir.
* Bir mümin, müminlerin neşesini ve üzüntüsünü gönlünde farketmelidir. Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin bu emrine uygun biçimde yaşamayı terkedenlerin, imanına ciddi bir mikrob musallat oldu demektir.
* Kur’an dinlemek, ezan dinlemek gibi ilâhî nimetlerden uzaklaşmak. İmanındaki bu sıcaklığı ve şevki kaybetmek de, tehlikeli bir mikrobun imana yerleşmesine sebep olur.
* Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin ve Kur’an’ın çok önem verdiği yetim ve fakire karşı sevgiyi kaybetmek de, en ağır iman hastalıklarının başında gelir.
Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin gönüllere sağlık veren, “Yetim ve fakire yakın olma” sırrını hiç terk etmemek gerekir. Şeytan bu noktada çeşitli mazeretlerle bizi aldatıp, tuzağa düşürebilir.
* Zalime karşı cesur, mazluma karşı merhametli davranma sırrını kaybederek bu değişmez iman sırrını tersine çevirmek, yani mazluma karşı merhametsiz, zalime karşı korkak olmak.
Bu sayılanlar imana musallat olan günümüzün mikroplarıdır. Allah bu mikroblardan hepimizi korusun.
Emeği geçen herkesten Allah razı olsun. Allah hepimizin yaar ve yardımcımız olsun. Gerçekten çooook hoşuma giderek okuyorum ve de çok faydalanıyorum. Allah ümmeti muhammede yardım etsin. Amin.