KAPAK / Islah Edenler, İsfad Edenler

  • 07 Ağustos 2024
  • 142 kez görüntülendi.
KAPAK / Islah Edenler, İsfad Edenler
REKLAM ALANI

KAPAK
Islah Edenler, İsfad Edenler
Abdullah Sofuoğlu

Allah-u Zülcelâl buyuruyor ki:
“İnsanların kendi işledikleri (kötülükler) sebebiyle karada ve denizde fesat (bozulma) ortaya çıkmıştır. Dönmeleri için Allah, yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır.” (Rûm; 41)
Kur’ân-ı Kerîm’de elliden fazla âyette de geçen fesad kelimesi Arapça’da masdar olarak “bozulmak, sapmak,” anlamında, isim olarak da “zulüm; çalkantı, düzensizlik; kuraklık, kıtlık” mânalarında kullanılmıştır. Genellikle müfessirler fesadı “bir şeyin istikametinden saparak yararlı halinden çıkması” şeklinde tarif etmişlerdir.
Fesadın zıddı ise salah ve ıslahtır. Islah hem fertlerin, hem aile ve cemiyetin maddi ve manevi durumunu iyiye, güzele, kemalata erdiren faydalı gidişatı ifade eder.
Allah-u Zülcelâl’in emir ve yasaklarına uymak insanın maddi manevi hayatına denge ve düzen getirir. Aileyi ayakta tutar ve saadet ve huzuru sağlar. Cemiyette adalete, iyiliğe ve yardımlaşmaya dayalı bir düzeni ayakta tutar. İnsanı her yönden ıslah eden bu düzen, hem dünya hem âhiret mutluluğuna vesile olur.
İnsanların hak yoldan ayrılmasına, cemiyetin nizamının ve halkın ahlakının bozulmasına sebep olan her bozulma ise bir fesattır. Fesad kafir, münafık ve fâsıkların salâh da gerçek müminlerin vasfıdır. Müminler Allah’ın emir ve yasaklarına uymakla, yeryüzünde bir ıslah hareketi meydana getirirler.
Tarih boyunca insanı ve toplumu çeşitli felaketlere sürükleyen fitne ve fesat hareketleri olagelmiştir. Allah’ın dinine düşman olan bütün dinler ve ideolojiler daima fesatçı yani bozucu ve bozgunluk çıkarıcıdır.
İnsanlık tarihine baktığınız zaman zalimce katliamlara, haksız uygulamalara, sömürüye ve kitlelerin maddi manevi fesadına yol açan bütün ideolojiler hep İslam düşmanıdır. Toplum hayatını felce uğratan, bozguncu fikir ve duygularla kitlelerin mânevî dünyalarını, ahlâk ve hukuk ölçülerini tahrip eden fesatçı ideolojiler hep ıslah edici olan İslam’ın değerlerine karşıttır.
Fesat Düzeni
Son zamanlarda dünyanın gidişatı aklı başında herkesi kara kara düşündürecek bir noktaya geldi. Gazze’de bebekler katledilirken Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşların seyirci kalması, ABD ve AB ülkelerinin zalime destek çıkması, bu bozuk gidişatın adeta bir göstergesi oldu.
Aslında yeni bir şey de değildi bu, ölen müslüman olduğu zaman dünyanın kör ve sağır kalmasına hep alışkındık. Bosna’da keskin nişancılar sivilleri hedef alırken, Bağdat’ta hastaneler bombalanırken, Afganistan’da düğünlere füze atılırken, Suriye’de şehirlere bomba yağdırılırken de dünyanın umurunda olmamıştı. Bunca zulüm yetmemiş gibi, bir de her yerde haksızlığa uğrayanlar müslümanlar olduğu halde, dinini yaşamaya çalışan ve hakkını savunan müslümanlar terörizmle ilişkilendiriliyor.
Her yerde İslamofobi söylemleri yayılıyor, algı operasyonları gerçekleştiriliyor. Öyle ki İslam ülkelerinde yetişen nesiller bile bu kara propagandalardan etkilenmekte, kendi dinine yabancılaşmakta, düşmanların empoze ettiği fikirleri körü körüne taklit etmekte.
Esasen biz müslümanların bunlardan şikayet etmemizin bir manası da, faydası da yok. Elbette düşman düşmanlığını yapar. Rabbimiz de zaten onların daima “yeryüzünde fesat çıkarmak için uğraşacaklarını” bildirmiyor mu?
Islah İtaatle Mümkündür
Dünyada fesat hareketleri ile ıslah hareketleri daima birbirine karşıttır ve birbirinin aleyhine çalışır. Islah Allah’ın istediği düzeni kurmakla olur, fesat da bunu bozmakla olur. İbn Cerîr et-Taberî’nin naklettiği yorumlara göre fesad başta küfür olmak üzere bütün isyan davranışlarından ibarettir. Allah’a isyan eden veya O’na isyanı emreden kimse yeryüzünde bozgunculuk yapmış olur. Halbuki göklerde ve yerde ıslah itaatle gerçekleşmektedir (Câmiʿu’l-beyân, I, 288).
Alimlerin ittifakla bildirdiğine göre yeryüzünde fesat çıkması daima Allah’ın emir ve yasaklarına bağlılığın gevşemesi neticesinde ortaya çıkar. Ayet-i kerimeler de buna işaret etmektedir:
“Allah’a verdikleri sözü kuvvetle pekiştirdikten sonra bozanlar, Allah’ın riayet edilmesini emrettiği şeyleri terk edenler ve yeryüzünde fesât çıkaranlar; işte lânet onlar içindir. Ve kötü yurt (cehennem) onlarındır.” (Ra’d; 25)
Fahreddin er-Râzî fesat çıkarmanın üç anlamını tesbit etmiştir:
a) Allah’a karşı açıkça isyan. Burada fesat çıkarma (ifsad) itaatin zıddı bir anlam taşır. Allah’ın insanlar için koyduğu kurallara uyma çabası yeryüzünde salâhı yani düzenli ve dengeli işleyişi temin ederken herkesin kendi başına buyruk davranması toplumda anarşi ve kargaşa doğurur.
b) Münafıkların kâfirlerle gizlice iş birliği yaparak müslümanlar aleyhine tavır almaları eylemi.
c) Dinden yana görünerek dine karşı zihin bulandırıcı şüpheler yayma eylemi.
Rabbimiz insana fesadı yasaklayıp, ıslahı emretmekte, ıslah etmesi gerektiği halde etmeyenlerin bu yaptıklarını da bir kötülük olarak vasfetmektedir:
“(Onlar) o kimselerdir ki, yeryüzünü fesâda verirler de düzeltmezler.” (Şuarâ; 152)
Demek ki insan hem fesat çıkarmamakla hem de ıslah etmeye çalışmakla mükelleftir. İsrail oğullarından çıkan Karun’a verilen nasihatte de bunun bir örneğini görürüz:
“Allah’ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma. Allah’ın sana iyilik yaptığı gibi sen de iyilik yap ve yeryüzünde bozgunculuk isteme. Çünkü Allah, bozguncuları sevmez.” (Kasas; 77)
Mümin Fesada Razı Olmaz!
Mümin fesada yol açan hiçbir şeyi yapmaz, yapılmasını da istemez ve razı olmaz. Rabbimiz ahirette güzel bir akıbete nail olacak muttakilerin bir vasfının da, fesadı istememek, razı olmamak olduğunu bildirmiştir:
“İşte (bu) ahiret yurdudur. Biz, onu yeryüzünde üstünlük taslamayan ve fesadı istemeyenlere veririz. (Güzel) akıbet muttakilerindir.” (Kasas; 83)
Fesada razı olmamanın bir manası da onu engellemektir. Müminler daima yeryüzündeki her türlü ifsadı engelleyip ıslah edici olmaya çalışmalıdır. Rabbimiz akıl sahibi olarak yarattığı insanoğluna, “fesadı engellemeyi” de bir vazife olarak yüklemiştir:
“Sizden önceki nesiller arasında -kurtardığımız azınlık dışında- yeryüzünde fesadı engelleyecek birileri olmalı değil miydi? Zalimler ise (yeryüzündeki fesadı ortadan kaldırmak yerine) şımartıldıkları rahat hayatın peşine düştüler. Ve onlar suçlu günahkârlardı.” (Hûd; 116)
Alimlerin bildirdiğine göre bazı insanlar bilgisizlikleri yüzünden ıslah edici olduklarını iddia ederken yeryüzünü küfür ve fesadla doldururlar:
“Onlara: “Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın.” denildiğinde: “Biz sadece ıslah edicileriz.” derler. Dikkat edin! Onlar bozguncuların ta kendileridirler. Lakin farkında değillerdir.” (Bakara; 12)
Rabbimiz Kur’ân-ı Kerim’de bize İslam ülkelerinde fesadın ortaya çıkış nedenleri ve sonuçları hakkında bilgiler vermiştir:
“Kâfirler de birbirlerinin dostudur. Şayet yapmazsanız (kendi aranızda dostluk edip, onları düşman edinmezseniz) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk olur.” (Enfâl; 73)
Bu ayetten anladığımıza göre müminler ıslah ediciler olarak yalnız birbirleriyle dostluk kurmalı, işbirliği yapmalı, ifsad edici kafirlerin amaçlarına asla hizmet etmemeli, onlara meyil göstermemelidir.
Fesad, Felaketi Getirir
Fesadın bir manası da yıkımlar, kıtlık ve benzeri felaketlerdir. İnsanoğlu dünyada fesat çıkarınca dünyanın da dengesi bozulur ve insana faydalı olan şeyler faydasız ve hatta zararlı olmaya başlar. Zemahşerî daha genel bir anlam vererek fesâdı şöyle tefsir etmiştir:
“Fesât, kıtlık, açlık, ziraat ürünlerindeki bereketsizlik, rüzgarsızlık sebebiyle deniz ticaretindeki hareketsizlik, hayvanların ve insanların ölümlerinin artması, yangınların ve boğulmaların artması, deniz ürünlerini çıkaranların işlerinin azalması ve her türlü ticari faaliyetlerin azalması. Menfaatlerin azalıp zararların çoğalması” (Zemahşerî, 1977, III, 224).
Yukarıda mealini verdiğimiz ayetin “insanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden” şeklinde tercüme edilen kısmı alimler tarafından genellikle, “işledikleri günahlar ve yaptıkları haksızlıklar sebebiyle” biçiminde yorumlanmıştır.
Elmalılı Muhammed Hamdi fesadı, “herhangi bir şeyi veya malî değeri faydalanılabilecek halden çıkarmak ve özellikle Rabbine isyanla kendi nefsini mahvetmek” şeklinde tanımlamaktadır.
Yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışanlar cana, mala ve ırza saldırarak, yahut tarım ürünlerini ve insan neslini bozmaya teşebbüs ederek ilâhî düzeni ve halkın dirliğini ihlâle kalkışanlar, zulüm, israf ve alçakça tutumları ile güzel ahlâkı bozanlar ve berrak fikirleri bulandıranlardır (Hak Dini, III, 1663; V, 3757; VIII, 5806).
Buna göre, müminler ıslah için çalışmayıp, fesadı engellemeyip, ifsada seyirci kalırsa karada ve denizde, yani dünyanın her yerinde bozulmalar meydana gelir. Öyle ki artık yerler ve gökler insanoğlunun zulüm ve isyanlarına kızgınlık duyar hale gelir.
Dünyanın iklimi bile bozulur. Kuraklık, sel felaketleri, orman yangınları ve türlü felaketler insanlara sıkıntı verir. Pahalılık, bereketsizlik, geçim sıkıntısı başlar. Bunlarla birlikte toplumun düzeni daha da bozulur. Bozulmanın etkisi ilk önce gençlerde, kadınlarda, cahil kesimlerde ortaya çıkar. Aslında onlarda görünür hale gelmiş olan bozulma, toplumun kılcal damarlarına kadar yayılmış, bütün bünyeyi sarmıştır.
Rabbimizin, “Belki (İslam’a) dönerler diye (Allah), yaptıklarının (cezasının) bir kısmını onlara tattırmaktadır.” (Rûm; 41) buyurması, bu alametleri gördüğümüz zaman hemen tevbe etmemizi, ıslah hareketlerine girişmemizi istemesindendir. Biz bunu yaparsak, en azından elimizden geldiği kadar ıslah edici olmaya, ıslah edenlerle yardımlaşmaya, iş birliği yapmaya çalışırsak belki bu bozulmaların önüne geçmek mümkün olabilir. Ama “Neme lazım” diyerek umursamazsak ifsad yangını bir gün bizim evimize de sıçrar.
Bugün fesad bütün dünyayı kasıp kavurmaktadır. Fesatçıların ele başları arasında Yahudilerin de olacağını Rabbimiz bildirmiştir:
“Kitap’ta İsrailoğullarına şu hükmü de verdik: Hiç şüphesiz, yeryüzünde iki defa bozgunculuk yapacak ve büyük bir kibirle azgınlaşacaksınız.” (17/İsrâ 4)
Şimdi bize düşen bu ifsad hareketlerine karşı ıslah için mümin kardeşlerimizle iş birliği yapmak, sımsıkı kenetlenmek ve çok gayret göstermektir.
Islah edicilerin daima ifsad edenlerden daha çalışkan olması gerekir. Çünkü malum, bozmak kolaydır, düzeltmek zordur. Bu sebeple düzeltmek isteyenlerin bozanlardan daha gayretli olması ve bozgunculara dur demeyi bilmesi gerekir.
Rabbimiz bu ümmeti ifsad etmek isteyenlere fırsat vermesin, bizleri de ıslah için çalışanlar arasına dahil eylesin.

REKLAM ALANI
REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ