Küresel Hegemonya’nın Simgesi Olarak;Noel
80’li yıllardan bu yana dillerde dolaşan bir
kavram var; küreselleşme. İngilizce global kelimesinden
türetilen küreselleşme kelimesi, ilk
kez The Economist dergisinde yayınlanan bir
makalede kullanılmıştı. Özellikle yeni iletişim
teknolojileri sayesinde dünyanın global bir
köye dönüşeceğini ifade eden “global village”
ifadesi bu kavramın kökenini oluşturdu.
Bugün küreselleşmenin birçok yönleri tartışılıyor.
Her şey gibi küreselleşmenin de taraftarları
ve karşıtları bulunuyor.
Ekonomiden siyasete, bilhassa kültür ve hayat
tarzına kadar birçok yansımaları olan küreselleşme
basitçe, “Dünya insanlarının siyasi, ekonomik,
iletişim ve sosyal açılardan birbirine
yakınlaşması,” şeklinde tarif ediliyor.
Gelişen teknoloji, insanların benzer araçları
kullanarak, birbirinden daha çok haber alarak
benzeşmesini kolaylaştırıyor. Ekonomik düzen
ve göçler farklı kökenlerden insanların birlikte
çalışması, beraber yaşaması ve benzer hayat
tarzına sahip olmasını gerektiriyor. Bu da insanlar
arasındaki inanç, görüş, kültür ve aidiyet
farklarının azalması şeklinde sonuç doğuruyor.
Küreselleşen dünyada maddi haz ve konforu
öne çıkaran maddiyatçı (Kapitalist) kültür, tüketimi
öne çıkarırken insanların dinine, inancına,
kültürüne, değerlerine bakmıyor. Bilhassa
medya ve internet gibi vasıtalarıyla dünya
milletlerinden bütün insanları âdeta sürü psikolojisiyle
önüne katıp sürüklüyor. Maneviyat temelli değerler, inançlar, hassasiyetler yok sayılıyor.
Şahsi tercihler, ahlâkî endişeler ve inançtan
kaynaklanan yönelimler dikkate alınmıyor.
Hatta insani ve vicdani değerler bile hiçe sayılıyor.
Küreselleşme akımı hayatı sırf bu dünyevi hayattan
ibaret gören, sırf bedeni haz ve isteklere
yönelen, maddi güvence eksenli yaşayan bir
insan modeli ortaya çıkarıyor.
Küreselleşmenin kültür alanındaki yansıması
“Noel kutlamaları”nda kendini en açık şekilde
gösteriyor. “Yeni yıl kutlaması,” “Yılbaşı eğlencesi”
adı altında kutlanan günün aslında tahrif
edilmiş hıristiyanlığın bir dini bayramı olduğunu
herkes pekala biliyor. Ama “yılbaşı kutlamak
başka bir dini taklit etmektir.” Diye uyaranlara
kulak asılmıyor.
Osmanlı devletinin son zamanlarında içimize
giren “asrileşme” merakı, toplumun sosyete
tabakalarından aşağı kesimlere doğru sirayet
ederek yayıldı. Özellikle basın yayın, medya ve
son olarak internetle beraber batılılaşma merakı
kitlelere daha hızlı yayılma imkanı buldu.