Ramazan’da Ölümü Tefekkür
Ramazanda yapılacak güzel amellerden biri de
ölümü tefekkür etmektir. Esasen her zaman ölümü
hatırlamak lazımdır.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur:
“Lezzetleri yok edeni (yani ölümü) çok hatırlayın.”
(Nesâî, Cenâiz, 3)
Ölümü hatırlamanın hem dünya hem de ahiret
için çok büyük menfaatleri vardır. Her şeyden
önce ölümü düşünmek, ahireti kazanmak için salih
amel ile meşgul olmamızı sağlar.
Hepimiz bilmekteyiz ki ölüm, dünya hayatının
sonu, ahirete açılan bir kapıdır. Ölüm yapıp yapmadıklarımızdan
sorguya çekileceğimiz bir aleme
geçiştir. Ölümü tefekkür etmek, ölümle başlayacak
olan alemi hatırda tutmak demektir.
Bir gün Hz. Peygamber sallallahu aleyhi
vesellem’e şöyle bir soru sordular:
“Ey Allah’ın Resûlü! Müminlerin hangisi daha faziletlidir?”
Hz. Peygamber aleyhisselatu vesselam:
“Ahlâk bakımından en güzel olanları.” buyurdu.
Sonra tekrar soruldu:
“Müminlerin hangisi daha akıllıdır?” Hz. Peygamber
sallallahu aleyhi vesellem şöyle cevap verdi:
“Ölümü en çok hatırlayanları ve ölümden sonrası
için en güzel şekilde hazırlananları. İşte onlar en
akıllı olanlardır.” (İbn Mâce, Zühd, 31)
Ölümü düşünmek aynı zamanda elimizdeki amel
yapma fırsatının farkına varmak demektir. Çünkü
ölüm adeta bir paydos zili gibidir. Herkes ölüm
meleğinin gelip can emanetini almasıyla beraber
amellerini bırakacaktır. Eğer günah işlediyse tevbe
etmek için, eksik kalan farzlarını kaza etmek
için ve hayırlarını artırmak için fırsatı olmayacaktır.
Bu sebeple ölümü düşünmemek elindeki fırsatın
kıymetini bilmemeye sebep olur.
İşte senenin kalbi olan, ömrümüzün en kıymetli
zaman dilimleri olan Ramazan aylarını iyi değerlendirmek
için ölümü çok tefekkür etmelidir. Hatta
ölümü iyice gözümüzün önünde canlandırıp,
o anda yaşayacağımız pişmanlığı şimdi hissetmek
için elimizden geldiği kadar gayret göstermelidir.
Bir ayet-i kerimede Rabbimiz bizi şöyle ikaz ediyor:
“Nihayet onlardan (inkarcılardan) birine ölüm
gelip çattığında derler ki: ‘Rabbim bizi tekrardan
dünyaya gönder. Ta ki terk ettiğimiz amelleri yapalım.’
Hayır! Onların söylediği bu söz boş bir
sözden ibarettir. Onların gerisinde ise yeniden
dirilecekleri güne kadar süren bir berzah vardır.”
(Müminun, 99-100)
İnkarcıların başına gelen bu felaket, gaflet ve
dünya sevgisi bakımından onlara benzeyen fasık
ve hatalı Müslümanların da başına gelecektir. O
sebeple gafletten uyanmak, ölümü çok hatırlamak
lazımdır.
Bilhassa günümüzde insanlar, kendilerini bekleyen
gelecek konusunda çok gafildir. Eğer gafil olmasaydı
kimse gülüp eğlenemez, zamanını boş
işlerle geçiremezdi.
Ne yazık ki günümüzde insanların çoğu, ömürlerini
daha da hızlı tüketmek için tamamen faydasız
ve hatta zararlı olan oyun, eğlence ve dedikodularla
tüketmektedir. Hiçbir günah yönü olmasa
bile ömür israfı ve büyük bir kayıp olan internette
zaman geçiriyorlar. Halbuki bu hal bedbahtlık
işaretidir.
Esmâ bnt. Umeys el-Has’amiyye’nin naklettiğine
göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle
buyurmuştur:
“…(Gaflete) dalan, gülüp oynayan, kabirleri ve
toprak altında çürümeyi unutan kul ne bedbahttır!
Azan, haddi aşan, nereden geldiğini ve nereye
gittiğini unutan kul ne bedbahttır!…” (Tirmizî Sıfâtü’l-kıyâme, 17)