Seyda Muhammed Konyevî -KS- Hazretlerinin Bitmeyen Hizmet Aşkı
SEYDA MUHAMMED KONYEVÎ -KS- HAZRETLERİNİN BİTMEYEN HİZMET AŞKI
Hüsameddin Sönmez
Oğlu Hüsameddin Sönmez, Seyda Muhammed Konyevî kuddise sırruh hazretleri ile olan hatıralarını anlatıyor:
Bismillahirrahmanirrahim
Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuhu
Öncelikle Seydamızın ahirete irtihali hepimizi derin bir hüzne boğmuştur. Allah-u Zülcelâl sabrımızı ziyade eylesin. Ama şu bir gerçek ki Seydamız hep bizi ölümden sonraya hazırlıyordu. Tüm çabası bunun içindi, yani ebedü’l ebed, baki olan hayat için… holdbarhet nespresso kapsler
Vefatından yaklaşık bir ay önce bir toplantıda şöyle buyurdu:
“Bakın ben hastayım, tedavi olmaya gideceğim. Sizler de Seyda burada yok diye hizmetlerinizi aksatmayın. Hatta daha fazla çalışın.”
Tabii biraz maniler, engeller çıktı bir veya iki hafta sonra tedaviye gitti. Sübhanallah, Mübarek ile beraber tedavi için İstanbul’a gittik. Tedavi süreci başladı. Mübarek ilaçlardan olsa gerek hep yorgundu ama yine de hep hizmeti düşünüyordu.
“Nasıl olur birisinin hidayetine vesile oluruz,” düşüncesi vardı.
O arada Hacı Ferhat aradı beni. Sofiler camdan Seyda hazretlerine bakıyorlardı. Onlara el salladı ve dedi:
“Hava soğuk, beklemesinler orada,” dedi. Ben de Ferhat’a söyledim. Daha sonra telefonu istedi benden. Dedi:
“Ferhat, hizmetlerinizi aksatmayın. Bu hafta da Seyda Feyzullah’a söyleyin, Konya’ya gitsin. Sanki ben oradaymışım gibi istişarelerinizi yapın.”
Daha sonra da Seyda Feyzullah rahmetullahi aleyh ile görüşüp ona da aynı şekilde söyledi. Konya’ya gitmelerini, toplantılarını, sohbetlerini yapmasını söyledi. Evet hasta hali ile yine ümmetin derdindeydi Seyda kuddise sırruh hazretleri.
Yine bir gün hatmede idik. Seyda hazretleri hatmeyi çabucak bitirdi. Çok rahatsızlanmıştı. Çıktık, eve geçtik. Cuma günü idi.
Cumartesi sohbetleri olduğu için eve geçer geçmez hemen Doktor Kenan’ı aradı. Rahatsızlıklarını anlattı ve arkasına ekledi:
“Kenan, yarın sofiler gelecek. Ben bu şekilde nasıl sohbet edeceğim? Bunun için bir çare yok mu, bir ilaç falan,” diye sordu.
Tabii telefonla konuşuyordu. Ben Kenan Hoca’yı duymuyordum. Buradan şuna geleceğim yani Seyda hazretleri o haliyle yine hizmeti düşünüyordu. Kendi rahatsızlığını bir tarafa bırakıp, “Ben yarın gelecek sofilerle nasıl ilgileneceğim?” endişesine girmişti.
Hayatı boyunca hep böyleydi. Biz de ondan hep bunu gördük. Bu anlattıklarım iki mesele de vefatından bir ay önce yaşanan olaylardı.
Hatta yine bir keresinde gözlerinden ameliyat olmuştu. Tabii haliyle doktorlar camiye gitmesini yasaklamışlardı. Ama hafta sonu olmuştu, dayanamadı, camiye geldi.
“Birkaç dakika sofileri görüp eve geçeriz,” dedi. Tabii biraz bekledikten sonra bana dönüp:
“Birkaç dakika sohbet etsem ne olur?” dedi. Ben de:
“İyi olur,” dedim. “Sofiler sizleri ziyarete gelmişler, istifade ederler,”. “Ama çok kalmamamız gerekir, sizin dinlenmeye ihtiyacınız var.” dedim.
Tabii başladı sohbete. Ben de telefonla kayıt yapıyordum. Sohbet bitti. Bir baktım 23 dakika sohbet etmiş. Buradan yine şuna geleceğim yani hizmet için veya birisinin hidayetine vesile olmak için kendisinin durumunun ne olduğuna bakmazdı.
Malumunuz 2019 umresinde Mübarek’in ayağı kırılmıştı. Umre dönüşü ayağından ameliyat oldu. Tabii bu zaman zarfında mübarek hep yatakta olduğu için uzun bir süre hareketsizlikten şekeri bayağı yükselmişti. Haliyle doktorlar ilaçlarını değiştirdiler. Ama yine de pek faydası olmadı.
Bu arada artık ayağı da iyileşmişti ve camiye gelebiliyordu. Doktorlar şekeri takip etmemiz gerektiğini söylediler:
“Her gün sabah aç karnına, akşam tok şekerini ölçün,” dediler. Ve “Yazın, ona göre ilaç tedavisine başlayalım,” dediler.
Sübhanallah, her gün ölçüyordum, bir çizelge yaptım. Akşamları genelde 300-350 arası çıkıyordu Rahmetullahi aleyh’in. Burada dikkatimi çeken şey cumartesi sohbet günleri şekeri çok düşük çıkıyordu. Bir hafta baktım bayağı düşük. İkinci hafta da yine düşüktü, cumartesi günleri. Üçüncü hafta da baktım yine düşüktü rakamlar. Yani insanı hayrete düşürüyordu. 150-160 arası çıkıyordu. Her cumartesi böyleydi.
Kendi kendime düşündüm:
“Seyda hazretleri rahmetullahi aleyh Allah Celle celalühü anlattıkça Allah da ona şifa veriyor.”
Ben de şunu anladım Seyda hazretleri o kadar Allah aşığıydı ki Allah’ı anlatınca hiçbir şeyi kalmıyordu. Hep diyordu ya:
“Ben yaşadığım sürece daima Allah’ın rahmetinden bahsedeceğim, ben umut ediyorum Allah-u Zülcelâl de bize rahmetiyle muamele edecektir.”
Sözlerimi Seyda hazretlerinin hep sohbetinden sonraki sözleriyle bitirmek istiyorum:
“Allah-u Zülcelâl hepimize razı olacak şekilde amel-i salih nasip etsin, İnşallah”