TARİH – GÜNDEM / Hepiniz Hz. Âdem -as-‘ın Çocuklarısınız

  • 06 Kasım 2023
  • 282 kez görüntülendi.
TARİH – GÜNDEM / Hepiniz Hz. Âdem -as-‘ın Çocuklarısınız
REKLAM ALANI

TARİH – GÜNDEM
Hepiniz Hz. Âdem -as-‘ın Çocuklarısınız
Gülistan Araştırma

İslâm’dan önce, Arap yarımadasında toplumsal yapı kabile esasına dayanıyordu. Arkasında güçlü bir kabilesi olanlar zayıf bulduklarını ezerdi. Üstünlüğün ancak nesep, soy, ve zenginlikle elde edildiği bu anlayışa “asabiyet” denilirdi.
İlk Müslümanlardan bazıları köle, bazıları kimsesiz gariplerdendir. Bunlardan biri olan Bilâl radıyallahu anh Habeşli siyah bir cariyenin oğlu idi ve Hz. Ebubekir radıyallahu anh tarafından azad edilenlerden biriydi.
Bir gün Bilâl radıyallahu anh ve Gıfar kabilesinin mensuplarından sahabe Ebû Zer radıyallahu anh bir konuda tartışmışlardı. Tartışma sırasında Ebû Zer radıyallahu anh cahiliye alışkanlıklarıyla “siyah kadının oğlu” ifadesiyle Bilâl radıyallahu anhı küçümsedi. Buna içerleyen Bilâl radıyallahu anh durumu Peygamber Efendimiz aleyhisselatu vesselama anlattı.
Peygamberimiz aleyhisselatu vesselam Ebu Zer radıyallahu anhı gördüğünde şöyle ikaz etti:
“Ebû Zer! Onu annesinden dolayı mı ayıplıyorsun? Demek ki sen, kendisinde hâlâ câhiliye(den izler) bulunan bir kimsesin.” (Müslim, Eymân, 38)
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, cahiliye çağının soy sop anlayışını reddetmiş ve müslümanların kardeş olduğunu ilan etmişti. Birçok ayet-i kerimeler cahiliyenin ataları ile övünmesini kınamıştı. Şeref, izzet ve üstünlüğün nesep yoluyla olduğu anlayışı reddedilmiş, “Üstünlüğün ancak takva ile olduğu” hakikati ilan edilmişti.
Allah-u Zülcelâl buyuruyor ki:
“Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık. Birbirinizle tanışmanız için sizi kavim ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır.” (Hucurât; 13)
İslam’da en önemli kaidelerden biri, Müslümanlar arasındaki kardeşliktir. Peygamber Efendimiz ilk müslüman olanları birbiriyle kardeş ilan etmiş, hicretten sonra da Medine vesikasıyla bütün müminlerin “tek bir el” olduğunu ilan etmişti.
Resulullah aleyhisselatu vesselam, Mekke’nin fethi günü insanlara bir hutbe vererek şöyle buyurmuştu:
“Ey İnsanlar! Allah sizden cahiliye gururunu ve atalarla övünme adetini gidermiştir. İnsanlar iki gruptur: İyi, takva sahibi, Allah katında değerli kişi ve günahkâr, bedbaht, Allah katında değersiz kişi. İnsanlar Adem’in çocuklarıdır. Ve Allah Adem’i topraktan yaratmıştır…” (Tirmizi, Tefsiru’l-Kur’an, 49; D 5116 Ebü Davud, Edeb, 110-111)
Üstünlük Takvadadır
Allah Resûlü aleyhisselatu vesselam meşhur Veda Hutbesi’nde:
“Ey insanlar! Şunu iyi bilin ki, Rabbiniz birdir, atanız birdir. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap’a, beyazın siyaha, siyahın beyaza üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır.” (İbn Hanbel, V, 411.)” buyurarak bu hususu yüz bini aşkın Müslümana ilan etmişti.
İslâm dini, hiçbir etnik kökenin ve kültürün yok edilmesini emretmez. İnsanların derilerin renginin, dilinin, kültürünün çeşitli olması, bir problem değil, bilakis Allah’ın rahmetinin eseri ve kudretini ortaya koyan birer âyettir. Allah-u Zülcelâl buyuruyor ki:
“Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için elbette ibretler vardır.” (Rûm, 30/22.)
İnsan tabiatı icabı kendi ailesini daha çok sevdiği, düşündüğü, iyiliğine çalıştığı gibi, milletini de sever. Bu sevgi kınanmış değildir. Ancak sevgi adına etnik ve dil bakımından farklı kökenden bir din kardeşine de düşmanlık besleyemez.
Peygamber Efendimiz aleyhisselatu vesselam,
“Yâ Resûlallah! Kişinin kendi kavmini sevmesi kabilecilik/ırkçılık sayılır mı?” diye sorulduğu zaman;
“Hayır. Lâkin kabilecilik/ırkçılık, kişinin kendi kavminin haksız davranışına arka çıkmasıdır.” şeklinde cevap vermiştir. (İbn Mâce, Fiten, 7.)
Üstünlük iddiasıyla veya haksız yere düşmanca ırkçılık ve ötekileştirme yaptığı durumlarda kendi kavmini körü körüne desteklemek dinimizin yasakladığı ırkçılıktır. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem:
“Irkçılığa çağıran bizden değildir. Irkçılık davası uğruna savaşan bizden değildir. Irkçılık davası uğruna ölen bizden değildir.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 111-112.)
Peygamberimizin bildirdiğine göre ırkçılık duygularıyla hareket ederek İslâm birliğinden kopan ve ırkçılık davası güderek kendi dininden olanlarla savaşanlar “câhiliye ölümü üzerine ölmüş olurlar.” (Müslim, İmâre 57)
Tarihten İbret Alalım
İslam dini farklı coğrafyalara yayıldığı zaman İranlı, Kürt, Türk gibi farklı milletler de topluca İslam’a girdiler. Bazı siyasi olayların da etkisiyle zamanla İslam ümmeti içinde şuubiye, unsuriyye, gibi isimler altında etnik hizipleşmeler ortaya çıktı. Bu ayrılıklar zamanla itikadi fırkalaşmaları da besleyip ümmetin zayıflamasına yol açtı. Ümmetin zayıf düşmesi ve Haçlı istilası, Moğol katliamı gibi felaketler karşısında güçsüz kalmasına en büyük sebeplerden biri bu bölünmelerdi.
Yakın tarihimizde de Osmanlı devletinin parçalanması, yine etnik temelli, kavmiyetçilik anlayışının empoze edilmesi ile gerçekleşti. Oysa Osmanlı devleti bütün milletlere varlığını sürdürme hakkı tanımıştı. Gayr-i Müslimlerin bile kendi dinini yaşamasına izin veren Osmanlı devletinin ana unsurları ise, ehl-i sünnet Müslümanlardı. Arap, Kürt, Türk, Boşnak, Arnavut, Gürcü, Çerkes ve benzeri bütün müslüman unsurlar Osmanlıda kardeşçe bir arada yaşıyordu.
İslam’a bağlılığın devam ettiği dönemler boyunca birlik beraberlik ruhu da devam etti ve müslümanlar dünya üzerinde izzetli bir hayat yaşadılar. Ancak batıdan gelen kavmiyetçilik cereyanı bu birliği bozunca bütün İslam yurtları işgale uğradı, sömürüldü, zillete mahkûm oldu. Günümüzde de hala müslümanlar hakiki birlik beraberliği sağlayamadığı içindir ki hala batı hegemonyasından kurtulamamaktadır.
Son zamanlarda bir kısım medyada ve bazı sosyal medya adreslerinde ülkemizde yabancı düşmanlığının arttığı söylentisi çıkarılmaktadır. Aslında yabancı düşmanlığını kışkırtmak isteyenler, küçük bir azınlığın örgütlü medya çalışmalarıyla yaydığı iddialardır. Türkiye halklarının büyük bir çoğunluğu ırkçılığa eğilimli değildir. Yabancı seyyahlar daima bu ülke insanlarının misafirperverliğinden bahsetmişlerdir. Ülkemiz insanları bilhassa savaş mağduru mültecilere kucak açmış ve yardımını esirgememiştir. Tarih boyunca bu topraklar Balkanlardan, Kafkaslardan veya başka coğrafyalardan gelip sığınan Müslümanları şefkatle bağrına basmıştır. Her toplumda olduğu gibi, ülkemizde de münferit olaylar olabilir ama bunlar yaygın bir görüş değildir.
Günümüzde Türkiye kalkınmasıyla, altyapı hizmetlerini sağlamasıyla, her türlü hizmete ulaşılabilirliği ile cazip bir ülke haline gelmiştir. Bazı ülkelerden üniversite okumak için, bazı ülkelerden turizm ve alışveriş için, bazı ülkelerden ise çalışmak için çok sayıda insan ülkemize gelmektedir. Bu durum Sovyetler dağıldığından beri başlayan bir süreçtir ve gittikçe artmaktadır.
İşin tuhaf tarafı Arap ülkelerinden seyahat için gelen veya diğer İslam ülkelerinden okumak veya çalışmak için gelen kardeşlerimize tepki gösteren bu ırkçı kafalar, Rus, Ukraynalı, Litvanyalı, Sırp, Hırvat ve benzeri gayri müslimlerin gelmesinden rahatsızlık duymaz. Hele Yunanlıları, İngilizleri, Fransızları, Amerikalıları vb. pek sever. Halbuki bu ülkeler yıllarca bize açıkça düşmanlık yapmış, hala da yapmaktadır.
Biz yıllardır onların Avrupa Birliği kulübüne girmek için bekleyip dururken bizi almaz ve iç siyasetinde açıkça Türkiye düşmanlığı söylemini kullanır. Ama Arap kardeşlerimize düşmanlık yapan bu kesimlerin, gayr-i müslim yabancılara düşmanlık beslediklerini görmeyiz.
Bunların yabancı düşmanlığı aslında İslam düşmanlığıdır. Bu kafadakiler kendi ülkesinin başörtülü, sakallı cübbeli, dindar insanına da nefret kusar. Gerçek milliyetçilikle ilgisi olmayan, kendi özüne yabancılaştırılmış işbirlikçi hain kafa yapısıdır bu.
Ülkemize gelen insanlar burada alışveriş yapar, ekonomiye güç verir. Çalışır, katkı sağlar. Türkçe eğitim alır, Türkiye’yi tanır, bizi bizden dinler, öğrenir. Sadece Trabzon şehrinin turizm gelirlerinin Türkiye ekonomisine katkısı 1 milyar dolardır. İngiltere gibi gelişmiş ülkeler bile zengin turistleri çekmek için uğraşırken bizim ülkemizde ırkçı saldırganlıklar yapmak en azından akılcı bir davranış değildir.
Bugün Bulgaristan gibi bazı ülkeler sürekli dış göç veriyor, adeta tükeniyor. Biz de ülke olarak yıllarca beyin göçü verdik, emek göçü verdik, gençlerimizi gurbet ellere gönderdik. Şimdi elhamdülillah bir cazibe merkezi olduk. Bunu istemeyenler var.
Eğer ülkemize suç işlemek, terör faaliyeti yapmak ve benzeri amaçlarla gelenler varsa bunlarla mücadele edilecektir. Düzensiz, kaçak göçmenlikle gereken mücadele yapılmaktadır. Bunlar ayrı bir konudur ve devlet elbette bu konuda tedbirini alacaktır. Halk da bu konularda devletine yardımcı olmak istiyorsa kanunlara uygun hareket eder. Evini kiraya verirken, iş verirken kanunlara uyarsa bu mücadele etkili bir şekilde yapılır.
Elbette farklı kültürlerden gelen insanların arasında anlaşmazlıklar olabilir. Şahısların münferit hataları da olabilir. Geldiği ülkenin kurallarını bilmeyebilir, görgü kuralları farklı olabilir veya mizacından kaynaklanan davranışları olabilir. Bunlar da husumet beslemeye gerekçe yapılmamalıdır. Bilakis, muhatabımız hatalı olsa bile yumuşaklıkla uyararak, bilmiyorsa öğreterek, yardımcı olmak gerekir. Gerek kendi ülkemizin insanına gerek misafirlere karşı iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak lazımdır. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem buyuruyor ki:
“Kişi zalim de olsa, mazlum da olsa din kardeşine yardım etsin. Eğer kardeşi zalimse, onu engellesin. Çünkü zalimi yaptığı işten döndürmek ona yapılacak bir yardımdır. Eğer mazlum ise ona yardım etsin!” (Müslim, Birr, 62)
Artık batının hegemonyası son devresine geldi. Eğer hata yapmazsak önümüzdeki yüzyıl Büyük Türkiye yüzyılı olabilir. Bundan herkes karlı çıkar. Böyle bir dönemde Arapların Türklere, Türklerin Araplara düşman edilmesi bizim gelecek vizyonumuza zarar vermekten başka bir işe yaramaz.

REKLAM ALANI
REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ