ÜMMETİN FİRAVUNU EBU CEHİL’İN ÖLDÜRÜLMESİ
Ebu Cehil’i ve Şahsında İslam Düşmanlığını Tanıyalım
Ebû Cehil, Risaletin ilk yıllarından itibaren Peygamberimize ve İslama düşmanlık etmiş engel olmak için bütün kin ve nefretiyle saldırmıştır. Kureyş’in boykot uygulamasına da önderlik etmiş, Müslümanlara yapılmak istenen her türlü yardıma engel olmuştur. O, müşriklerden birinin kalbinin yumuşadığını ve Müslümanlara yardım etmeyi düşündüğünü öğrendiğinde hemen yanına koşup içini kinle doldurmuş ve onu yardım etme düşüncesinden vazgeçirmiştir. Müslümanlara gizlice yardım edilmesine mani olmak isteyen Ebû Cehil, geceleri uyumayarak nöbet bile tutmuş, yardım etmek isteyen vicdan sahibi kimselere engel olarak onları tehdit etmiştir. Risaletin ilk zamanlarından beri küfrün liderliğini yapan İslam düşmanı Ebu Cehil’in, Hazreti Rasulullah’a olan düşmanlığı o kadar ileri derecededir ki Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemi öldürmeye bile kalkışmıştır. Ama onun, kendi ölümü yani öldürülmesi de o derece ibretlik bir vakıa olarak tarihte yerine almıştır.
Bedir Muharebesinde bulunan Abdurrahman bin Avf, İslam’ın azılı düşmanı Ebu Cehil’in son dakikalarına ait meşhudatını (şahitliğini) şöyle anlatmaktadır: “Bedir Muharebesinde iki çocuğun arasında kalmıştım. Kendi kendime, ‘Böyle tehlikeli bir günde, bu iki çocuğun arasında bulunacağıma, keşke cengâver iki kahramanın arasında bulunsaydım’ diye esef etmeye başladım. Bu sırada yakınımdaki gençlerden biri yaklaşarak:
– Amca sen Ebu Cehil’i tanır mısın? Dedi.
– Tanırım, fakat senin Ebu Cehil’le ne alış verişin var? Dedim. O da:
– O, Resulullah Hazretlerine pek çok ezâ-cefâ etmiş, bunun için ahdettim. O’nu görürsem yakasına yapışacak, ya onu geberteceğim ya da kendim öleceğim. İkimizden birimiz ölünceye kadar çarpışacağım, diye mukabelede bulundu.
Biz bu minval üzere konuşurken diğer genç geldi, o da aynı şekilde Ebu Cehil’i sordu. Bunların küçük vücutlarında taşıdıkları büyük imanları, bana cesaret ve kuvvet verdi. Bir müddet sonra Ebu Cehil’i devesine binmiş, etrafını çevreleyen adamlarının arasında dolaşırken gördüm:
– İşte sizin aradığınız Ebu Cehil! Diyerek, onu bu iki çocuğa gösterdim.
Yayından fırlayan ok misali aniden yanımdan ayrılan çocuklar, yıldırım süratiyle Ebu Cehil’in yakınına kadar sokuldular. Küçük boylarıyla develerin karınlarının altlarından rahatlıkla geçiyorlardı. Süratle hareket ettiler ve Ebu Cehil’in ayaklarını kılıçlarıyla keserek onu deveden aşağıya düşürdüler.
Meğer kendilerini çocuk diye mühimsemediğim bu iki kahraman, Afra hatunun oğulları Muaz ve Muawizmiş (radıyallahu tealâ anhum).
Hazreti Muaz radıyallahu anh anlatıyor
Şimdi buradan ötesini de Muaz’ın kendisinden dinleyelim:
– Ben kılıcımla Ebu Cehil’in ayağını kestim. O’nun oğlu İkrime de bana bir kılıç salladı, omuz başından kolumu ayırdı, yalnız bir deriyle tutan kolum sallanıp kaldı. Göğsümün üzerinde asılı duran kolum bana çok zahmet veriyordu. Başka çare bulamadım, sallanan kolumun ucuna ayağımla basıp çektim, kopardım.
Ebu Cehil, kendisini ticaretle uğraşan Mekkelilerin reisi bilir, çiftlikte çalışan Medinelileri hakir görürdü. Bu sebeple hakir gördüğü Medinelilerden Muaz’ın darbe-i kahiresi (yok eden vuruşu) altında kumlar üzerinde kıvranırken:
– Keşke beni çiftçilerden başkası öldürseydi, diye (söylenmeye başladı.)
Bu sırada Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz, “Acaba şu anda Ebu Cehil ne yapıyor? Kim ondan bir haber getirecek?” diye sordular. Bunun için Abdullah bin Mes’ud radıyallahu anh koşarak Ebu Cehil’in bulunduğu yere geldi. O, henüz can çekişiyordu:
– Ey İslâm düşmanı, ne haber? Diyerek, üstüne basıp göğsüne çıktı. Ebu Cehil ise, son nefeslerini yaşamaktaydı, bununla beraber içinden beslediği kinini yine dışına aksettirerek:
– Ey koyun çobanı, pek de yüksek yere çıkmışsın!” diye mırıldandı, sonra sordu: Zafer hangi tarafta, sen ondan haber ver?
İbn-i Mes’ud radıyallahu anh buna:
– “Allah’a hamd olsun ki, zafer ve galebe İslâm’dadır. Yeis ve keder içinde öl!” Diye mukabelede bulundu. Bu halinde bile “Peygamberinize olan husumetim (düşmanlığım) şimdi daha şiddetlendi” diye hezeyanlarda (saçma, kötü konuşmalarda) bulunan Ebu Cehil’in başını İbn-i Mes’ud radıyallahu anh kesip kılıncına takarak huzur-u Risalete getirdi, Resûl-i Ekrem Hazretleri:
– Seni kahreden Allah’a hamd olsun, ey aduvvullah! (Allah’ın düşmanı) dedikten sonra şöyle buyurdular:
– Bu herif, bu Ümmetin Firavunuydu!