Yeniden Dirilişin Öncüleri; Gönül Sultanları

  • 11 Ekim 2014
  • 781 kez görüntülendi.
Yeniden Dirilişin Öncüleri; Gönül Sultanları
REKLAM ALANI

Sizleri, selamların en güzeli, Allah’ın selamıyla selamlıyoruz…

 

Peygamberlerinden sonra, Rabbani Âlimlerle ve her çağa ışık saçan Allah Dostları vesilesi ile bütün insanlığı kendi yoluna davet eden Zülcelali-vel-

REKLAM ALANI

İkram’a hamd ve senalar…

 

O’nun Sevgili Resulü’ne, Ehl-i Beyt’ine ve Sahabelerine salât ve selâmlar…

 

Merhaba Dostlar,

Allah’ın dostlarını, ancak yine Hak’ka dost olanlar bilir.

İslam önderlerini de yine İslam’a hizmeti dert edinenler anlar.

 

Onlar tıpkı izinde oldukları peygamberler misali, hayatın tam ortasında durmuşlar ve toplumları Rablerine yönlendirmişler.

 

Çağlar boyu bu böyle devam etmiş, nesiller; onlar sayesinde Nebevi rahmet esintilerini, ta iliklerine kadar yaşama fırsatı bulmuşlardır.

 

Onların rehberliğinde bir hayattır ki İslam’ı çağların üzerinde tutmuş, insanlık, gerçek insanlığı, onların kudsi nefesleri sayesinde teneffüs edebilmiştir.

 

Bugünkü durumumuza baktığımızda, maalesef, insanlığın büyük bir kısmı, adeta onlardan yüz çevirmiş, ‘kendi hayatını yaşıyor’.

 

Ne hayat ama! …

 

Güçlünün zayıfı ezdiği, köşe başını tutmuş devletlerin ve ağababaların, insanlığın kanını emdiği bir düzen.

 

Sorarım size; bugünkü dünya düzeninde ‘birey’ dedikleri ‘şahsiyetsiz’ ucubenin fonksiyonu nedir? Bu, sözüm ona insan hakları tantanaları altında, sonsuz özgürlüklerin bahşedildiği söylenen ‘vatandaş’ın bir kibrit çöpü kadar değeri var mı? … Yok! …

 

Yok tabi… Nasıl olsun ki, bu düzeni kuranlar, gerçek anlamda ‘insanın mutluluğunu’ hedef alsalardı, gökten bir nuru kadim olarak inen Kuran’ı Kerim’e sarılırlardı. Oysa onlar, neyi ölçü aldılar; bu düzeni öngören filozofların fikir görüntüsü altındaki heva ve heveslerini. Daha başka? Şeytanın fısıltılarını…

 

Zannetmeyin ki abartıyorum, okuyup araştırın, aynen böyle olduğunu siz de göreceksiniz.

 

Peki, İslam’a hizmet eden önder şahsiyetler ne yaptılar? Onlar da mı kendi nefislerine uydular? Kendi kafalarından bir toplum düzeni mi icat ettiler?

 

Hayır. Tabi ki hayır. Ya ne yaptılar? İnsanı yaratan Yüce Mevlamızın, Resulü Hz. Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz vasıtasıyla insanlara bir düstur, bir hayat nizamı, bir rahmet olmak üzere gönderdiği İslam Dini’ne tabi oldular.

 

İslam’ı, en başta kendi nefislerine ahlak yaptılar.

Sonra onu insan kardeşlerine, gönül çelici, ruhlara huzur veren bir iksir gibi içirdiler.

 

Bu iksiri içebilen insanlar, kavimler, daha önce benzerini asla görmedikleri bir Rahmani topluma ayakbastılar. İnsaniyet namına öyle uç noktalara ulaştılar ki müslim ile gayri-müslimin, kucak kucağa yaşayabildiği enfes bir atmosfer oluşturdular.

 

Bunun örnekleri o kadar çoktur ki, anlatılsa ciltlere sığmaz. Ne diyelim? Mesela, Avrupa’da aynı dine inanan Hıristiyan mezhepleri birbirini boğazlarken. Bizde en uç dinlere ve inançlara mensup toplumlar dahi, cennetvari bir barışı yaşadılar.

 

‘Birarada yaşama’ sanatını, bugünkü insanlık daha yeni hecelemeye başlarken, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz, daha 1400 sene önce bu düzeni, akılların hayal dahi edemeyeceği bir kolaylıkla kuruvermişti.

 

Bu muhteşem toplum düzeni, zaman zaman müslümanların hatalarından dolayı sarsıntıya uğrasa da devasa bir ‘örnek tecrübeler’ harmanı oluşturdu.

 

Sevgili dostlar, müslümanların böylesi mükemmel toplumlar oluşturabilmesinde birinci rol kime aittir dersiniz? Elbette Allah Dostlarına…

 

Bütün insanlığa mal olmuş, adına yıllık anma ve anlama etkinlikleri düzenlenen başka kimimiz var; Hz. Yunus’tan, Hz. Mevlânâ’dan başka? Onlar da hasbelkader, tanınmış şahsiyetler. Oysa biz daha ne inciler taşıyoruz bağrımızda. Bayezid-i Bestâmi, Cüneyd-i Bağdâdi, İmam Câfer-i Sâdık, Seyyid Abdulkâdir Geylâni, Şâh-ı Nakşibend, İmam-ı Rabbâni, Mevlânâ Hâlid, Bediüzzaman, Seyyid Muhammed Raşid Hazretleri (Allah-u Zülcelal onların ve bütün evliyaullahın sırlarını artırsın) sadece onlardan bir kaçı…

 

Peki, bu insanlığın yüz akı abidevi şahsiyetleri tanıyıp yaşattıkları üstün insani ve ahlaki değerleri anlayabiliyor muyuz? Çocuklarımıza ve gençlerimize, başta İslam gülistanının eşsiz gülü Hz. Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi vesellem başta olmak üzere, sahabe, âlim ve eyliyaullahı tanıtmazsak, sevdirmezsek; gençlerimiz onların yerine kimi sevecek? Kimi örnek alacak? Futbolcuyu mu? Cazjıyı mı? …

 

Spor, kültür ve sanat, hayatın sadece birer parçası iken, sanki dünyaya geliş gayemizmiş gibi abartılıp milletlerin uyutulmasının kime, ne faydası oluyor acaba? …

 

Evet dostlar, şöyle biraz düşündüğümüzde, anlamını yitirmiş, başıboş bir hayatı yaşamak isteyenlerin değil ama dünyaya geliş gayesini unutmamış bir insanın kimleri örnek alması gerektiği, açık bir şekilde ortada…

 

Sadece kendimiz için değil, bütün insanlığın hararetle kurtarıcı bir nefes beklediği bir dönemde, ‘gerçek dindarlığın, hakiki insanlık olduğu’ şuurunu hayata geçiren Gönül Sultanları’na ihtiyacımız var.

 

Zira nefislerin azgın iştahını söndürecek, insana insani özellikler kazandıracak, şefkat kahramanı, engin gönüllü, diriltici nefesli nasihatçilerdir onlar.

 

İnsanlığın geleceği; din ve dünya kaygısı gütmeyen, kimseden bir ücret ve karşılık beklemeyen, ihlas abidesi Gönül Sultanları’nı tanıyıp anlamamıza bağlı…

 

Vesselam.

 

REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ