271 – KAPAK KONUSU / İslam Toplumunun Temeli Aile
271 KAPAK KONUSU
İslam Toplumunun Temeli Aile
Abdullah Sofuoğlu
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi veselleme:
“Ey iman edenler! Bilin ki, hahamların, rahiplerin çoğu, insanların mallarını haksızca yiyor ve onları Allah’ın yolundan alıkoyuyorlar. Fakat bütün o altını, gümüşü toplayıp Allah yolunda harcamayanlara, işte onlara sonraki hayatta çok çetin azabı müjdele.” (Tevbe, 34) mealindeki ayet nazil olmuştu.
Ashab-ı Kiram:
“Bu ayet altın ve gümüş biriktirmenin kötülüğü hakkında indi. Hangi malın daha hayırlı olduğunu bilsek de onu edinmiş olsaydık.” dediler. Bunun üzerine Rasûlullah aleyhisselatu vesselam şöyle buyurdu:
“En değerli şey Allah’ı devamlı hatırlayan dil, Allah’ın nimetlerine şükrederek kulluk yapan kalb, imanı konusunda erkeğine yardımcı olan kadındır.” (İbn Mâce, Nikah, 27; Tirmîzî, Tefsir, 9/9)
Müminin iki dünya mutluluğu için en önemli unsurlardan biri uyumlu ve huzurlu bir evliliktir. Kadın olsun erkek olsun her müslüman aile kurmaya ve dinini muhafaza etme hususunda eşiyle yardımlaşmaya muhtaçtır.
Rabbimiz Kur’an-ı Kerimde:
“Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için kendi türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de Allah’ın (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rum; 21) buyurarak ailenin bir nimet olduğuna dikkat çekmektedir.
İnsanoğlunun içinde doğduğu, yetiştiği ve şahsiyetini kazandığı aile kurumu İslam toplumunu şekillendirmede en büyük role sahiptir. Bu sebeple İslam’da aileye hem iffetin muhafazası hem neslin korunması ve ümmetin geleceği adına büyük önem verilmiştir.
İslâm, ferdin iffetini ve toplumun huzurunu korumak için nikahsız münasebetler ve sapkınlıkları şiddetle yasaklamış, aile kurmayı ise teşvik etmiş ve kolaylaştırmıştır.
Aile, erkek ve kadının insanlık şerefine yakışır bir şekilde, bir nikah akdiyle hayatlarını birleştirmeleri demektir. İslam toplumunun temeli ailedir. Fertler aile içinde birçok yönden kötülüklerden muhafaza olurlar. Bu sebeple İslam dini aileye büyük önem atfetmiş, İslam hukukunda aile ile ilgili hükümlere geniş yer ayrılmıştır.
İslâm’a göre her insanın fıtrî ihtiyacı olan evlilik hem fert hem toplum için huzur ve sükûn kaynağıdır.
İlk Aile Cennette Kuruldu
Rabbimiz Kur’ân-ı Kerim’de atamız Âdem aleyhisselam’ın kıssasını naklederken:
“Demiştik ki: Ey Âdem, sen ve eşin cennette oturun, dilediğinizi bol bol yiyin…” buyurmaktadır. Bu ayetten anlaşıldığı kadarıyla Hz. Âdem aleyhisselam ile Havva annemiz daha dünyaya inmeden önce aile kurmuş idiler. Bu da ailenin kökünün cennete dayandığını göstermektedir.
Aile Kur’an-ı Kerimde âl, ehl, üsra, zürriyet, kelimeleriyle ele alınır. Rabbimiz Peygamberlerin birbirinin neslinden geldiğini ve bazı ailelerin üstün kılındığını bildirmektedir:
“Allah, birbirinden gelme nesiller olarak Âdem’i, Nûh’u, İbrâhim ailesini ve İmrân ailesini seçip âlemlere (bütün yaratılmışlara) üstün kıldı. Allah hakkıyla işitmekte ve bilmektedir.” (A’li-İmran; 33, 34)
Bu ayet-i kerimeden Peygamberlik vazifesi verilecek şahısların iyi ailelerden, temiz nesillerden geldiğini anlıyoruz. Bu bize neslin korunmasında ailenin önemini gösteren bir başka işarettir.
Rabbimiz iffeti ve tesettürü emrettiği ayetlerin peşinden gelen ayet-i kerimede:
“İçinizden evli olmayanları, köle ve câriyeleriniz arasından da elverişli olanları evlendirin. Yoksulluk içinde iseler Allah lütfu ile onları ihtiyaçtan kurtarır. Allah’ın hazinesi geniştir, her şeyi bilmektedir.” (Nur; 32) buyurarak, iffetin korunması için alınması gereken tedbirlerden birinin de toplumdaki bekarları evlendirmek olduğunu bildirmiştir. Tefsir alimleri “evlendirin” emrinin muhatabı olarak gençlerin velilerinin birinci derecede sorumlu olduğunu bildirmişlerdir.
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, hayatı boyunca birçok yetimi evlendirmiş ve onların velisi olmuştur. Peygamber Efendimiz ashabından evlenen kişileri tebrik ederken, “Allah mübarek etsin, sana bereketler ihsan etsin, eşini de seni de hayır ve iyiliklerde ortak etsin.” diye dua etmiştir. (Ebu Davud, Nikah, 35-36)
Evleniniz, Çoğalınız
Dinimizde aile kurmanın en önemli gayelerinden biri de hayırlı evlâtlar yetiştirmektir. Ümmetin devamı için neslin geleceğe temiz ve pâk olarak taşınabilmesi zorunludur. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem:
“Evleniniz, çoğalınız, çünkü ben kıyamet gününde sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim.” (Beyhakî, VII/81) buyurarak evliliğin en önemli hikmet ve gayelerinden birinin evlat yetiştirmek olduğuna işaret etmiştir.
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem Rabbimizin aile kurup evlat yetiştiren bir kişinin israfa kaçmamak şartıyla ailesi için harcadığı nafakayı cihad için harcamaya denk tuttuğunu şöyle haber vermiştir:
“Bir adamın hayır için harcadığı paranın en faziletlisi, ailesine sarfettiği parayla, Allah yolunda kullanacağı atı için verdiği ve bir de Allah rızası için (mücahid) arkadaşlarına sarfettiği paradır.” (Riyâzu’s-Sâlihîn, I/329)
Her insan fanidir. Bir gün bu dünyadan göçüp giderken amel defteri de kapanacaktır. Ancak amel defterinin kapanmaması için yapılabilecek sadaka-ı cariye denilen iyilikler de vardır. Bunlardan biri de hayırlı evlat yetiştirmektir. Peygamber Efendimiz aleyhisselatu vesselam şöyle buyurmaktadır:
“Geride kendisine dua edecek hayırlı bir çocuk bırakan kimsenin amel defteri kapanmaz, kendisine sürekli olarak hayır yazılır.” (Ebû Davud, Vesâyâ, 14).
Demek ki aile kurmak, evlat yetiştirmek için yapılan iyilik ve fedakarlıklar Allah’ın katında bir sadaka gibi sevap kazandırmaktadır.
Aile çok bereketli bir hayır kapısıdır. Aile kurmakla hem yanlış yollara sapabilecek olanların ıslahı sağlanır hem de hayırlı işler ve vazifeler için yardımlaşma sağlanır.
Ailenin Temeli Maneviyattır
İslam’da aile sadece maddi ihtiyaçlar için kurulan bir müessese değildir. Bir müslüman evlenirken, ibadetlerde ve iyiliklerde yardımlaşacağı bir hayat arkadaşı edindiğini düşünmelidir. Bunun için de elbette evleneceği kişiyi seçerken tercihlerine dikkat etmelidir.
Anne-babalar da evlenme çağına gelen çocuklarını, temiz ve ahlâklı kimselerle evlendirmelidirler. Elbette çocuklarını yetiştirip terbiye ederken de aynı titizliği göstermelidir.
Rabbimiz aile reislerine hitap ederek:
“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.” (Tahrim, 6) buyurmaktadır
Aile, sadece zevk ve menfaat için kurulan bir birliktelik değil, dinimizi yaşayacağımız ve yaşatacağımız en temel topluluktur.
Dinimizde erkekler ailenin reisidir ve ailesi üzerinde kavvamdır. Yani onları sahiplenir, ihtiyaçlarını gidererek onları muhafaza eder. Bununla birlikte hanımına ve çocuklarına dinî emirleri hatırlatan, teşvik eden ve güzel örnek olan bir rehberdir. Rabbimiz:
“Ailene namaz kılmayı emret.” (Tâhâ, 132) buyurmakla aile reislerinin ailesindeki kişilerin namaz kılmalarını sağlamalarını emretmektedir. Elbette bu konuda anneler de babanın terbiyesinin tesirli olmasına çalışmalı, babaya saygılı ve itaatli olma yolunda çocuklarına yönlendirme yapmalıdır.
Kadınlar Aileye Sahip Çıkmalı
Ailede huzur için kadının rolü çok önemlidir. Kadınlar evin huzurunda, düzeninin sağlanması ve işlerin güzelce çekip çevrilmesinde büyük rol oynarlar. Bunun sonucunda ailenin huzurlu olmasından ve çocukların güzel ahlaklı bir şekilde yetişmesinden de en büyük faydayı yine anneler görürler. Bu sebeple akıllı bir kadın ailesine birinci derecede önem verir.
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem kadınların da ailenin iç işlerinde bir idareci durumunda olduğunu şöyle haber vermektedir:
“Erkek ailesinin çobanıdır ve aile efradından sorumludur. Kadın kocasının, evinin çobanıdır ve onlardan sorumludur…” “…Hepiniz çobansınız ve güttüklerinizden sorumlusunuz.” (Buhârî, Cum’a, 11; Ahkâm, 1)
Akıllı bir kadın kocasıyla güzel geçinip onu memnun ederek iki dünyasını da cennete çevirir. Bu konuda Hz. Peygamber aleyhisselatu vesselam şöyle buyurur:
“Herhangi bir kadın, kocası kendisinden razı olduğu halde ölürse Cennet’e girer.” (Riyâzu’s Sâlihîn, I/326)
Cennete girmek için yapılan bir amelin aynı zamanda dünyada da huzur ve selamet kaynağı olması gibi güzel bir şey var mı? Rabbimiz kadınlara böyle bir lütufta bulunmuştur.
Elbette aile huzurundan en çok sorumlu tutulanlar aile reisleridir. Bir kadın evlenmekle kocasına ümit bağlamış ve ona muhtaç bir duruma gelmiş olmaktadır. Aile reisi vazifelerini yerine getirmezse, ailesinin ihtiyaçlarını ve haklarını gözetmezse kadının çabası yeterli olmaz. Bu sebeple erkekler de evlilikteki görevlerinin farkında olmalıdır.
Hz. Peygamber’in Veda Hutbesindeki şu ifadesi bunu özetler mahiyettedir:
“Ey insanlar, siz kadınları Yüce Allah’ın emaneti olarak aldınız!” (Müslim, Hac, 19)
Hz. Peygamber, aile huzuruna o kadar önem vermiştir ki eşin haklarını ihmal etmek pahasına nâfile namaz kılmaya, oruç tutmaya bile izin vermemiştir. (Buhârî, “Savm”, 55)
Rabbimiz oruç gecelerinde ailevi ilişkiyi helal kıldığını bildirirken:
“Onlar (kadınlarınız) sizin için elbise, siz de onlar için elbisesiniz…”(Bakara, 2/187) buyurarak karşılıklı ihtiyaca dikkat çekmiştir. Müslüman eşler birbirlerine karşı daima anlayışlı olmalı, haklarına riayet etmelidirler.
İslâm aile yapısında arzu edilen hedef, evliliğin bir ömür boyu muhabbetle, saadetle, huzurla sürmesidir. Mümin karı kocaların her konuda iş birliği yapmaları, hayatın zor şartlarına beraber göğüs germeleri, sevinç ve üzüntülerini paylaşmaları, evlerini sıcak bir yuvaya dönüştürmeleridir.
Aile Ümmetin İstikbalidir
Tarihte hiçbir toplum aile olmadan varlığını sürdürememiştir. Bugün dünyaya egemen hale gelen modern dünya görüşü, özgürlüğü, bireyciliği, hazcılığı, sorumsuz hayatı empoze ederek evliliğin gerektirdiği fedakarlıkları lüzumsuz gibi göstermektedir. Yapılan evlilikler de maddiyatçı hesaplarla veya nefsani arzularla yapıldığı için uzun ömürlü olmamaktadır.
Batı ülkelerinde gün geçtikçe nikâhsız ve sapkın beraberlikler artmaktadır. İsviçre’de yapılan bir araştırmaya göre nikâhsız beraberliklerin oranı %25 evlilerin oranı %15’tir. Kalan %60 ise bekar yaşamaktadır.
Sanayileşme ve şehirleşme ile birlikte ülkemizde de batı toplumlarını örnek alan bir nesil yetişmektedir. Ülkemizde de evliliklerin azalması, boşanmaların artması ve nüfus yaşlanmasının sinyalleri duyulmaktadır.
İslam aleminin en önemli gücü ve dinamizm kaynağı, aile yapısı ve genç nüfusudur. Bunu kaybetmek ümmetin yapısında geriye dönüşü olmayan yaralar açabilir. Bu sebeple müslümanlar bu konuda hassasiyet sahibi olmalıdır.
Gençler ümmetin geleceğidir. Onları bu zamanda nefsani arzuların kucağında savunmasız bırakmak büyük bir vebal olacaktır.
Çocuklarımızı iyi yetiştirmek ve zamanı gelince iyi bir evlilik yapmaları için desteklemek dini bir vazifedir.
Allah-u Zülcelâl erkek kadın, genç yaşlı bütün müminleri kötülüklerden muhafaza etsin. Ümmetin istikbalini aydınlık eylesin. Âmin.