Hadislerle Fitne
Saptırıcı İmamlar’ın fitnesi
Sevban radıyallahu anhu anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
“Ümmetim için saptırıcı imamlardan korkarım. Ümmetim arasına kılıç bir kere girdi mi, artık kıyamet gününe kadar kaldırılmaz. Ümmetimden bir kısım kabileler müşriklere iltihak etmedikçe, ümmetimden bir kısım kabileler putlara tapmadıkça kıyamet kopmaz.
Ümmetimde otuz tane yalancı çıkacak hepsi de kendisinin peygamber olduğunu iddia edecek. Halbuki ben peygamberlerin mührüyüm (sonuncusuyum) ve benden sonra peygamber de yoktur. Ümmetimden bir grup hak üzerinde olmaktan geri durmaz. Onlara muhalefet edenler onlara zarar veremezler. Allah’ın (Kıyamet) emri, onlar bu halde iken gelir.”
(Müslim, Ebu Davud ve Tirmizi parça parça rivayet etmişlerdir. Rezin ise bu lafızla (kaydettiğimiz şekilde tek bir rivayet halinde) tahric etmiştir.
Fitne zamanı çok sevap var!
Ebu Ümeyye eş-Şa’bani anlatıyor:
– Ey Ebu Sa’lebe dedim, şu ayet hakkında ne dersin? (Mealen): “Ey iman edenler! Siz kendinize bakın.
Siz doğru yolda oldukça, sapıtmış olanlar size zarar vermez…” (Maide, 105) Bana şu cevabı verdi:
– Gerçekten bunu, iyi bilen birine sordun. Zira ben aynı şeyi Resûlullah aleyhissalâtu vesselâma sormuştum. Demişti ki: “Ma’rufa sarılın, münkerden de kaçının! Ne zaman uyulan bir cimrilik, takip edilen bir hevâ, (dine, ahirete) tercih edilen dünyalık görür, rey sahiplerinin (selefi dinlemeden) kendi reylerini beğendiklerini müşahade edersen, o zaman kendine bak. İnsanlarla uğraşmayı bırak. Zira (bu safhaya gelince) arkanızda sabır günleri var demektir. O günler, avuçta ateş tutmak gibi (sıkıntılı)dır.
O günlerde, sizin kadar amel yapabilen bir kimseye (sizden) elli kişinin ecri verilecektir.”
(Ebu Davud, Tirmizi, İbnu Mace)
“Öldüren değil, ölen olun!”
Hz. Ebu Musa radıyallahu anhu anlatıyor:
“Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
“Kıyametten hemen önce karanlık gecenin parçaları gibi fitneler var. Kişi o fitnelerde mü’min olarak sabaha erer, akşama kâfir olur; mü’min olarak akşama erer, sabaha kafir çıkar. O fitnede oturan, ayakta durandan hayırlıdır. Yürüyen koşandan hayırlıdır. Öyleyse yaylarınızı kırın, kirişlerinizi parçalayın, kılıçlarınızı da taşa vurun. Sizden birinin evine girerlerse Hz. Adem’in iki oğlundan hayırlısı olsun (ölen olsun, öldüren değil.)”
(Ebu Davud, Tirmizi)
Fitne zamanı ibadet
Ma’kıl İbnu Yesar anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
“Herc (fitne) zamanında ibadet, tıpkı bana hicret gibidir.” (Müslim, Tirmizi)
Bahtiyar kimse…
Mikdad İbnu’l-Esved radıyallahu anhu anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
“Bahtiyar, fitneden kaçınan kimse ile belâlarla karşılaşınca sabreden kimsedir. Ne mutlu ona!”
(Ebu Davud)
Dünya sevgisi, ölüm korkusu
Hz. Sevban radıyallahu anhu anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
– Size çullanmak üzere, yabancı kavimlerin, tıpkı sofraya çağrışan yiyiciler gibi, birbirlerini çağıracakları zaman yakındır. Orada bulunanlardan biri:
– O gün sayıca azlığımızdan mı? Diye sordu.
– Hayır, buyurdular. Bilakis o gün siz çoksunuz. Lakin sizler, bir selin getirip yığdığı çer-çöp gibi hiçbir ağırlığı olmayan bir durumunda olacaksınız. Allah, düşmanlarınızın kalbinden size karşı korku duygusunu çıkaracak ve sizin kalplerinize (vehni) zaafı atacak!
– Zaaf da nedir ey Allah’ın Resûlü? Denildi.
– Dünya sevgisi ve ölüm korkusu! Buyurdular.
(Ebu Davud)
Hayırlı ameller için acele edin!
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anhu anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
“Karanlık gecenin parçaları gibi olan fitnelerden önce, hayırlı ameller işlemede acele edin. O fitne geldi mi kişi mümin olarak sabaha erer de kâfir olarak akşama girer. Mümin olarak akşama erer de kâfir olarak sabaha ulaşır; dinini basit bir dünya menfaatine satar.”
(Müslim, Tirmizi)
Sünnet ehli kurtulacak
Hz. Muaviye anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün) aramızda doğrulup buyurdular ki:
“Haberiniz olsun! Sizden önce Ehl-i Kitap, yetmiş iki millete (dine) bölündüler. Bu ümmet ise yetmiş üç fırkaya bölünecek. Bunlardan yetmiş ikisi ateşte, sadece biri cennettedir. Bu da (Ehl-i Sünnet ve’l) cemaattir.” (Ebu Davud)
Yerin altı mı hayırlıdır yoksa üstü mü?
Ebu Hureyre radıyallahu anhu anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
“Ümeranız hayırlı olanlarınızdan iseler, zenginleriniz sehâvetkâr (cömert) kimselerse, işlerinizi aranızda müşavere ile hallediyorsanız, bu durumda yerin üstü (hayat), altından (ölümden) hayırlıdır.
Eğer ümeranız şerirlerinizden, zenginleriniz cimri ve işleriniz kadınların elinde ise yerin altı üstünden, (ölmek yaşamaktan) daha hayırlıdır. (Çünkü artık dini ikame imkânı kalmaz).” (Tirmizi)