Sadece ‘Lailahe İllellah’ diyen kurtulur mu?

  • 05 Nisan 2018
  • 1.369 kez görüntülendi.
Sadece ‘Lailahe İllellah’ diyen kurtulur mu?
REKLAM ALANI

Kelime-i tevhidin ‘La ilahe illallah’ kısmını söyleyen, fakat ‘Muhammedün Resulullah’ kısmını söylemeyen insanlar da ahirette Allah’ın sonsuz rahmetine kavuşacak, diyenler çıkıyor. Yalnızca “La ilahe illallah” demek yeterli midir? “Muhammedün Resulullah” demeden kurtuluş olur mu?

 

Cevap: İslamiyet, tevhid dinidir. Tevhid, iki ana temelden meydana gelir. Bunlar birbirini tamamlamaktadırlar. İkisi de ayrı ayrı, yalnız başına düşünülemez. “Lâ İlâhe İllallah” kelime-i tevhidini, “Muhammedün Resulullah” yani “Muhammed Allah’ın Resulüdür” cümlesi tamamlar. “Lâ İlâhe İllallah”ı kabul edip “Muhammedün Resulullah”ı reddetmek, tevhidi ortadan kaldırır. Resulullah’a inanmayan müslüman olamaz, cennete giremez.

REKLAM ALANI

 

Nitekim Kur’an-ı Kerim baştan sona kadar Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e iman edip uymayı emretmiştir. Bu konu da bazı ayet-i kerime mealleri şöyledir: ” Kim Allah’a ve Resulüne iman etmezse şüphesiz biz, kâfirler için çılgın bir ateş hazırlamışızdır.” (Fetih; 13)

 

“Allah ve Resulüne itaat eden, en büyük kurtuluşa ermiştir.” (Ahzab; 71)

 

“De ki, Allah’a ve Peygamber’e itaat edin! Eğer aksine giderlerse, şüphe yok ki Allah kâfirleri sevmez.” (Al-i İmran; 32)

 

“Onlar, Allah’ı ve peygamberlerini inkâr ederler, Allah ile peygamberlerinin arasını ayırmak isterler. ‘Kimine inanırız, kimini inkâr ederiz’ derler. Bu ikisinin (imanla küfrün) arasında bir yol tutmak isterler. İşte onlar gerçek kâfirlerdir. Biz de kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.” (Nisa; 150-151)

 

“Kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. Onlar, orada ebedî olarak kalacaklardır. İşte büyük kurtuluş budur. Kim de Allah’a ve Peygamberine isyan eder ve Allah’ın koyduğu sınırları aşarsa, Allah onu da ebedî kalacağı cehennem ateşine koyar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır.” (Nisa; 13-14) “Allah’a ve Resulüne karşı gelen, apaçık bir sapıklıktadır.” (Ahzab; 36)

 

“Aralarında hüküm verilmek üzere Allah’a ve Peygambere çağırıldıkları vakit: Müminler, ‘İşittik, itaat ettik’ derler, işte kurtuluşa erenler bunlardır.” (Nur; 51)

 

“Allah’a ve Resulüne karşı gelen, bilsin ki, Allah’ın azabı çok şiddetlidir.” (Enfal; 13) “Resulümün verdiğini alın, yasakladığından da sakının!” (Haşr; 7)

 

“O kendiliğinden konuşmamaktadır. Onun sözleri, ona bir vahiy ile bildirilmekte, öğretilmektedir.” (Necm; 3-4)

 

Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellemde, Kur’an-ı Kerim’i açıklayarak, imanı şu şekilde tarif etmiştir: “İman; Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe [yani cennete, cehenneme, hesaba, mizana], kadere, hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna ölüme, öldükten sonra diril-meye, inanmaktır.” (Buhari, Müslim, Nesai) 

 

Mü’min olmak için bütün peygamberlere inanmak gerekir. Yahudiler ve Hıristiyanlar, diğer küfürleri bir yana, Hz. Muhammed (sav)’e inanmadıkları için de kâfir oluyorlar. Allah-u Zülcelal kafir olarak ölenlere ahirette rahmetiyle muamele etmeyecektir. Allah-u Zülcelal’in rahmeti bu dünyada herkesedir. Yalnız ahirette gayr-i müslimlere rahmet yoktur.

 

Nitekim İbn-i Abbas (ra)’ın belirttiğine göre: “Benim rahmetim her şeyi kuşatmıştır…” (A’raf; 156) mealindeki ayet nazil olunca şeytan ileri atılarak; ‘Ben de bir şey olduğuma göre, Allah’ın rahmetinde benimde payım var!’ demiş, aynı şekilde Yahudi ve Hıristiyanlar da pay iddia etmişlerdir.

 

Fakat yukarıdaki ayetin devamı olarak: “Fakat ben rahmetimi şirkten sakınanlara, zekatı verenlere ve ayetlerimize inananlara vereceğim.” (A’raf; 156) mealindeki ayet inince şeytan Allah’ın rahmetinden ümidini kesti.

 

Fakat Yahudiler ve Hıristiyanlar: “Biz hem şirkten kaçınıyor hem zekat veriyoruz ve hem de O’nun ayetlerine inanıyoruz.” deyince aşağıdaki ayet nazil oldu:

“Rahmetime nail olanlar, Ümmi Resule ve peygambere uyanlardır.” (A’raf; 157)

 

Bu ayet inince Yahudi ve Hıristiyanlar da Allah’ın rahmetinden ümitlerini kestiler. Böylece Allah’ın rahmetinin sadece mü’minlere mahsus olduğu meydana çıktı.

 

Hz. Peygamber (sav) bu konuda bazı hadis-i şeriflerde şöyle buyurmuştur: “Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim de, O’nun kulu ve resulü olduğuma şehadet eden, cennete girer.” (Deylemi)

 

“Allah’ın Rabb, benim de peygamber olduğuma kesin olarak inanana, cehennem haram olur.”(Hakim)  “Beni duyup da iman etmeyen Yahudi ve Hıristiyan [ve diğer kâfirler] elbette cehenneme girecektir.” (Hakim) “Cennete sadece müslüman olan girer.” (Buhari, Müslim)

 

Kur’an-ı Kerim’de, ehl-i kitabın kâfir olduğunu bildiren ayet-i kerimelerden bazıları şöyledir:

“İbrahim ne Yahudi, ne de Hıristiyan’dı. O Allah’ı tanıyan doğru bir müslüman idi.” (Al-i İmran; 67)

 

“Yahudi veya Hıristiyan olun ki, doğru yolu bulasınız” diyenlere de ki: “Aksine biz, hanif (doğru olan) İbrahim’in dinine uyarız.” (Bakara; 135)

 

“Bir de; ‘Yahudi ve Hıristiyanlardan başkası asla cennete giremeyecek’ dediler. Bu onların kendi kuruntularıdır. Sen de onlara de ki; ‘Eğer doğru iseniz, haydi bakalım getirin delilinizi.’ (Bakara; 111)

 

“Yahudiler: ‘Uzeyir Allah’ın oğlu’ dediler, Hıristiyanlar da: ‘Mesih Allah’ın oğlu’ dediler. Bu onların kendi ağızlarıyla uydurdukları sözlerdir. Daha önce inkara sapmış olanların sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin, nasıl da saptırıyorlar!” (Tevbe; 30)

 

Bütün bunlardan anlaşıldığına göre, ehl-i kitapla iman birliğimiz yoktur. Onların Allah’a inançları bile farklıdır. Hıristiyanlar teslise inanırlar, Hz. İsa’ya -haşa- ‘Allah’ın oğlu’ derler. Böyle iman birliği olmaz.

 

Bazı insanlar da,  bazı hadislerin ravileri tarafından kısaltılan rivayetleri delil olarak gösterip, ‘La ilahe İllallah’ demenin yeterli olacağını söylüyorlar.  Oysa delil olarak sunulan bu hadislerde farklı rivayetlerde vardır.

 

Bu rivayetlerde her iki şahadetten de yani Allah’tan başka ilah olmadığına ve hem de Hz. Muhammed sallallahu aleyhi vesellemin O’nun elçisi olduğuna şahadet rivayeti de vardır. Nitekim, Muaz hadisi buna bir örnektir. Yani: “Kim la İlahe İllallah derse cennete girer ve Allah onu cehennem ateşine haram kılar.” hadisi gibi…

 

Nitekim Buhari’nin ‘İlim’ bölümünde rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: “Herhangi bir kimse kalbinden gayet doğru ve samimi olarak Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed sallallahu aleyhi vesellemin de Allah’ın Resulü olduğuna şahitlikte bulunursa, Allah o kimseyi cehennem ateşine haram kılar.”

 

Bunu duyan Muaz: “Ey Allah’ın Resulü! Bu haberi insanlara bildireyim mi?” diye sorar. Hz. Peygamber (sav) de: “Belki buna dayanıp güvenirler de amel işlemezler.” buyurmuştur. Muaz bu hadis-i vebal altında kalmamak için ölüm döşeğinde iken haber vermişti. (Fethu’l-Bari; 1/300)

 

İslam alimleri ‘ihtisar’ adı verilen bu gibi kısaltmaların sırrını şöyle açıklamışlardır: “Örneğin: ‘Kim La İlahe İllallah derse cennete girer’ hadisini ele almışlar ve bunu: “Kim Muhammedün Resulullah kavliyle birlikte bunu derse” diye yorumlamışlardır. Ancak sadece tanıklığın birinci bölümünü söylemekle yetinmişler ve bundan zaten doğal olarak bu tanıklığın ikinci bölümü de anlaşılır, demişlerdir.

 

Çünkü sadece: “Muhammedün Resulullah’ kesin olarak bilinmektedir, bu itibarla ayrıca zikre gerek duyulmamıştır.” (Fethu’l-Bari; 1/258)

 

Kaynak: S. Muhammed Konyevi; Asrımız Meselelerine Fetvalar, Reyhani Yayınları, 3. baskı, Konya, 2006.

 

REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ