ÇOCUK EĞİTİMİ / Çocuklara Sınır Koymanın Yolları

  • 14 Eylül 2023
  • 243 kez görüntülendi.
ÇOCUK EĞİTİMİ / Çocuklara Sınır Koymanın Yolları
REKLAM ALANI

ÇOCUK EĞİTİMİ
Çocuklara Sınır Koymanın Yolları
Gülistan Araştırma

Çocuklar bebeklik döneminden çıkıp söz anlayabilecek yaşlara geldiğinde onlara bazı kurallar koymak gerekir. Zaten çocuklar o kadar hareketli, o kadar meraklıdır ki, onları korumak için kural koymak mecburiyet haline gelir. Mesela çocuk ev dışında yolda yürürken annesinin elini tutmasını istemez. Pencereden veya balkondan sarkmak ister. Parkta veya ana okulu ortamlarında kendisi veya başkaları için tehlikeli olabilecek şeyler yapabilir. Mutlaka çocuğa neyin doğru neyin yanlış olduğu öğretilmelidir. Pedagojik tabirle sınır koymalı, bizim dilimizdeki karşılığıyla terbiye verilmelidir.
Sınır koyma tabiri, çocuğa kendi isteklerine ve davranışlarına bir sınır koymak zorunda olduğunu öğretmek manasına gelir. Bebekler kendilerini annelerinin adeta bir parçası gibi görürken bebeklikten çıkan çocuk artık kendi benliğinin farkına varır. Ama bu benliğin sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiğini öğrenmeye ihtiyacı vardır. Eğer ailesi ona sınırlarını öğretmezse kendiliğinden öğrenemez. Mesela arkadaşını ittiği zaman bunun yanlış olduğunu ona öğreten olmazsa hayatı boyunca böyle davranışlar gösterebilir.
Çocuklar elbette meraklıdır, hareketlidir, coşkuludur, eğlenceyi sever. Genellikle sınır konulmasını, sorumluluk verilmesini, ödev verilmesini ve isteklerinin kısıtlanmasını istemez. Ancak istese de istemese de bunları öğrenmek zorundadır.
Çocuklar için aile ortamı hayatı öğrenmek için ilk basamak gibidir. Çocuk kendi evlerinde nispeten daha serbest yaşıyor olsa da yavaş yavaş hayatın gerçeklerini öğrenmelidir. Çünkü evlerinin dışında bir hayat vardır. Orada başkalarıyla geçinmek zorundadır.
Eğer evde her istediğini yapmaya istemediği şeyi yapmamaya alışmışsa yarın okula gittiği zaman uyum sağlayamayacaktır. Öğretmeni ona “Sus, yerine otur, arkadaşlarını rahatsız etme, sınıfın huzurunu bozma,” dediği zaman kötü duygular hissedecektir. Belki okula gitmek istemeyecektir. Belki de okulda ona önyargı ile bakılmasına ve istenmeyen bir öğrenci, problem çocuk olarak görülmesine sebep olacaktır. Söz dinlemeyen, karşı gelen, saygısızlık eden bir öğrenci olarak yaftalanmak belki de bütün bir eğitim hayatını olumsuz etkileyebilecektir.
Sadece okul hayatında değil, bütün hayatı boyunca kurallara uymayan, başkalarına saygı göstermeyen, uyumsuz bir insan olmak çok büyük problemlere yol açabilir. Bu yüzden erken yaşlardan itibaren çocuklara sınır koymalı ve kuralları öğretmelidir.
Kurallar ve sınırlar bir bakıma çocuğu güvende hissettirir. Çünkü anne baba çocuğuna kural koyarak neyi yapıp yapamayacağını söylediği zaman çocuk kendisine tanınmış hakların da farkına varır. Kendilerini ve dış dünyayı daha kolay öğrenirler. Doğru tanımlanmış sınırlar çocuklara keşif ve öğrenmeyi güvenle yapabilecekleri bir alan sağlar.
Çocuklar kendilerine kural koyan ve yaptıklarıyla ilgilenen bir rehbere ihtiyaç duyarlar. Tutarlı bir şekilde kurallar koyan ve uygulayan anne ve babalar çocuğun saygısını kazanır.
Çocuklar, hayata gözlerini açtıkları toplumun ve ailenin onlardan ne beklediğini de bilmek isterler. Diğer insanlarla ilişki kurarken ne yapıp yapmamaları gerektiğini, neyin beğenildiğini neyin ayıp sayıldığını öğrenmeye ihtiyaç duyarlar.
Bu kuralları öğrenerek ve yaparak sevilmek, ilgi görmek, aferin almak çocukların temel ihtiyaçlarındandır.
İlgisiz bir ailede büyüyen çocuk neyi yaparak takdir edileceğini bilmediği için saçma sapan hareketler yaparak ilgi odağı olmaya çalışır. Bu sebeple çocukların eğitim ve terbiyesi asla ihmal edilmemelidir.
Çocuklara kuralları öğretirken ve sınır koyarken dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır.
1- Öncelikle dört yaşından küçük çocukların neden kurallar olduğunu ve onlara neden uyulması gerektiğini anlaması beklenmez. Çocuklar bu yaşlarda zihinsel olarak yeterince gelişmiş değildir. Bu sebeple ona sadece kuralı göstermeniz, örnek olmanız ve sık sık hatırlatmanız gerekir. Bu yaşlarda çocukların devamlı anne baba gözetimine ihtiyacı vardır. Mesela çocuğa “Pencereden aşağı eğilme” diye bir kural koymanız bir şey ifade etmez. O fırsat buldukça bunu yine yapacaktır. Bu sebeple pencereyi açık bırakmamanız ve yalnız bırakmamanız gerekecektir. Kuralların sebebini anlaması ve uyması için belli bir yaşa gelmesi gerekir. O zamana kadar devamlı takipçi olmanız gerekir.
2- Küçük çocuklar kendilerine engel olunmasından hoşlanmaz. Mesela merak ettikleri bir şeyi ellerine alıp kurcalamak istedikleri zaman yapma denilmesini ve engellenmesini sevmez. O yüzden meraklarını giderecek kadar yakından görmelerine izin verilmesi iyi olur. Eğer tehlikeli olacaksa ulaşamayacağı bir yerde saklamak gerekir. Çünkü çocuklar yasaklara pek uymak istemezler.
3- Çocuklar pek çok şeyi taklit ederek ve örnek alarak öğrenir. Bu sebeple anne babasının yaptığı şeyleri ve kullandıkları eşyaları merak ederler. Bu da çok tabidir. Siz bu taklit ve örnek alma özelliğini onu terbiye etmekte kullanabilirsiniz. Mesela insanlara “lütfen” demeyi, teşekkür etmeyi öğretmek için en iyi yol sizin de yapmanızdır. Yemekten önce ve sonra ellerini yıkamasını öğretirken siz de yıkayarak örnek olabilirsiniz.
4- Çocuklara konuşarak bazı kuralları öğretmek için, her şeyden önce bu konuyu çocuğun anlayıp anlamayacağını, kullandığınız ifadeleri nasıl algılayacaklarını düşünüp onların seviyesine göre konuşmalısınız. Çünkü çocuklar sizin kurallarınızın sebebini anlamayacaklardır. Onlara uzun uzun konuşmalar yaparak kafalarını karıştırmayın. Kısa ve öz cümlelerle ne yapması gerektiğini söyleyin.
5- Çocuğunuzla konuşmak istediğiniz zaman göz teması kurmaya özen gösterin. Yüzünüze bakması için onun karşısına geçmek ve çömelerek onunla aynı seviyeye inmek faydalı olacaktır. Çocuklarla iletişim yüz yüze yapıldığında daha etkilidir. Bu sesinizin tonunu ayarlamanıza da yardım eder.
6- İletişimde ses tonu, beden dili çok önemlidir. İletişime başlamak için mekân olarak yakın olmaya dikkat edin. Uzaktan seslenmek, bağırmanızı gerektireceği için sizi sinirli gibi gösterir. Özellikle sinirli olduğunuz zaman önce sakinleşin, yakınlaşın ve sakin kalarak, sesinizi ayarlayarak konuşun.
7- 6 yaşından küçük çocuklar, her seferinde belli bir şeyi öğrenip akıllarında tutabilirler. Karmaşık şeyleri anlayacak kadar zihinleri gelişmiş değildir. Yetişkinlerin ilgi duyduğu şeylere ilgi duymaz ve anlamazlar. Onlara, onların anlayabileceği seviyede ve özet bir bilgi verin. Açık ve net konuşmanız ve anladığından emin olmanız büyük önem taşımaktadır.
8- Çocuklara kural koyarken tutarlı olmak ve kesin konuşmak önemlidir. Bir şeyi yapmamalarını söylediğiniz zaman tutarlı olun. Az kural koyun ama kurallarınız kesin olsun. Beden dilinizle karmaşık mesaj vermeyin. Mesela çocuğunuza kaba, argo, küfürlü sözler söylememesi gerektiğini tembihlediğiniz halde söylediği vakit gülmek çelişkili bir mesajdır.
9- Çocuğa bir şeyi yapmasını tembih ettiğiniz halde yapıp yapmadığını takip etmemeniz, yapınca ilgi göstermemeniz, yapmayınca aldırış etmemeniz tutarsız bir davranış olur. O sebeple yaptıklarını takdir edin. İstediğinizi yapmadığı zaman bunun sonuçlarına katlanması gerektiğini gösterin. Mesela “Parka gitmemiz için önce oyuncaklarını toplaman lazım,” dediyseniz, bu kurala uymasını sağlayın. O toplamadı diye kendiniz toplamayın. Toplamadığı halde yine de parka götürmeyin. “Toplamanı bekliyorum. Yoksa gidemeyiz,” diyerek kararlılık gösterin.
10- Çocuğun kendi ihtiyacına dair konularda çok ısrarcı olmayın. Çocuğa istemediği bir şeyi yapmasını ısrarla söylemek karşı gelmeye itebilir. Bu da sizi öfkelendirebilir. Mesela yemek yemek istemediği halde ısrar etmeyin. Sonuçta onun midesi. Acıkmamış olabilir. Biraz bekleyin. Acıkınca zaten yiyecektir.
11- Çocuklara sınır ve kural koymak çoğu zaman zordur. Özellikle de hareketli veya inatçı çocuklar dinlemeyebilir veya karşı gelebilir. Ona ne yapmaması gerektiğini söylemektense ne yapması gerektiğini söyleyin. Mesela “Misafirlerin yanında gürültü yapma, bağırma, koşma” yerine, “Oyuncaklarınla oyna, resim yap. Sonra seninle konuşacağız, oyun oynayacağız,” diyebilirsiniz.
12- Çocuğa bir şeyi dayatmak yerine ufak bir tercih hakkı sunulursa kendi istediğini yapmış gibi hissedecektir. “Bu oyuncağınla mı oynamak istersin, bununla mı? Önce hangi derse çalışmak istiyorsun? Bu kıyafetini mi giymek istiyorsun, bunu mu?” gibi seçim hakkı tanımak duygularını kışkırtmadan istediğiniz şeyi yapmasını sağlayabilir.
13- Kriz anlarında bir şey öğretmeye çalışmayın. Çocuğunuzun bir davranışından rahatsızsanız, bu durumu açıklamak için en uygun vakit, o davranışı göstermeden öncedir. O davranışı gösterdiği sırada siz çok öfkeli veya endişeli iken öğretmek yanlış olur. Mesela yolculuk sırasında sözünüzü dinlememesinden endişe ediyorsanız bunu yola çıkmadan önce sakin sakin konuşun. Bir şey öğretmek için bir olayın olmasını beklemeyin.
14- Çocuğa terbiye vermenin en zor olduğu anlar, başkalarıyla birlikte olduğunuz zamanlardır. Özellikle aile büyükleri gibi sizi kınamalarından korktuğunuz kişilerin yanında gergin olursunuz. Bilhassa çocuk şımarıp sözünüzü dinlemediği zamanlarda kendinizi sıkıntılı hissetmeniz ve öfkelenmeniz çok normaldir. Ancak bu öfkeyi ona yansıtmayın. Önce sakinleşmeyi bekleyin. Daha sonra uygun bir vakitte konuşun.
15- Çocukların kendilerini ifade etmesine izin verin. Onları dinleyin. Bir kurala neden uymak istemediği hakkında açıklama yapmak istiyorsa onu anladığınızı gösterecek şekilde dinleyin. Olumlu bir iletişim becerisi, çocuğun güçlü bir kişilik oluşturmasına, kendine güvenmesine, kendine değer vermesine ve pozitifliği gelecekte diğer ilişkilere taşımasına yardımcı olur. Bu nedenle, çocuğunuzla olumlu bir iletişim kurmanız son derece önemlidir.
16- Büyük çocuklar kurallar konusunda haksızlık ve ayrımcılık yapılmasına dayanamazlar. Bu konuda hassasiyet gösterin. Eğer bir kurala kardeşi uymadığında kızmadığınız halde ona fazla kızıyorsanız mutlaka öfke duyacaklardır. Adil olun. Ölçülü ve gerekli kurallar koyun. Yaşlarına uygun şekilde kurallarda esneklik gösterin.
17- Dini eğitim verirken de aynı kurallar geçerlidir. Eğitim mutlaka yaşa uygun olmalıdır. Basit ve kolay kurallardan başlamalıdır. Örnek olunmalı, sevdirmelidir. Az ama devamlı olmaya, takip etmeye önem verilmelidir. Öfkeyle değil sevgiyle ve takdir ederek eğitim verilmelidir.

REKLAM ALANI
REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ