İRFAN SOHBETİ / Allah için Tevazu ile Yükselelim
İRFAN SOHBETİ
Allah için Tevazu ile Yükselelim
Seyda Feyzullah Konyevî -KS-
Tevazu, bizleri Rabbimizin katında yücelten, bizi insan yapan, bizi Müslüman yapan bir fazilettir.
Tevazu, sükunet ve huzura açılan kapı olduğu gibi; fitne ve fesada sebep olabilecek kapılara da kilittir.
Cenab-ı Allah ayet-i kerimede şöyle buyuruyor:
وَعِبَادُ الرَّحْمَٰنِ الَّذِينَ يَمْشُونَ عَلَى الْأَرْضِ هَوْنًا وَإِذَا خَاطَبَهُمُ الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلَامًا
“Rahmân’ın has kulları, yeryüzünde tevazu ile yürüyen kimselerdir. Cahiller kendilerine sataştığında, ‘Selam olsun!’ der geçerler.” (Furkan, 63)
Kibir bir hastalıktır. Tedavisi ise tevazudur. Tevazu, insanın kendi acziyetini bilmesidir. Unutmamalıyız ki hepimiz bu dünyaya bir hiç olarak geldik. Elimizde hiçbir şey yoktu. Ne giyecek bir elbisemiz vardı, ne de ağzımızdan bir tek kelime dökülüyordu. Rabbimiz lütfetti, büyüttü, nimetler verdi. Ama hiçbir şey aslında bize ait değil.
Dünyanın en zengin insanı da olsak, toprağa girdiğimizde bir kefenle gideceğiz. Bir toplu iğneyi bile beraberimizde götüremeyeceğiz. İşte bunun farkında olan insan, kibirlenemez. Farkında olan insan, Süleyman Aleyhisselam gibi yaşar ama Karun gibi olmaz. Çünkü bilir ki her şey birer emanettir.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem kibri şöyle tarif ediyor:
“Kibir, hakkı kabul etmemek ve insanları küçük görmektir.” (Müslim, İman 147)
Birisi bize bir hakikati söyler, biz de sırf nefsimiz kabullenmediği için o sözü reddederiz… İşte kibir budur. Kurtulmak için ne yapmalıyız? İşte çözüm yine İslam’da: Tevazu! Kötü bir huydan kurtulmak istiyorsak onun zıddını uygulamalıyız.
Bir bardağın dibinde pis suyu düşünün. İçine temiz su dökerseniz, o bulanıklık zamanla gider. Kalbimiz de öyledir. Kötü huylarla bulanıksa, üzerine iyilik akıtacağız, güzel ahlakla yıkayacağız. Ne zaman ki o kalp tertemiz olur, işte o zaman Allah katında değer kazanır.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
“Allah için tevazu göstereni Allah yüceltir. Kibirleneni ise alçaltır.” (Ahmed b. Hanbel)
Bazen tevazu gösteren insanlar zayıf, önemsiz zannedilir. Ama unutmayalım ki onlar göklerde meşhurdur. Allah katında azizdir. Efendimiz şöyle buyuruyor:
“Size cennetlikleri haber vereyim mi? Onlar halk arasında zayıf görülen, fakat yemin etseler Allah’ın kabul ettiği kişilerdir. Cehennemlikleri de haber vereyim mi? Katı kalpli, kaba, cimri ve kibirli kimselerdir.” (Buhârî)
Allah-u Teâlâ, Peygamber Efendimize ne buyuruyor biliyor musunuz?
“Sana tabi olan müminlere tevazu kanadını indir.” (Şuara, 215)
Kardeşim, sen mümin kardeşine alçakgönüllü davranmazsan kime davranacaksın? Özellikle de evde… Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem ne buyuruyor Hz. Aişe validemiz aracılığıyla?
“Evin işlerinde bana yardım ederdi.”
Zannediyor musunuz ki hep zikirle meşguldü? Hayır. Evinde hanımına yardım eder, çocuklarıyla ilgilenir, zamanı paylaşırdı.
Bakın Mekke Fethi’nde Efendimiz ordusuyla şehre girerken, öyle bir tevazu gösteriyor ki, sahabe anlatıyor:
“Devesinin üzerinde o kadar eğilmişti ki, mübarek sakalı devenin sırtına değecek gibiydi.”
İşte gerçek büyüklük budur. “Ben fethettim” demedi, “Ben kazandım” demedi. Çünkü bilen bilir: Zafer Allah’tandır.
Evlatlarımızı ihmal etmeyelim. Hizmet edelim, ama evimizi de ihmal etmeyelim. Çocuklarımızı dergâha götürelim ama eve de zamanında dönelim. Oturup iki güzel cümle kuralım. Çünkü Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem bize böyle öğretti. Hem hizmet ehli olacağız, hem ailemize sahip çıkacağız.
Cenab-ı Mevla, bizleri mütevazı kullarından eylesin.
Bizleri “İbadurrahman” zümresine dahil eylesin.
Gönlümüze merhamet, kalbimize rikkat, halimize zerafet versin.
Gazze’de, Suriye’de, Doğu Türkistan’da, Arakan’da ve dünyanın neresinde olursa olsun mazlum kardeşlerimize yardım eylesin.
Bizleri de o yolda infak eden, dua eden, destek olan kullarından eylesin.
Rabbim, rızkınıza bereket, hanelerinize huzur, evlatlarınıza feraset, işlerinizde kolaylık versin.
Ve son söz olarak:
“Kim Allah için bir derece tevazu gösterirse, Allah onu bir derece yükseltir.” (İbn Mâce, Zühd, 16)
Velhamdülillahi Rabbil alemin.
Ve sallallahu ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain.