ALLAH DOSTLARI / Hâce Yûsuf Hemedani -KS-

  • 08 Kasım 2024
  • 120 kez görüntülendi.
ALLAH DOSTLARI / Hâce Yûsuf Hemedani -KS-
REKLAM ALANI

ALLAH DOSTLARI
Hâce Yûsuf Hemedani -KS-
Yusuf Şahin

Ebû Ya‘kûb Yûsuf ibni Eyyûb Hemedânî rahmetullahi aleyh Silsile-i Nakşibendiyye-i Aliyye’nin dokuzuncu halkasıdır. Hicrî 440 yılı Safer Ayı’nda Pazartesi günü Hemedân’ın Bûzencird Köyü’nde dünyaya geldi.
Küçük yaştan itibaren ilim tahsiline başlayan Yûsuf Hemedânî hazretleri on sekiz yaşına ulaştığında ilmine devam etmek için dönemin en önemli ilim merkezlerinden olan Bağdat’a gitti. Burada Nizamiye Medresesi baş müderrisi ve et-Tenbîh, el-Mühezzeb ve et-Tebsıra gibi eserlerin sahibi Ebû İshâk eş-Şîrâzî’den fıkıh dersi alarak bu ilimde iyice derinleşti. Şîrâzî’nin yanı sıra devrinin âlimlerinden ders alarak kendini yetiştirdi. Hadis ilmini meşhur Hatîb el-Bağdâdî gibi muteber âlimlerden aldı.
İsfahan’da Hamd b. Velkîz’den, Buhara’da Ebü’l-Hattâb Muhammed b. İbrâhim et-Taberî’den ve Semerkant’ta Ahmed b. Muhammed b. Fazl el-Fârsî’den ders alıp hadis dinledi. Mâverâünnehir’in en önemli âlimleriyle görüştü. Güvenilir hadis ravilerinden dersler aldı. İmam Cüveynî ve Alaüddevle Simnânî’nin derslerine katıldı. Devrinin ilimlerini öğrenerek zahirî ilimlerde tam anlamıyla bir ilim ummanı oldu.
Yûsuf Hemedânî hazretlerinin talebelik yılları Bağdat’ta görüş ayrılıklarının fazla olduğu çalkantılı bir döneme rastlamıştı. Kendisi de hem hocasının konumu itibarıyla hem de ilm-i hilâftaki mahareti sebebiyle doğal olarak bu tartışmaların içerisine dâhil oluyordu. Her ne kadar bu hararetli münazaralarda başarılı olsa da gönlü huzursuz oluyordu. Bu onun tasavvufa yönelmesinde etkin rol oynamıştı.
Hayatının büyük bir kısmını ilim yolculuğunda geçiren Yûsuf Hemedânî rahmetullahi aleyh zamanla fıkıh ve kelâm tartışmalarından yüz çevirip tasavvufa yöneldi. Bu yönelişte Ebû İshak eş-Şîrâzî’nin tasavvufa meyilli olmasının da etkisi olmuştur.
Zühd, takva ve muhabbet yoluna yöneldiği zaman Ebû Ali Fârmedî kuddise sirruhû hazretlerinin sohbet halkasına katıldı. Onun yoluna bağlanarak ve hizmet ederek seyr-u sülûkünü tamamladı. Ayrıca Selmân-ı Fârisî Hazretleri’nin asâsı ve sarığı da kendilerindeydi.
Yûsuf Hemedânî hazretlerinin tasavvuf yolunda Abdullah-ı Cüveynî ve Hasan-ı Simnânî’den de faydalandığı nakledilmektedir. Genç yaşından itibaren elde ettiği ilim ve marifetle kâmil imamlara ve âlimlere önder oldu.
Yûsuf Hemedânî hazretleri insanlara doğru yolu göstermek için Bağdat’ta sohbet meclisleri kurdu. Binlerce kâmil insan onun sohbetine katılırdı. Pek çok putperestin Müslüman olmasına vesile oldu.
Sonrasında Merv’e gitti. Oradan Herat’a geçti ve davet vazifesine burada devam etti. Merv’deki ulemanın ve talebelerinin yüksek ısrarı üzerine tekrar Merv’e gitti. Burada bir tekke kurarak irşada devam etti. “Horasan Kâbesi” denilen bu tekkeye sûfîlerin yanı sıra âlimler de devam ediyordu.
Sürekli bu tekkede kalmayıp irşad için birçok şehre seyahat eden Hemedânî hazretleri tekrar Bağdat’a döndüğünde daha önce ders okuduğu Nizâmiye Medresesi’ndeki vaazları halktan büyük bir ilgi gördü.
Dinî emirlere son derece bağlı olan Yûsuf el-Hemedânî sahv ve temkini esas alan bir tasavvuf anlayışına sahipti. Keramete ve keramet göstermeye iltifat etmez, sekr ve vecdin tesiriyle zuhur eden ölçüsüz söz ve davranışları doğru bulmazdı.
Yûsuf Hemedânî kuddise sirruhû çok oruç tutar, namaz kılardı. Dünyaya meyletmez, çarşıda pazarda yapılmış yemekleri yemezdi. Elbisesi mütevazı idi. Arpa ekmeği, darı ekmeği gibi basit yemekler yerdi. Nefsine değer vermezdi.
Allah korkusundan devamlı ağlardı. Her an abdestli bulunur, bir özür olmadıkça cemaatle namazı terk etmezdi. Eziyet gördüğü kimselere daha iyi davranırdı. Yüksek sesle gülmez, yüksek sesli konuşmaz ve vakarlı yürürdü. Çok istiğfar eder, salevât okurdu. Namazlardan sonra vird ve cüz okurdu.
Meşayıh-ı Kirâm’ın sözlerini ve hallerini müridlerine anlatırdı. Kimi görse ‘Hâce’ diye hitap ederdi. Perşembe ve Cuma geceleri ile bayram akşamları büyük zatları ziyaret ederdi. Başka beldelerden gelen sûfîlere bulundukları yerlerde yaşayan ve medfûn bulunan Allah dostlarının isimlerini sorardı.
Davet edenin davetine kim olursa olsun icabet eder, kimseyi hakir görmezdi. Kendisinden bahsederken “ben” yerine “çaresiz” derdi. Kimseye kötü söz söylemezdi. Mecliste herkese umumî olarak konuşurdu. Yürürken etrafına bakınmazdı. İnsanlara devamlı fıkhî meseleleri anlatır, emr-i bi’l-ma‘rûf yapardı.
Allah-u Zülcelâl kendisine tıp ilminden de bir nebze bahşetmişti. Göz ağrılarına ve hastalıklarına ilaçlar yapardı. İyi ok atar; mushaf, seccade, tarak, misvak ve havlusunu yanında taşırdı. Rızkını helalinden kazanmak için ayakkabı yapar ve çiftçilikle uğraşırdı. Allah-u Zülcelâl’in verdiği rızkını fakirlere ve ailesi kalabalık olan yoksullara infak ederdi. Kimseden bir şey istemezdi. Müridlerini de dilenmekten men ederdi. Müridlerinin yamalı elbise giymelerini sever, onlara hürmet ederdi.
Nakşibendiyye tarikatının temel kaideleri olarak kabul edilen Kelimât-ı kudsiyye prensipleri Yûsuf Hemedânî hazretlerinin talebesi Abdulhâlik Gucdüvânî kuddise sırruh tarafından belirlenmiştir. Muhakkak ki Gucdüvânî hazretleri bu prensipleri şeyhinin usulünden, hâl ve hareketlerinden almış olmalıdır. Makâmât-ı Yûsuf Hemedânî adlı esere baktığımızda bu prensiplerin aslının Hemedânî hazretlerinin hayatından mülhem olduğunu görmek gerekir. Bu eserde ifade edildiği gibi Hemedânî hazretleri her nefesi şuur ve bilinçle alıp vermiş (hûş der dem), önüne bakarak yürümüş (nazar der kadem), sürekli sefer hâlinde olmuş (sefer der vatan) ve halk içinde Hakk ile olmayı prensip hale getirmiştir, (halvet der encümen).
Hayatının son yıllarını Merv ve Herat’ta geçiren Yûsuf el-Hemedânî hazretleri Herat’tan Merv’e dönerken Bağşûr yakınlarındaki Bâmeîn’de vefat etti ve buraya defnedildi. Ardından İbnü’n-Neccâr adlı bir müridi kabrini Merv’e nakletti.
Mezarı bugün Türkmenistan sınırları içinde Merv yakınlarındaki Bayramali denilen yerde olup Hâce Yûsuf adıyla bir ziyaretgâhtır.
Çok Talebe Yetiştirdi
Yûsuf Hemedânî kuddise sirruhû, İmâm-ı Gazzâlî rahmetullahi aleyh ile aynı dönemde yaşadı ve aynı mürşidden feyz aldı. Yûsuf Hemedânî hazretleri Bağdat’ta Nizamiye Medresesinin ileri gelenlerinden iken İmâm-ı Gazzâlî hazretleri de Nişabur’da aynı mevkii haizdi. Birisi daha çok tekke ve müridler ile uğraşırken diğeri telife daha çok ağırlık verdi.
Yûsuf el-Hemedânî birçok mürid yetiştirmiştir. Meşhur şair Senâî, Radıyyüddin Ali Lala’nın babası Şeyh Saîd Lala ve Ebû Sâlih Abdullah et-Tabaki er-Rûmî onun önde gelen müridleri arasında zikredilir. Hâce Abdullah-ı Beraki, Hasan-ı Endaki, Ahmed Yesevî ve Abdülhalık-ı Gucdüvânî en meşhur halifeleridir.
Yûsuf Hemedânî kuddise sırruh Büyük Selçuklu Devleti’nin hâkim olduğu coğrafyada sünnî din ve tasavvuf anlayışının yaygınlaştırılmasında katkısı olmuştur. Bâtınîler’le mücadele eden Selçuklu Hükümdarı Sultan Sencer’in Yûsuf el-Hemedânî’nin tekkesine bağış yapması, bu dönemde diğer Sünnî âlim ve mutasavvıflar gibi onun da devlet tarafından desteklendiğini göstermektedir. Onun tasavvufî şahsiyetinin önünde güçlü bir ilim kimliği vardır. Yetiştirdiği iki öğrencisi, Abdülhalik Gucdüvani ve Ahmet Yesevi sayesinde Nakşbendiye yolu geniş halk kitlesine yayılmıştır.
Abdülkâdir Geylânî Hazretleri de Yûsuf Hemedânî Hazretlerinin meclisine gelip ondan feyz almıştır. Geylânî Hazretleri’ni vaaz ve irşâda teşvik eden kişinin Yûsuf Hemedânî Hazretleri olduğu kaydedilir.
Tabakât kitaplarında meşhur bir hadise zikredilir: Bir gün Yûsuf Hemedânî kuddise sırruh Bağdat’ta vaaz ederken İbnü’s-Sekkâ isminde bir fakih, şeyh efendiyi incitmek maksatlı bir soru sordu. Sohbetin feyzi ve dinleyenlerin dikkatleri dağılsa da onun soruyu sormasına izin verdi. Sorduğu soru konuyla hiç alakası olmayan, imtihan ve tahkir amaçlı sorulan bir soruydu. Yûsuf Hemedânî hazretleri şöyle dedi:
“Yerine otur! Senin bu sözlerinden küfür kokusu alıyorum. Belki de ölümün İslâm üzere olmayacaktır.”
Bir zaman sonra bu sözün hikmeti anlaşıldı. Nitekim İbnü’s-Sekkâ, Bizans’tan gelen bir elçiyle beraber Kostantiniyye’ye (İstanbula) gitti ve daha sonra burada kendi isteğiyle dinden çıkarak küfür üzere öldü.

GÜZEL SÖZLERİ
Yûsuf Hemedânî hazretleri Ehl-i sünnet temelli bir tasavvuf anlayışını temsil etmiştir. Sahâbe çizgisinden ayrılmamış ve talebelerine şu sözü daima hatırlatmıştır:
“Doğru yol, Allah Rasûlü Hz. Muhammed sallallahu aleyhi vesellem’in yoludur.”
***
Yûsuf Hemedani Hazretleri aşırıya giden bazı tasavvuf yollarını uygun bulmaz, ifrata kaçan sözleri beğenmezdi.
“Eğer Hallâc mârifeti hakkıyla bilseydi ‘enelhak’ yerine ‘ene’t-türâb’ derdi” dediği bilinmektedir.
***
Abdulhâlik Gucdüvânî kuddise sırruh hazretlerine şöyle buyurdu:
“Ey Abdülhâlık! Bilesin ki sülûk, yani Hak yolundaki yolculuk, iki kısımdır:
Birincisi sülûk-i zâhirdir ki, dâimâ ilâhî emir ve yasaklara riâyet etmek, dînî ölçüleri muhâfaza etmek ve nefsin arzularından kaçınmaktır.
İkincisi de sülûk-i bâtındır ki, kalbi temizlemeye çalışmak ve nefsânî sıfatları yok etmek için gayret sarf etmektir. Bâtın temizliği dedikleri işte budur. Kalp zikrinde sınırsız bir gayret ve azim gerekir ki, kalp Hak Teâlâ’yı zikreder hâle gelsin!”
***
“Bu devir geçer ve gerçek şeyhler âhirete göçerse selâmete ulaşmak için ne yapalım?” diye sorulduğunda, “Onların eserlerinden her gün sekiz varak yani 16 sahife okuyun” diye cevap vermiş, bu söz Ferîdüddin Attâr’ın Tezkiretü’l-evliyayı kaleme almasına vesile olmuştur.
***
Allah-u Teâlâ’yı anmadan yemek yemez ve şöyle buyururdu:
“–Lokma yemek, tohum ekmek demektir. Tohumu feyizli bir idrâk içinde ve uyanık olarak atmak gerekir ki gıdâ tâate dönüşsün!”
***
Yûsuf Hemedânî Hazretleri şöyle buyurmuşlardır:
“Din ve şerîat yolunda yürümeyen kişi, günde bin kerâmet gösterse bile şeytana uymuştur. Sünnet’e aykırı olan bir şeye îtikad eden kişi, dünyanın ilmini ezberlemiş de olsa, yol kesen hayduttur.”
***
“Her nefesi şuur ve idrâk içinde alıp verin (hûş der dem), yolda yürürken ayağınızın ucuna bakın (nazar ber kadem), beşerî sıfatlardan ilâhî sıfatlara ulaştıracak olan iç âlemdeki yolculuğa yönelin (sefer der vatan) ve halk içinde Hak ile olun (halvet der encümen)!”
***
“Benlik kapısını kapat, hizmet ve sohbet kapısını aç!”
***
“Meşâyıhın huzûrunda hem zâhiren hem de bâtınen edep, hürmet ve tâzîm ile oturun!”

REKLAM ALANI
REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ