Batı İnsanının Eğitilmiş Kedi Rolü
Bazı marifetler kazandırılan bir kedinin tepsi içinde kahve ikram ettiği söyleniyormuş. Bunu işiten hikmet sahibi, muzip biri, kedinin sahibini ziyaret etmeye karar verir. Hoşbeş ederlerken odanın kapısı açılır, kapının boşluğunda, arka ayakları üzerinde dikilmiş, ön ayaklarıyla bir kahve tepsisi tutan, üstelik tepsinin içinde iki fincan kahveyi de taşıyan kedi görünür. Kedi, o vaziyette salına salına kahveleri ikram etmek üzere odanın ortasına doğru yürürken, muzip misafirimiz, kediyi sınamak için cebinde getirdiği fareyi orta yere salıverir. Kedi fareyi görür görmez elindeki tepsiyi bir tarafa fırlatır ve farenin üzerine doğru seğirtir!
Bu fıkrayı mahlûkatın fıtratının ve tıynetinin değişmez olduğuna misal olarak anlatırlar.
Kimilerine biraz zorlama görünse de fıkra Batı hayat tarzına uygulanabilir gibi duruyor.
Batı uygarlığı (Avrupalı ve Amerikalı insanın hayat tarzı) yapısal olarak çifte standartlıdır (yani adaletsizdir, yani kendi nefsi için istediğini komşusu için istemez, zararı kendine dokunmayan bir hatanın düzeltilmesi cihetine kolay kolay yanaşmaz).
Batı hayat tarzı sadece adaletsiz değil, aynı zamanda ikiyüzlüdür de. Hz. İsa’ya atfen bir yanağına tokat atılınca öteki yanağını çevir öğüdü günümüz Hristiyan’ı için bir anlam taşımıyor. Onlar tokadı yiyince öteki yanağını çevirme yerine, gücü yettikçe kısas uygulamakla da kalmıyor, işi intikam almaya kadar götürüyor.
Musevilik ise, Roma ve Atina hukuklarında olduğu gibi, ırkçı ve köleci anlayışın ürünüdür. Museviliğe göre, yalnız İsrail neslinden gelenler Allah’ın sevgili kuludur, öteki insanlar Yahudilere hizmet etmek için yaratılmıştır. Bu yüzden, faiz yasağı sadece Yahudiler arasında geçerlidir, diğer din mensuplarına fahiş oranlarla faiz uygulamak mubah ve caizdir.
Günümüz Batı âleminde sözü edilen insan hakları kavramını onların şimdi sözünü ettiğimiz ikiyüzlü anlayışından soyutlayarak anlamaya kalkışmak safdillik olur. Almanya’nın, Fransa’nın türlü bahanelerle Türkiye’ye ve orada yaşayan Türklere karşı uyguladığı hasmane tutum bu cümleden sayılabilir.
Batı âleminin kadim değer yargılarına göre yapılandırılan yeni dünya sistemi aslında Batının geleneksel değer yargılarını sürdürmeye yöneliktir. Yeni dünya düzeninden Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra da, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra da bahsedilmişti. İçinden geçmekte olduğumuz zaman diliminde yaşadığımız dünya sisteminde de kuşku duyulmasın ki, söylenenlerle yapılanlar arasında, kuram ile uygulama arasında aynı dramatik fark sürdürülecektir. Doğal olarak ceberutların lehine… Batı, eğitilmiş kedi rolünü sadece kendi insanları arasında oynar. Müslüman söz konusu olduğunda edindiği eğitimi unutur.
Bu nedenle İslâm’ın sadece Müslümanlara değil, bütün insanlara yardım edeceğine ilişkin inancımız artan bir güçle varlığını sürdürüyor.