Emr-i Bi’l Ma’ruf Nehy-i Anil Münker Görevimiz
Yeryüzünün halifesi olan, oranın imar ve ıslahından
sorumlu tutulan insanoğlu eşyayı
okuma onda ki hakikatleri görme istidadına
sahip olduğu gibi eşyaya hükmetme, onları
istediği gibi evirip çevirme gücüne de sahiptir.
Sorumluluğu büyük olmasına rağmen yanılması
ve hata işlemesi de muhtemeldir. Dolayısı
ile insan uyarılmaya muhtaç olduğu gibi
başkalarını da uyarma gibi bir görevi vardır.
Kendi kendine yetme duygusu nefsanî ve şeytani
bir duygudur. Bu duyguya kapılmamak
için edilen nasihatleri kulak vermeli. Anlatılan
hak ve hakikatlere tabi olmalı. İnsanlar
birbirlerinin velisi ve vasisi gibi; birbirini yıkayan
temizleyen iki el gibi hareket etmelidirler.
Bu da Emr-i bi’l ma’ruf nehy-i anil münker’le
mümkündür.
İnsanlar birbirini yıkayan
temizleyen iki el gibi hareket
etmelidirler. Bu da Emr-i bi’l
ma’ruf nehy-i anil münker’le
mümkündür.
Emri bil maruf iyilik ve güzelliği, Allah’ın emir
ve tavsiyelerini anlatarak insanların bu istikamet
üzere olmalarını sağlamak iken Nehy-i
anil münker ise kötü ve çirkin olan şeyleri önlemek
için gayret sarf etmektir.
Yüce Allah buyuruyor ki:
“(İnsanları) Allah’a çağıran, salih amel işleyen
ve “Ben Müslümanlardanım.” diyen kişiden
daha güzel sözlü kim olabilir?” (Fussilet, 33)
Emr-i bi’l ma’ruf nehy-i anil münker vazifesini
ehil, liyakatli, ilim sahibi, donanımlı, kültürlü,
insanlar öncelikli olarak yerine getirirken her
Müslüman da kendi çapında, gücünün yettiği
oranda bu vazifeyi ihmal etmemeli. Bir toplumda
bu vazifeyi hiç kimse yerine getirmese
bütün Müslümanlar bundan sorumlu olur.
Yüce Allah buyuruyor ki:
“Sizden hayra davet eden, iyiliği emredip kötülükten
sakındıran bir topluluk bulunsun!
İşte onlar gerçekten felâha erenlerdir.” (Al-i İmran,
104)
“Siz, insanlığın (iyiliği) için çıkarılmış en hayırlı
bir ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırsınız.”
(Al-i İmran, 110)
Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vesellem
de şöyle buyuruyor:
“Sizden kim kötü bir iş yapıldığını görürse onu
eliyle düzeltsin. Buna gücü yetmiyorsa dili ile
engellesin. Buna gücü yetmiyorsa kalbiyle
buğz etsin. Bu, imanın en zayıf derecesidir.”