GÜNDEM / Fesadın Cehennemi

  • 08 Kasım 2024
  • 155 kez görüntülendi.
GÜNDEM / Fesadın Cehennemi
REKLAM ALANI

GÜNDEM
Fesadın Cehennemi
Hüseyin Ustaoğlu

Ahir zamanın en önemli meselesi Müslümanların bir araya gelememe sorunudur. Sözde vahdet ve tevhidden bahsedilse de bu önemli iki manayı ve müslümanlık ölçüsünü belki de istismar edenlerin bazıları bizzat bu kesimlerdir. Mesele edebiyattan daha derindir. Sözden daha ötedir. Gönül, fedakârlık, öz ve çaba gerektiriyor. Birlik içinde kalmak, başarılı olmak ve yeryüzünde ezilen ve üzülen olmak istemiyorsak fitnelerden uzak durmak, fesat yapanlara karşı koymak ve birliğimizi sağlamak zorundayız.
Peki neden tek yumruk değiliz? Hadis-i Şerif’in tarifindeki gibi; “Bir binanın tuğlaları ve bir tarağın dişleri” gibi olamıyoruz? Küçük işlerin insanı, basit menfaatlerin ferdi olduğumuzdan… Müslüman ülkeler arasında da bir birlikten söz edemiyoruz. Herkes kendi saltanatında, ticaretinde ve sefasında olduğundan. Mükellefiyet borcumuz yok gibi hareket ediyoruz adeta.
Halbuki ilk insanla başlayan kişi ve toplumların imtihanındaki en mühim mesele de fitne ve fesattır. Çekememezlik ve hasettir. Gerek itikaden gerek ahlaken gerekse nefis marazları açısından da meseleye bakıldığında; bizi bir ve beraber olmaktan, ümmet olma şuurundan ve tevhid hakikatinden uzaklaştıran kötü vasıf fesatçılıktır. Şeytan ve onun askerleri bu bineği kullanarak müslümanı cehenneme sürüklüyor. Birliğini bozuyor. Gücünü kırıyor. Kendine saygısını kaybetmeye sebep oluyor. Ümitsizliğe düşürüyor…
Belki de İslam’ın cemaat dini olması, sosyal hayatı benimsemesi, halk içinde hak ile olmayı öğütlemesinin temel nedeni fesadı önlemektir. Zira zararı sadece kişinin kendisine değildir. Ölçeğine göre küçükten büyüğe, bireyden topluma hatta ülkeler arası zarar ve ziyana sebeptir. Birlik olmadan cuma ve bayram olmuyor. Cenazemiz kaldırılamıyor. Birlik olmadan bazı ibadetler farz olmuyor. Birlik olmadan haccın ruhu, tevhidin manası tam olarak yerine gelmiyor.
Bizi dıştan yıkamayacağını bilen din düşmanları birliğimizi bozarak bunu başarıyorlar. İnkara sürükleyemeyen şeytan vesvese üfürerek fesada sürüklüyor. Ne diyordu şair bu hususa dikkat çekerken; “Girmeden tefrika bir millete düşman giremez. Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.”
Cinnet Manzaraları
Dünyayı kin ve nefret sarmış. Sevgi, insanların gönüllerinden adeta bir daha girmemek üzere sökülmüş. Nereye bakarsak yangın yeri. Canavarlaşmış ve insanlıktan çıkmış bir ruh halinin cinnet manzaraları sergileniyor. Bu patoloji özellikle de müslüman halklar üzerinde deneniyor.
Günümüzde duygular örselenmiştir. Akıllar muhakemeden eksik ve subjektiftir. Mantık adil değil, bizzat tarafgirdir. Kafir ve siyonist düşünce, insanlıktan nasiplenmemiş bu kan emici güruh; canımızı, malımızı ve izzetimizi çiğneyip bizi yakıp kavurmaktadır. Uzağa gitmeye gerek yok. Bosna-Hersek, Arakan, Doğu Türkistan, Çeçenistan, Abhazya gibi mazlum coğrafyalarda yaşanan zulümler fesada uğramış toplumların eseridir. Filistin bunun en canlı örneği değil midir? Irak, Libya ve Suriye’ye demokrasi götüreceğiz diyenler nasıl da talan ettiler bu ülkeleri? Arap baharı adı altında yapılanlara ek olarak Ürdün, Sudan, Afganistan, Lübnan, Cezayir ve diğer ülkelerde olup bitenleri saymaya gerek var mıdır?
Düşman güçlenmiş. Gözümüzün içine baka baka uluslararası kurum ve kuruluşlarıyla birlikte dalga geçiyorlar. Müslümanlar insan sınıfından sayılmıyor. Saptırılmış inançlarının tezahürü her şey. Adına İslam ülkesi denilen birçok saltanat sahibinden ses yok. Ticaretleri bozulmasın, saltanatları sallanmasın. Siyonistler öfkelenmesin. Kafir himayeciler üzülmesin aman!
Kafir ve siyonistler sapkın ideolojilere iman etmişler. Lakin bunu normal görüyorlar. Tatminkâr bir şekilde, ibadet ediyormuşçasına yerine getiriyorlar hedeflerini. Hak ölçüden uzak, öfke, hırçınlık, kana doymayan ruhsuz maddeci ve hayvandan daha aşağı olan bu güruh üçüncü dünya hesapları yapıyor. Yemeye ve boşaltmaya doymayan ve garibanın elindekini almak uğruna haritalarla oynayan canavarlaşmış yönetimlerin akıl almaz, vicdana sığmaz portresi maalesef bu şekildedir.
Halkların sağduyulu isteği ile idareci kesimin arasındaki uçurum gerçekten tiksinti vericidir. Devlet gücü, para gücü, uluslararası kurumları, silah teknolojileri ve sapkın fikirleriyle neler yaptıkları ortadadır. Neler yapmak istedikleri de daha geriden gelmektedir. Bu halleriyle ne istikametleri var ne de selamet beklenir onlardan. Ellerinden gelse hemen kıyameti koparmak isterler. Yapay zekâ teknolojisi ile robottan insanlar yapmak, beyinlere cip yerleştirmek gibi düşünceler onların eseri. Şartları hakikatlerin inkârı boyutunda zorlayan, insanlığı inim inim inleten ve sömüren bu yapılar, beşerin kendini ilahlaştırmasının tezahürü değil midir? Bundan daha büyük fitne ve fesat var mıdır yeryüzünde? Allah fırsat vermesin diyelim!
Bize gelince; toplumsal olarak yaşanılası onca güzellik varken, bireysellik adına çok sekülerleştik. Güzel güzel yaşamak, birbirimizi sevmek varken fitnelere boyun eğip fesada yelken açtık. Her değerin içi boşaltıldı. Her geçen günde mahkemelerin yenileri kuruluyor ve suç oranları artıyor. Evlilik yaşı yükseldi. Bağımlılık ve işlenen suçların yaş düzeyi aşağılara düştü. Yuva kavramı bozuldu. Boşanmalar tavan yaparken nesil, selde sürüklenen kütükler gibi oldu. Envaı çeşit, itikadi ve cinsel sapıklık ortalıkta ve arsızca boy geziyor. Ar, namus, haya, edep ve ahlak sanki tatile çıktı. Sosyal medya teşhirciliği ile ruhlarımızı doyurmak istiyoruz. Düşmanlıkların üzerine odun atılıyor. Farklı düşüncelere tahammül kalmamış, kutuplaşma ve ötekileştirmeler diz boyu.
Halbuki tüm çağlara hitap eden evrensel ölçülerimiz var bizim. Allah’a ve Peygamberine iman etmiş, amentü esaslarına sımsıkıya bağlı, geleneğini ve göreneği bilen, örfüne ve inancına sahip çıkan, kültürünü ve tarihini sapasağlam yaşayan bir millettik. Hani top sindiremezdi bizi? Hani çocukları camiye koşarak giden bir milletin nesli elinden alınamazdı? Halen dünyanın gözünde ve gönlünde imparatorluk mirasına sahip bir milletiz. Beklenen Müslüman Türk’üz. İnsanlığın geleceğini karartmak isteyen, kana doymayan bu vampirlere kim dur diyecek? İnançsızlık ve sapıklık kıskacında kendine işkence eden şaşkın sürülere kim reçete sunacak? Serseri mayın misali yönünü kaybetmiş, ahlakı iflas etmiş insanı sadece maddeden ibaret hale getirmiş izzetsiz emperyalist yönetimleri kim hizaya getirecek?
İnsanlık Can Çekişiyor
Evet, fesada teslim olmuş batı ve onun yöneticileri her yerde insanı iliklerine kadar sömürüyorlar. Ahlak rafa kalkmış, ruhundan habersiz, duygusu iğdiş edilmiş, aklı saptırılmış, zekasını anarşistlikte kullanan amaçsız, idealsiz ve ufuksuz yeryüzü insanlığı. Tek tipleştirilmiş fesat kıskacındaki insan seli… Bir dünya portresi olarak karşımızda duruyor. Sadece portre mi? İnsanlığın halihazırdaki ve gelecekteki belası olarak da…
Çağın insanları yaralı, gönülleri yorgundur. Hisler, maneviyat, ahlak, umutlar yara almış. Hasarsız insan yok. Tam bir ahir zaman manzarası yaşanıyor. Oysa ezilen ve üzülen insanlar bireyselde sağduyulu ve iyi niyetliler. Kendisini fitnelerden uzak tutmak isteyenler sıradanlıktan uzaktır. Fesada açılmamak bakir kalmışlıktır da aynı zamanda.
Yaşanan savaşlar, istilalar, soykırımlar, masum haklar ve çocuk ölümleri karşısında vicdanı körelmemiş olanlar feryat ediyor. Halklar, sanatçılar, uluslararası bilim ve akademi camiası ile dünyadaki gençlikten ciddi tepkiler de gelmiyor değil hani. Korkak yönetimlerin suskunluğuna inat bu sağduyulu, insan kalmayı başarabilmiş vicdan sahiplerinin sesi gök kubbeyi inletiyor. Fesatçıların karşısına dikilmiş bu asil halleriyle dünyanın ve insanlığın geleceği adına bir parça umut oluyorlar…
Vicdanının nefesi ile soluk alan, insan olma onuru ile kalbi yanan, mayası bozulmamış gür seslilerin dünyası olacaktır er geç yer yüzü. Ne yaparlarsa yapsınlar zalimlikleri de bir yere kadar. Kafirlikleri, siyonistlikleri ve piyanistlikleri de. Hakkın ve iyinin tarafını tutanlar oldukça kıyamete kadar yıldızları karartamayacak ve güneşi söndüremeyeceklerdir.
Bu fesatçı devletler ve yöneticileri, günü geldiğinde, kendilerinden öncekiler gibi gayya kuyusuna yuvarlanıp gideceklerdir. Sonsuz azabı ilahi adalet bu kafiler sürüsüne tattıracaktır elbet…

REKLAM ALANI
REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ