İslam’a Hizmet Et Ki Yücelesin
Yüce Allah’a hamd; Peygamber Efendimize, Ehl-i Beyt’ine, ve Ashab-ı Kiram’a salât ve selâm…
Merhaba Dostlar;
Hak yola hizmet etmek, her şeyden önce bir peygamber mesleğidir. Bu da gösteriyor ki yeryüzünde Allah’a kulluktan başka en kıymetli şey; mahlûkata hizmet etmektir.
Diğer bir açıdan mahlûkata hizmet etmek de Allah’a kulluğun bir gereği ve tamamlayıcısıdır. Bu yüzdendir ki kulluk sanatının ustaları olan müşidler, kulluğun kemale ermesinin ancak mahlûkata hizmetle mümkün olacağını ifade etmişlerdir.
Mahlûkata hizmetin, başta insana hizmet, sonra da diğer yaratılmışlara, hayvanlara ve tabii çevreye hizmet etmek demek olduğunu hatırlayalım. Yani, kâinatı yaratan Yüceler Yücesi Rabbimiz, insanı bütün bu işler için görevlendirmiş ve sorumluluk yüklemiştir. Hizmet de bu sorumluluğun önemli bir parçasıdır.
Hizmetin diğer bir boyutu da İslam’a hizmet etmektir. Hatta aslı, esası budur. Zira İslam, insanlığın gerçek rotasını bulmasında ve insana yakışır bir hayat sürmesinde, hava gibi su gibi bir ihtiyaçtır. İslam’ın yaşandığı bir dünya, cennetten bir numunedir ki tarih çağları buna şahittir. İnsanlığın yeryüzüne gelişinden beri, nice kudsî peygamber, Allah’ın dinini hayata hâkim kılma mücadelesi vermiştir.
İslam’ın hâkim olduğu bir dünya barış ve adalet doludur. Kimse kimsenin canına malına kast edemez, zulmedemez. Bir devlet diğer devleti veya halkı ezip yok edemez.
İslam hâkim olmadığı zaman ise adaletsizlik, savaş ve zulüm yeri göğü inletir. Mazlumların sesi duyulmaz; zalimlerden hesap sorulmaz. Tıpkı günümüzde olduğu gibi…
İsrail adı altında bir araya getirilmiş uluslararası bir çete; özel şartlar altında türetilmiş vahşi bir güruh, bütün dünyanın gözleri önünde kadın, çoluk çocuk demeden Filistinlileri katlediyor, yakıp yıkıyor. Bir ahtapot gibi dünyayı sarmış meşum bir yapı, ileri gelen bütün devletleri adeta felç etmiş, uyuşturmuş, katliamlarını seyrettiriyor. İstisnalar hariç kimse gıkını çıkaramıyor…
Diğer taraftan, Budistler Arakanlıları, Çin ejderhası Doğu Türkistanlıları, Fransızların başında bekledikleri Hıristiyan aşırıları da Orta Afrika’daki müslümanları soykırıma, tehcire, zulme, baskıya tabi tutuyor. Çeçen savaşçıların sesleri artık duyulmuyor. Kimse, onlara ne oldu, bilmiyor bile! …
Yakın Doğu’da, Suriye’de bir zalim halkını katlediyor. Irak’ta ise aynı hegemonların türettiği bir ucube yapı, güya Müslümanlık adına müslümanları katlediyor, vahşet sergiliyor!
Bütün bunlar nasıl olabiliyor sevgili dostlar? İslam’ın sesinin gür çıktığı zamanlarda böyle şeyler olabiliyor muydu? Yoksa müslümana zulmü bir kenara bırakalım; bir kral, Hıristiyan halkına zulmetse İslam devletinden azar mı işitiyordu? …
Demek ki sevgili dostlar, her şeyden evvel, ekmek kadar su kadar İslam’a muhtacız. İslam’ı yeniden hayata hâkim kılmak için çalışmak, didinmek, hizmet etmek zorundayız. İnsanlığı bu vahşi cellatların elinden kurtarmanın başka yolu yok!
Hizmet, işte bu kadar önemli sevgili dostlar.
Dünyevi zevklerin, nefsani aldatmacaların uzağında kalıp ibadetlerini bihakkın eda eden bir müslümanın ikinci vazifesi, İslam’ın yücelmesi için hizmet etmektir. Ya bizzat dine hizmet edecek veya en azından dine hizmet edene hizmet edecek, destek olacak…
Bütün İslâmî hizmetler, adeta fabrikanın çarkları gibi birbirine bağlıdır. Biri diğerini besler. İş, tebliğle başlar, dini eğitim ve öğretim verilir, ardından, aile ve çevrenin ıslahı için şuurlandırıcı fikirler aşılanır. Bu şuurlu müslümanlar da bir araya gelerek, toplumun ıslahı için çalışırlar.
Son 30-40 yıllık dönemde yapılan hizmetlerin meyvesini, hem sosyal, ekonomik ve siyasi alanda hem de uluslararası alanlarda gördük, görüyoruz. Toplum olarak, eskiye nazaran daha iyi bir Müslümanlık yaşıyoruz, dünyaya bakışımız daha gerçekçi bir çerçeve kazanmaya başladı. İnsanımız daha geniş bir perspektiften bakabiliyor, düşünüp araştırıyor. Maddi ve manevi refahımız arttı, şükürler olsun.
Demek ki bizler Allah’ın dinine sahip çıktıkça Allah da bizi yükseltecek ve inşaallah, günü geldiğinde, zalimin pençesinde inleyen mazlumun hakkını almasına da vesile edecek… Yoksa öyle ahlanıp vahlanmakla, bağırıp çağırmakla bir yere varılmaz.
Demem o ki sevgili dostlar; Allah’ın dinine hizmet, bizim hem dünyevi hem de uhrevi kurtuluşumuzdur.
Vesselam…