KAPAK / Zulme Sessiz Kalma!

  • 04 Aralık 2023
  • 177 kez görüntülendi.
KAPAK / Zulme Sessiz Kalma!
REKLAM ALANI

KAPAK
Zulme Sessiz Kalma!
Abdullah Sofuoğlu

İşgalci İsrail haftalarca bombalayarak Gazze’yi harabeye ve kan gölüne çevirdi. Zaten 17 yıldır açık hapishane durumunda olan Gazze şehri, Hamas’ın 7 Ekim’de Siyonist İsrail’e gerçekleştirdiği operasyon bahanesiyle yine insanlık dramına şahit oldu.
ABD ve AB’nin desteğini arkasına alan işgalci İsrail dünyanın gözü önünde Gazze’yi karadan, denizden, havadan kuşatarak halkın üstüne bomba yağdırdı. Bombardıman uçakları günlerce hastaneler, okullar, kiliseler, camiler de dahil sivillerin sığındığı tüm yerleri alçakça bombaladı. Kullanılması yasak olan ve savaş suçu sayılan kimyasal bombalar da dahil tahrip gücü en ağır silahları siviller üzerinde kullandı.
Birkaç haftada 4 bini bebek ve çocuk binlerce masum insan katledildi. Gazze’nin kuzey kesimi hayalet şehre döndü. Mazlum Gazze’nin toprakları yine şehitlerin kanlarıyla sulandı. Hem de mazlum kadınların, çocukların, sivil insanların kanlarıyla…
Zulmü ve işgali kabul etmediği için bir şehir dolusu Müslüman yok edilmek isteniyor. Dünya katillerin yanında veya ilgisiz. İslam alemi ise cılız seslerle kınamaktan öte pek bir şey yapamıyor.
Görünüşte Birleşmiş Milletler İsrail’i kınama ve insani ateşkese davet etme kararı alıyor. Ama kararlar uygulanmıyor. ABD’nin vetosuyla İsrail’i durduracak, zulümlerine engel olacak hiçbir karar uygulamaya geçirilmiyor.
Müslümanlar Başsız Kaldı
75 yıldır İslam coğrafyasının göbeğinde yaşanan zulüm ve katliamın nedeni, Osmanlı’nın yıkılması ve hilafetin kaldırılmasından bu yana başsız kalan Müslümanların topraklarını diledikleri gibi istila edebileceklerine inanan egemen devletlerdir.
I. Dünya savaşından sonra 1917’de İngiltere’nin Mescid-i Aksa ve çevresini işgal etmesiyle başlayan süreç, bölgeye Yahudilerin göç ettirilmesiyle amacına ulaştı. Bölgede kurdurulan İsrail devleti BM tarafından hemen tanındı ve koruma altına alındı.
Aslında hristiyan batılılar Yahudileri çok sevdiği için onlara destek oluyor değiller. Bir kısmı hem Yahudi azınlıklardan kurtulmak hem de onları koruma adı altında Ortadoğu’ya müdahale etmek için onları buraya yerleştirme siyasetini uyguluyor. ABD’deki Evangelik mezhebine mensup kesimler ise sapkın kehanet inanışları sebebiyle bu katliamlara destek veriyor.
Buna en iyi örnek Kudüs’teki Kıble Mescidi’nin Denis Michael Rohan adlı Avustralyalı bir turist tarafından ateşe verilmesi hadisesidir. Neden yaptığı sorulduğu zaman Hristiyan Siyonist olan Rohan, “Tanrı’yı kıyamete zorlamak istediğini” söylemişti. Aksâ’yı yakmakla “Üçüncü Tapınak”ın inşası için mekân açmak istiyor ve böylece Mesih’in gelişini hızlandıracağına inanıyordu.
Tarihte yahudilere yönelik tüm katliamların ve kötü muamelenin tamamını hristiyan devletler yapmıştır. Yahudiler azınlık olarak bulundukları ülkelerde hep istenmeyen bir grup olmuşlardır. Yahudi kongresinde artık yahudilerin de bir devlete sahip olmasına karar verildiğinde Müslümanlar birliklerini kaybetmiş durumdaydılar.
İngilizlerin bölgeyi Yahudilere terk ederek çekilmesinden sonra işgal ettikleri arazileri dünyanın dört bir yanından getirdikleri yahudi nüfusuyla doldurmak istediler. Hitler de bu sırada Almanya’da ırkçı bir rejim kurmuştu. Normalde hiç tanımadıkları, bilmedikleri bu topraklara göç etmek istemeyen yahudiler, Hitler’in baskısıyla bölgeye göçmeye zorlandı.
Bu sözde soykırımın filmlerle ve medya araçlarıyla sürekli gündemde tutulması sayesinde dünyada yahudilerin mazlumiyeti imajı doğdu. Bugün yahudilerin işine gelmeyen bir söylemin hemen antisemitik damgası yemesi bu mazlumiyet imajının bir sonucudur.
İsrailliler günümüzde de o imajı kullanarak batının himayesinde devamlı Müslümanları katlederek topraklarını genişletmektedir. Müslümanlar katliam ve saldırılarla yerlerinden, yurtlarından edilmekte; evlerine mallarına el konulmakta ve üstüne bir de terörist damgası yemektedir.
Mazlumun Adı: “Terörist”
İsrail, bölgede Müslüman halka sistematik soykırım uyguluyor. Yıllardır onları öldürüyor, açık hava hapishanesinde yaşamaya mahkûm ediyor, devamlı taciz ve eziyetlerle yurtlarını terke zorluyor. Batı medyası da onun yaptıklarını kamufle etmek ve haklı göstermek adına bütün Müslümanların terörist olduğu, Müslüman öldürmenin sadece terörle mücadeleden ibaret olduğunu iddia ediyor.
Nerede çiğnenen onurunu ve siyasi haklarını savunmak için direnen bir Müslüman halk varsa ona aynı yafta vuruluyor: “Terörist”
Böylece Müslümanların yurtlarını işgal edenler, işledikleri zulümlerini, katliamlarını, soykırımlarını aklama imkanına kavuşuyor!
Eğer Müslüman katliamında biraz aşırıya gidip, sivil masum insanların üzerine, hastanelere, sivillerin sığındığı okul gibi yerlere bombalar atarak çocuk ve kadınları da katletmeye başladıysa bu da basit bir kınama ile geçiştiriliyor. Hatta medya organları hastanelerin altında tüneller olduğunu yazarak, İşgalci zalimlerin işlediği cinayetlere bahane hazırlıyor. Apaçık bir şekilde sivillerin üzerine kimyasal kitle imha silahları fosfor bombaları atmak da dahil her türlü acımasızca cinayeti işleyenlerin suçları örtbas ediliyor.
İsrail işgalinin ve katliamlarının amacı belli: Filistin’i haritadan silmek!
Zaten işgal devletinin başkanı Netenyahu’nun elinde tuttuğu haritada Filistin diye bir bölge yok. Bu haritayı BM kürsüsünden bütün dünyaya dikte ediyor.
Bir bahane ile Gazze’yi yok ediyorlar. Bu arada savaş ortamını fırsat bilerek Batı Şeria’da da pek çok Filistinli Müslümanı öldürdüler. Zaten saldırı öncesinde İsrail’de sivilleri de silahlandırdılar. Yerleşimci adı verilen, beğendiği yeri işgal etmek için yeni cinayetler işlemekten çekinmeyen yahudi göçmenler, kendilerine karşı koyan Filistinlileri katletti.
Sapkın İdeoloji: Siyonizm
İsrail devleti diğer devletler gibi bütün vatandaşlarına eşit davranan bir hukuk nizamı değildir. İsrail devleti, Yahudi olduğunu ispat eden herkese buraya yerleşme ve yer edinme hakkı tanır. İsrail devleti büyük bir ordugâh gibidir. İsrail’de kadınlar da dahil herkes askerlik yapar ve İsrail ordusunun doğal olarak bir neferidir. Çocukların eğitiminde Siyonist ideolojinin önemli bir yeri vardır.
Zaten yahudilerin itikadında başka dinlerden olanlara karşı yaptıklarından sorumlu olmayacakları düşüncesi vardır. Rabbimiz bunu şöyle haber veriyor:
“Ehl-i kitap’tan öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet etsen onu sana noksansız öder; içlerinden öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet etsen tepesine dikilip durmadıkça onu sana ödemez. Çünkü onlar “Ümmîlere yaptıklarımızdan dolayı bize bir vebal yoktur” derler. Onlar bile bile Allah adına yalan söylemektedirler.” (Al-i İmran; 75)
Yahudi ve hıristiyanlar başka toplumları sömürmek, öldürmek, yurtlarını işgal etmek konusunda kendilerini hak sahibi görürler. Çünkü onlar Allah’ın seçilmiş bir kavmi olduklarını iddia ederler. Halbuki Rabbimiz bunu reddetmektedir:
“Yahudi ve Hıristiyanlar: “Biz Allah’ın oğulları ve sevdikleriyiz” dedi. De ki: “Peki, ne diye sizi günahlarınızdan dolayı azaplandırıyor? Hayır, siz O’nun yarattığından birer beşersiniz. O, dilediğini bağışlar, dilediğini azaplandırır. Göklerin, yerin ve bunların arasındakilerin tümünün mülkü Allah’ındır. Son varış O’nadır.” (Maide, 18)
Yahudilerin şu anda çocuklarına dini metinler diye öğrettikleri kitaplarda birtakım kehanetler, dünyaya yahudilerin hâkim olacağını ve başka milletleri hayvan sürüleri gibi güdeceklerini iddia eder. Orada her öğrenci bu inançla yetiştirilir. Bu zihniyetle yetiştirildikleri için bu topraklarda yaşayan Müslümanlar onların gözünde sürülmesi veya yok edilmesi gereken düşmanlardır.
Bu toprakların su kaynakları, verimli alanları İsrail tarafından işgal edilmiştir. Filistinliler için geçimlerini sağlayacak bir alan bırakılmamıştır. Böylece kendiliklerinden çekip gitmeleri sağlanmaya çalışılır. Gitmeyenler de katliamla, şehirleri kan gölüne çevirerek göçe zorlanır. Tarih boyunca böyle olmuştur ve bu katliam da onun devamından ibarettir.
Filistin halkı zaten uzun zamandan beri topraklarını terke zorlanıyor. Ürdün denilen ülkenin nüfusunun çoğunluğunu Filistinli mülteciler oluşturuyor. Benzer şekilde Suriye’de, Lübnan’da ve hatta dünyanın birçok ülkesinde göçmen olarak yaşamak zorunda kalmış pek çok Filistinli Müslüman var.
Arz-ı Mev’ud İçin İslam’ı Yok Edecekler
İsrail devletinin tek istediği Kudüs ve Filistin topraklarını ele geçirmekten ibaret değil, bu ilk safhayı başardıkları zaman sırada Büyük İsrail’i kurmak var. Kendi inançlarına göre tarihteki Büyük İsrail’i kurmak için Arz-ı Mev’ud’u ele geçirmek istiyorlar. Elbette bunun için sadece Filistin’i değil civardaki birçok devleti de haritadan silmek ve hatta ülkemizin bir kısmını da ele geçirmek istiyorlar. Bunun için büyük devletleri bölmeyi hedefliyorlar. Böylece her bir küçük ve dışa bağımlı bölgeyi, terör gruplarının elinden daha kolay bir şekilde alacaklar.
Müslümanların gözünün içine baka baka bu planlarını gerçekleştirme yolunda adım adım ilerliyorlar. Aslında Gazze’ de, Filistin’de direnen müslüman kardeşlerimiz, bütün İslam alemi adına kendilerini siper ediyorlar. Çoluk çocuklarıyla beraber şehadeti göze alarak bu kan kokan topraklarda ölümü bekliyorlar. Hepimiz adına İslam’ın izzetini muhafaza etme fedakarlığını gösteriyorlar. Bizim de hiç değilse bu konuda şuurlanmamız, onlara her türlü desteği vermemiz gerekiyor.
Terör devleti İsrail’in, Müslümanların mukaddes mescidi Mescid-i Aksa’yı işgali ve İslam dünyasına kafa tutması karşısında direnen Filistinli kardeşlerimiz, yalnızca Allah’ın yardımına güveniyor. Tam bir iman ve tevekkülle 75 yıldır İsrail’in katliamları karşısında dimdik duran ve canını feda eden mücahitler İslam’ın şerefini muhafaza etmenin derdini taşıyor.
Bizler de hiç değilse onların feryadının duyulması için çaba göstermeli, onların haklı davasına destek vermeli ve yardımlarına koşmalıyız. Onların ümitsizliğe düşmemesi için yardımlarımızı esirgememeliyiz.
Kudüs ve Mescid-i Aksa’yı kurtarmak Müslümanların vazgeçilmez bir davasıdır. Bu dava aynı zamanda Müslümanların uyanışının, İslâm dünyasının direniş, diriliş ve varoluşunun başlangıcı olabilir.
Müslümanlar dünyada hakim hale gelirse bütün insanlara adalet ve huzur nizamı kuracaktır. Elbette İslam coğrafyasının diğer bölgelerindeki zulümlerin çözümü gibi bu sorunun da çözümü Müslümanların birlik olmaları ve etkili müesseseler kurmalarıdır.
Müslümanlar kardeştir. Dünyanın herhangi bir yerinde bir kardeşimiz zulüm görse onun imdadına koşmak bütün Müslümanların vazifesidir. Bilhassa Kudüs şehrine bekçilik eden, zulüm altında sabrederek onu terk etmeyen Filistinli kardeşlerimizi asla yalnız bırakamayız.
Müslümanların bu vazifeyi yerine getirmesinin önüne geçebilecek hiçbir mâni yoktur, olmamalıdır. Hiçbir süper güç, hiçbir dünyevi zenginlik ve şımarıklık Allah’ın kudretine kafa tutamaz. Eğer Müslümanlar Allah’ın büyüklüğüne ve kudretine iman ediyorlarsa hiçbir bahaneye sığınamazlar.
Eğer Allah’a gereği gibi iman eder ve yardımına güvenirsek, Allah da şiarlarına hürmet edenlere yardımını esirgemeyecektir.

REKLAM ALANI
REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ