Kitaplar ve Kur’an
REKLAM ALANI
- Allah’ın vahy meleği ile peygamberlerine indirdiği kitaplar…
- Rivayete göre hepsi 104… Bunlardan 4 tanesi başlıca kitaplar… Geriye kalan 100’ü de ayrı ayrı suhuflar…
- Başlıca 4 kitap, Davut Peygamber’e (aleyhisselam) Zebûr, Musa Peyganber’e (aleyhisselam) Tevrat, İsa Peygamber’e (aleyhisselam) İncil; ve topyekûn zaman ve mekanın Peygamber’ine de Kur’an inmiştir.
REKLAM ALANI
- Başlıca 4 büyük kitaptan bugün tek harfi değişmemiş, emin ve mutlak olarak elde bulunan, sadece Kur’an… Öbürleri zamanla aşınmış ve tahrifçi ellerde değiştirilmiş insan eserleri.
- Bu gün elde 4 ayrı İncil nüshasının bulunması, aslının ortada olmadığına riyazî delil… Bir şey 4 olunca 1 olmaz, yani mevcut haysiyetini yitirir.
- Kur’an’a ait mutlakiyet, onu kıyamete kadar hıfzedeceğini bildiren Allah’ın vaadiyle bugüne kadar tek harfi ve sesi üzerinde en küçük değişiklik olmamasıyla fiilen sabit… Ve bu hususiyetiyle Kur’an, Resuller Resul’ünün elinde mucizelerin en büyüğünü gösterici…
- Kur’an’ın bildirisiyle, bütün insanlar ve cinler bir araya gelse onun tek kelimesine denk mana vücuda getiremezler. Kur’an yazılı sayfalar halinde bir dağa inseydi, beşeri kelam sureti içinde insan kelamı olmadığı belli olurdu.
- Kur’an genişliğine dış yüzü ve derinliğine içiyle Allah kelamıdır. Allah ile kaimdir ve sonradan yaratılma (mahlûk) değildir. Kur’an’ın nazil olduğu zamanlardaki ilişkisi onun zamandan ve mekândan münezzeh, ezeli Allah kelamı olmasını engelleyemez. Zaman ve mekân çemberinde tutsak akıl, kendi sınırı içinde ve kendisine göre hesaplarla bu derinliğe ulaşamaz.
- Niçin şiir yazmaz olduğunu soran Ömer’e şair Hassan’ın verdiği cevap, Kur’an’ı belirtmekteki en ileri duygu: “Kur’an indikten sonra dilimi yuttum! …”
- Kur’an’da bütünlük ve defalık ifade eden kısımlar “Sûre”, sûrelerin yine mana bütünlüğünü içindeki bölümleri “Ayet”. Sûre sayısı 114, ayet sayısı da 6666… Bu rakamların gizli delaletler bakımından hepsi sır, her kelimenin ötesindeki mana ufku sonsuz ve bazı kelimelerin başlarındaki, “Elif-lam-mim” gibi kelime teşkil etmeyen harflerde (Müteşabih) sevenle sevilen arasında şifreler…
- Besmele Sûrelerin arasını ayırmak için nazil oldu.
- Sureler sıra halinde değil, karışık olarak inmiş ve sonradan Allah’ın emri ile tertibe girmiştir.
- Kur’an’ı noktası noktasında hafızasında saklayan sahabilerden toplayıp kaleme almak ve sahifeler üzerinde perçinleştirmek fikri, Hz. Ebûbekr ve Ömer’den (r.anhum) başlar ve tam gerçekleştirilmesi Hz. Osman’a (ra) nasip olur.
Kendi görüşüne göre yorumlamanın hükmü
- Kur’an tefsirine kalkışmak, cüretlerin en korkuncu ve bu iş el atışların en korkulusu. En büyük tefsirci kâinatın Efendisi (sallallahu aleyhi vesellem) ve sonra onun manevi mirasına nail büyükler.
- Hadis meâli: “Kur’an’ı kendi anlayışına göre yorumlamak küfür. Bir kimse ‘ben Kur’an’ı kendi aklımla tefsir ederim!’ dese de yorumlaması, tefsircilerin en büyüklerinden Beyzavi’nin tefsirine eş çıksa, yaptığı iş, iddiası bakımından yine küfür.
- Kur’an’da zahirî mâna ve delaletler, olduğu gibidir, muhkemdir ve hüküm değiştirici yorumlardan münezzehtir.
- Kur’an; Kur’an’dır, “Arapça” tavsifinden mücerrettir ve sadece Arapça üzerine indirilmiş Allah kelamıdır. Kur’an Arapça’dır denilemeyeceği gibi, “zahiri” meallerinin şu-bu lisana nakline de “o dilde Kur’an” demek küfre varır. Kur’an’ın bu ölçü ile zahiri meal ölçüsüyle dünyanın bütün dillerine nakli caiz, hatta lazım… Ama bu nakillere de Kur’an dememek şart. “Tercüme” kelimesi de yersiz. Adî diller de hiçbir tercüme aslını tutamaz, ya eksik, ya fazla kalırsa, hiçbir eksikliğin semtine uğrayamayacağı Kur’an’ı tercüme edebilmek iddiası nereye varır?
- Kur’an, içinde musiki şuuru olmayan bir vecd sesi ile okunur ve asla tegânni edilemez.
- Kur’an’a dini ölçüyle tertemiz olmadan el sürülemez ve onu ibadet, dua, deva, ölmüşlere ithaf şeklinde okumanın, taşımanın ayrı ayrı edeblerine ve şartlarına riayet gerekir. Hele Kur’an’ı üfürükçülük, âdi fal, sihir gibi kötü maksatlara alet etmeye kalkışmak cinayet…
- Kur’an aslî teleffuziyle hiçbir yabancı harfle teslim edilemez. Kur’an’ı okumayıp da bazı sureleri ezberlemek isteyenlerin, onları bilenlere okutması ve ezberlemesi ve okutmasından başka çare yoktur. Veya harekeli Kur’an harfleri ile okumasını öğrenmesi…
- Namazda ve niyazda Kur’an okunur ve dinlenilirken, dış manalar üzerinde aklı çalıştırmadan, o ruhu kelimelerin esrar buğusu içinde engin ufuklara salmak, vecd ve haşyet noktasından Allah kelamına gösterilecek saygı…
Necip Fazıl Kısakürek
REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI
BİR YORUM YAZ