KUTLU MEVSİM / Ramazan Bayramı ve Bayram Namazı
KUTLU MEVSİM
Ramazan Bayramı ve Bayram Namazı
Gülistan Dergisi Araştırma
Her milletin bayramları vardır, Müslümanların bayramları da Ramazan ayı bitince Fıtır bayramı ve Zilhicce ayındaki Kurban Bayramıdır.
Fıtr, yarmak, başlamak, yaratmak, orucu açmak gibi manaları olan “fa-ta-ra” kökünden gelir. Ramazan ayını sevaplar kazanarak geçiren müminler, buna ahiretteki sevinçten önce dünyada da sevinsinler diye bayram günleri verilmiştir.
Kalpleri Ramazan’da ifa ettikleri amellerin nurlarıyla aydınlanmış, gönülleri arınmış, merhamet ve fedakârlık gibi duyguları coşmuş olan müminler, Allah’ın rızasını kazanmaya layık hale gelirler. Allah-u Zülcelâl’in bu ayda amellere kat kat sevap ve mükafat vaad etmesi karşısında şükredip sevinerek bayram yaparlar.
Müslümanlar için bayramlar bir tatil fırsatı değildir. Bayramlar, anne baba ve akrabaları ziyaret ederek sıla-i rahim sevabı kazanma fırsatıdır. Kabristanlara gibip geçmişlerimize Fatihalarımızı hediye etme zamanıdır. Bilhassa İslam kardeşliğini hayata geçirme vaktidir.
Bahşiş Günü
Bayram, Allah-u Zülcelal’in kullarına itaat ve ibadetlerinin mükâfatlarını verdiği bahşiş günüdür. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin şöyle buyurduğu nakledilmiştir:
“Ramazan Bayramı gecesine, (hediyelerin dağıtıldığı gece anlamında) ‘Bahşiş Gecesi’ denilmiştir. Bayram sabahı olduğunda Allah-u Teâlâ, melekleri bütün şehirlere gönderir, melekler yeryüzüne inerler ve sokak başlarında dururlar. İnsanlar ve cinler hariç bütün mahlûkatın işiteceği bir sesle şöyle nidâ ederler:
“Ey ümmet-i Muhammed! İhsânı bol olan ve çokça günahları affeden Kerîm Rabbinize çıkın!”
İnsanlar namaz kılacakları yerlere gelince, Allah Teâlâ, meleklere şöyle buyurur:
“İşini yapmış bir işçinin hakkı nedir?” Melekler:
“Ey İlâhımız ve Efendimiz! Onun hakkı, tam manasıyla hakkının verilmesidir,” derler. Bunun üzerine Allah-u Teâlâ şöyle buyurur:
“Ey meleklerim! Sizleri şahit tutuyorum ki Ramazan orucunu tutup, geceleri de ibadet ettikleri için Ben onların mükâfatını rızâm ve mağfiretim yaptım!”
Allah-u Teâlâ kullarına da şöyle buyurur:
“Ey kullarım! Ben’den isteyiniz. İzzetim ve Celâlim’e yemin olsun ki, âhiretiniz için biriktirdiğiniz her şeyi mutlaka vereceğim ve dünya için arzu ettiklerinizi de takdir edeceğim. İzzetim ve Celâlim’e yemin olsun ki, sizler Beni murakabe ettiğiniz müddetçe ben sizin ayıplarınızı örteceğim! İzzetime yemin olsun ki, dost-düşmana karşı sizleri rezil-rüsva etmeyeceğim. Affedilmiş bir şekilde mescitlerden çıkın, siz Beni râzı ettiniz, Ben de sizden râzı oldum.”
Bunun üzerine melekler sevinirler ve Allah azze ve celle’nin Ramazân ayını bitirip bayramla beraber oruçlarını açan ümmet-i Muhammed’e ihsân ettiği şeylerden dolayı müjde verirler.” (Beyhakî, Şu’abü’l-Îmân, No. 3421)
Bayram Gecelerini İhya
Bayram günleri gibi, geceleri de çok kıymetlidir ve ihya eden kişi, büyük sevab alır. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem bir hadîs-i şerîfte buyuruyor ki:
“Ramazan ve Kurban Bayramı gecelerini, sevâbını Allah’tan umarak ibâdetle ihyâ edenlerin kalbi, bütün kalplerin öldüğü günde ölmeyecektir.” (İbn-i Mâce, Sıyâm, 68)
Bayram geceleri de Rabbimize yalvarıp yakarma zamanıdır. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem buyuruyor ki:
“Şu beş gecede yapılan dua geri çevrilmez. Regaib gecesi, Berat gecesi, Cuma gecesi, Ramazan ve Kurban bayramı geceleri.” (Beyhaki, Sünenü’l-kübra 6293)
İmam Şâfiî rahimehullâh der ki:
“Bana ulaştığına göre şu beş gecede duâlar kabul edilir: Cuma gecesi, Kurban Bayrâmı gecesi, Ramazan Bayrâmı gecesi, Receb ayının ilk gecesi ve Berâet Gecesi!”(Beyhakî, Şu’abü’l-İmân, No. 3438)
Ramazan Bayramı geceleri, bu ay boyunca yapmayı nasip ettiği amelleri kabul etmesi ve hata ve kusurlarını bağışlaması için dua etme vesilesidir. Bir sonraki senenin Ramazan’ına kavuşmayı nasip etmesi ve o zamana kadar da yine ramazan ruhaniyetini kaybetmeme niyazıdır.
Bayram gecelerinde duaların kabul olması vesilesiyle, İslâm dünyâsının huzur ve saâdeti için dua etmek çok uygun olur.
Ramazan Bayramı Sünnetleri
Bayram günü namaz ile başlar. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin bayramlaşma sünnetini yerine getirmekle devam eder.
Bayram namazından önce tatlı yemek, sabah erken kalkmak, mümkünse gusletmek, misvak kullanmak, güzel koku sürünmek, yeni ve temiz elbise giymek, güler yüzlü ve sevinçli olmak sünnettir.
Namaza -mümkünse- yürüyerek gitmek, namazdan dönerken farklı bir yol kullanmak, karşılaşılan müminlere güler yüzle selam vermek, muhtaçlara çok sadaka vermek, tebrikleşmek sünnettir.
Eshab-ı kiram hazeratı: “Allah bizden de sizden de kabul etsin,” manasında; “tekabbelellâhü minnâ ve minküm” şeklinde, tebrikleşirlerdi. (Beyhaki, Sünenü’l-kübra 6294)
Bayram günlerinde aile ve akrabalarla bayramlaşmak, güler yüzle muamele etmek gerekir. Dargın olanları barıştırmak, akrabayı ve din kardeşlerini ziyaret etmek, onlara hediye götürmek de sünnettir. Kabir ziyareti de sünnettir.
Bayramda maddi durumu elverişli olanların ikram ve infak ile Müslümanları sevindirmesi çok münasiptir. Bu dünyada Allah’ın kullarını sevindiren, gönüllerini hoşnut eden, ahiret gününde Allah’ın rahmetine nail olur, inşallah.
Bayram günleri, tekbir getirilmesi menduptur, yani sünnettir. Bugünleri zikirle, tesbihatla değerlendirmek güzel olur.
Bayram günlerinde İslâmî ölçüler içinde eğlenilmesi câizdir. En güzel eğlence Müslüman kardeşleri ziyaret etmek, gönüllerini hoşnut etmektir.
Bayram bir sevinç ve neşe günüdür. Yüce duyguların coştuğu, sevgi ve saygı, hislerinin mü’minler arasında alabildiğine canlandığı güzel günlerden biridir. O günde yardımlaşma ve kaynaşma son sınırına varır.
Bayram Namazı
Şevval ayının birinci günü yani şükür bayramında, güneş doğduktan ve mekruh vakit çıktıktan sonra, iki rekât bayram namazı kılmak, Şafi mezhebine göre sünnet, Hanefi mezhebine göre vacibdir.
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem:
“Bu günümüzde yapacağımız ilk şey namaz kılmaktır.” (Buhârî, ʿÎdeyn 3) buyurmuştur.
Bayram namazlarının şartları, cuma namazının şartları gibidir. Fakat, burada hutbe sünnettir ve bayram namazından sonra okunur.
Bayram namazlarının birinci rek’atında üç, ikinci rek’atında da üç kere olmak üzere fazladan altı tekbir alınır. Bunlara “Zevaid” tekbirleri denir.
Bayram Namazının Kılınışı:
Cemaat imamın arkasında yer alır ve “Niyet ettim Allah rızası için Ramazan Bayramı namazını kılmaya, uydum imama” diye niyet eder.
İmam “Allahu Ekber” deyip ellerini yukarıya kaldırınca cemaat de “Allahu Ekber” diyerek ellerini yukarıya kaldırıp göbeği altına bağlar. Hem imam hem de cemaat gizlice “Sübhaneke”yi okur. Bundan sonra üç kere tekbir alınır. Tekbirlerin alınışı şöyledir:
Birinci Tekbir, imam yüksek sesle, cemaat da onun peşinden gizlice “Allahu Ekber” diyerek (iftitah tekbirinde oldugu gibi) ellerini yukarıya kaldırıp sonra aşağıya salıverirler. Burada kısa bir süre durulur. İkinci defa “Allahu Ekber” denilerek eller yukarıya kaldırılıp yine aşağıya salıverilir ve burada da birincide olduğu kadar durulur. Sonra yine “Allahu Ekber” denilerek eller yukarıya kaldırılır ve aşağıya salıverilmeden bağlanır.
Bundan sonra imam, gizlice Besmele, açıktan Fatiha ve bir sure okur. Cemaat bir şey okumaz, imamı dinler. Rükû ve secdeler yapılarak ayağa (ikinci rek’ata) kalkılır ve eller bağlanır.
İmam gizlice Besmele, açıktan da Fatiha ve bir sure okur. Sure bitince imam yüksek sesle, cemaat da içinden (birinci rek’atta oldugu gibi) üç kere daha tekbir alır, üçüncü tekbirden sonra eller bağlanmadan, dördüncü tekbir ile rükua varılır. Sonra da secdeler yapılarak oturulur.
Oturuşta, imam ve cemaat, her namazda olduğu gibi Ettehiyyatü. Allahumme salli, Allahumme barik ve Rabbena atina… duasını okuyarak önce sağa, sonra sola selam verip namazı bitirirler. Namazdan sonra hutbe okunur.
Şevval Ayında Oruç Tutmak
Ramazan Bayramının ilk günü oruç tutulmaz. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem:
“(Kurban bayramı) arefesi günü, kurban günü ve teşrîk günleri biz müslümanların bayramıdır. Bu günler yeme içme günleridir” (Ebû Dâvûd, “Ṣavm”, 50; Tirmizî, “Ṣavm”, 59; Nesâî, “Menâsik”, 195) buyurmuştur.
Bu sebeple Ramazan Bayramının ilk günü, Kurban Bayramının dört günü oruç tutmak Hanefî mezhebine göre tahrîmen mekruh, Şâfiî ve Hanbelî mezheblerine göre haram kabul edilmiştir. Şevval ayında altı gün oruç tutmak ise müstehap görülmüştür.
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem buyuruyor ki:
“Kim oruçla geçirdiği Ramazan ayından sonraki Şevvâl ayında altı gün oruç tutarsa, bütün seneyi oruçla geçirmiş gibi olur!.” (Müslim, Ṣıyam, 204; İbni Mace, Sıyam: 33)
Allah-u Zülcelâl her sâlih amele on kat sevap verdiği için, otuz gün Ramazan orucundan sonra Şevvâl’de de altı gün ve toplam otuz altı gün oruç tutan bir kişiye bütün seneyi oruçlu geçirmiş gibi sevap vermektedir.
Allah-u Zülcelâl rızasına uygun ameller işlemeyi nasip ve kabul eylesin. Amin.