MANEVİ GÜNDEM / Şaban Ayının ve Berat Gecesinin Fazileti

  • 10 Şubat 2025
  • 174 kez görüntülendi.
MANEVİ GÜNDEM / Şaban Ayının ve Berat Gecesinin Fazileti
REKLAM ALANI

MANEVİ GÜNDEM
Şaban Ayının ve Berat Gecesinin Fazileti
Gülistan Araştırma

Allah’ın rahmet, mağfiret ve ihsanlarının zirveye çıktığı üç ayların ikincisi Şaban ayına girmiş bulunuyoruz. Bu aylarda Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin şöyle dua ettiği bildirilmiştir:
اَللّٰهُمَّ بَارِكْ لَنَا فيِ رَجَبٍ وَ شَعْبَانَ وَبَلِّغْنَا رَمَضَانَ
“Allâh’ım! Receb ve Şâban aylarını bize mübârek eyle ve bizi Ramazân’a ulaştır!” (Taberânî, Evsat, IV, 189; Beyhakî, Şuab, V, 348. Krş. Ahmed, I, 259)
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem zamanında oruç tutmak ve gece namazı kılmak kandil gecelerine ve üç aylara mahsus bir adet değildi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem, ömrünü her hal ve şartta Allah’a ibadetle değerlendirip hiçbir zaman gevşekliğe düşmediği halde, üç aylara gelince hem kendisi daha da şevkleniyor hem de aile ve ashabını bu zamanı değerlendirmeye teşvik ediyordu.
Ashâb-ı kirâm:
“-Yâ Resûlallâh! Hiçbir ayda Şaban ayında tuttuğunuz oruç kadar (nâfile) oruç tutmuyorsunuz? Neden?” diye sorduklarında Peygamber Efendimiz aleyhisselatu vesselam şöyle buyurmuştur:
“-Bu ay, Receb ayı ile Ramazan ayı arasındaki Şaban ayıdır. İnsanların ehemmiyetini anlayamadığı bir aydır. Ki o ayda ameller (ibadetler) Âlemlerin Rabbine, kâinatın Yaratıcısı’na kaldırılır, arz olunur. Ben istiyorum ki, benim amelim, ibadetim ben oruçlu ilen Cenâb-ı Hakk’a arz olunsun.” (Ahmed bin Hanbel, Müsned, V/201; Nesâî, Sıyâm, 70)
Enes b. Malik radıyallahu anhudan rivayet edildiğine göre:
“Sahabe-i Kiram Şaban hilalini görünce, kendilerini Kur’an-ı Kerîm okumağa verirler, çokça ve devamlı salat ü selam getirirlerdi.
Ticaret erbabı borçlarını öderler, senelik hesaplarını toparlardı. Zenginler ise mallarının zekatını hesap eder, fakirlere dağıtırlardı ki, ihtiyaçlarını alabilsinler, sıkıntılarını giderebilsinler. Bu sayede müminler hep birlikte, gönül huzuruyla Ramazan orucunu tutabilsin ve bayram yapabilsin.
Bu ayda İslam devletlerinde hakimlerin ve valilerin, mahkumlarla görüşüp, ekseriyetini afvedip, tahliye etmesi de bir gelenek olmuştur. Kısacası Üç aylara bütün bir cemiyet sevinç ve huzur içinde girsin diye herkes elinden geleni yapmıştır. “
Büyük tasavvuf ehli Zinnün-i Mısrî şöyle demiştir:
“Recep, gaflet ve hataları terk içindir. Şaban taatı yapmak içindir. Ramazan İlahi ikramlara kavuşmak içindir.”
Seyda Muhammed Konyevî kuddise sırruh Hazretleri manevi hayatımız açısından Üç Aylar’ın ve Ramazan-ı şerif ayının değerlendirilmesine hususi bir önem verirdi. Bu aylar İlahi rahmetin coştuğu, amellere mükafatların kat kat verildiği aylardır. Diğer vakitlerde iyilik ve ibadetlere on sevap veriliyorsa, Receb, Şaban ve Ramazan aylarında gittikçe yükselen bir oranda kat kat fazla sevap verilir. Mesela, başka zamanlarda okunan her bir Kur’an harfi için on sevap yazılmaktadır. Receb ayında bu sevap yüz olarak yazılır, Şaban’da üç yüzü aşar, Ramazan’da bine çıkar. Cuma gecelerinde binleri bulur. Kadir Gecesinde de otuz bine ulaştığını düşünürsek, üç aylardaki mübarek vakitlerin ahiret ticareti bakımından ne kadar kıymetli bir fırsat olduğunu anlayabiliriz. Ömrümüzde daha kaç üç aylar var; bir daha bu aylara kavuşmak nasip olacak mı, kim bilebilir? Onun için eldeki fırsatı kaçırmamak gerekir.
Seyda Muhammed Konyevî kuddise sırruh hazretleri müminlerin daima hayatını ibadet ve dualarla değerlendirilmesini tavsiye ederdi. Bu aylar da ibadetleri biraz daha artırmak için bir vesiledir.
Seyda hazretleri sohbetlerinden birinde şöyle anlatmışlardı:
“Allah-u Zülcelal’e karşı olan ibadetlere, namaz olsun, oruç olsun, zekât olsun, hac olsun, yolun üzerindeki bir şeyi kaldırmak olsun, mü’min kardeşimize yardımcı olmak olsun, yani hangi ibadet olursa olsun daima o ibadetlere âşık olmamız lazımdır.
Böyle olduğu zaman belki de Allah-u Zülcelâl bizim küçük bir ibadetimize bakarak, bizi af ve mağfiret edebilir. Bilhassa namazın üzerinde elimizden geldiğince gayretli olmamız lazımdır. Namazın içinde bütün meleklerin ibadetleri vardır. Biz onları görmüyoruz ama göklerdeki meleklerin bir kısmı kıyam halindedir, bir kısmı rükû halindedir, bir kısmı da secde halindedir. İşte namaz meleklerin ayrı ayrı cemaat olarak yapmış oldukları bu ibadetleri kendi içinde toplamıştır. Ve Allah-u Zülcelâl bu namaz ibadetini bize nasip etmiştir.
A’lâ isminde bir zat, Ankebut suresini tefsir ederken şöyle demiştir: “Namaz, meleklerin tümünün ibadetlerini ve diğer ibadetlerin çeşitlerini içinde topladığı için Allah-u Zülcelâl buyuruyor ki: “Ey kulum! Sen bu zayıflığınla Bana rükû yapıyorsun, secde yapıyorsun, kıyam yapıyorsun, tesbih yapıyorsun, tehlil yapıyorsun ve zayıflığına rağmen Bana bunları hediye ediyorsun, Ben keremimle, cömertliğim ve zenginliğimle sana niçin cennetin içindeki çeşit çeşit nimetleri vermeyeyim? Cemalimi niçin sana göstermeyeyim ve seni niçin af ve mağfiret etmeyeyim?”
Peki bundan daha güzel bir şey var mıdır?
Allah-u Zülcelal’in kıyamet gününde bize bu şekilde hitap etmesinden daha güzel bir şey var mıdır?”
Berat Gecesi
Üç aylarda mübarek geceler vardır. Berat Kandili de bu gecelerden biridir ve onu ihya etmek çok büyük bir kazançtır.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bu geceyi ihya edenlere şöyle müjdeler vermiştir:
“Beş gece vardır ki onlarda yapılan dualar geriye çevrilmez. Recebin ilk (Cuma) gecesi, Şabanın ortasında bulunan gece, Cuma gecesi, Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı geceleridir.” (Beyhaki, Sünen, Şuabül-İman, 3/342)
İlk devirden beri zahid ve sufiler bu gecelere çok rağbet göstermişlerdir. Bu gecelerde Allah-u Zülcelâl lütuflarını sağanak sağanak yağdırır.
İslam âlimlerinin birçoğu, bu gecelerde çokça ibadet etmeyi, geceyi nafile namaz kılarak, dua ederek geçirmeyi tavsiye etmişlerdir. Namazdan sonra elleri açıp hatalarımızdan tevbe ederek, Allah-u Zülcelâl’e her türlü hacetlerimiz için dua etmemiz uygun olur.
Bazı alimlere göre Berat gecesi, neredeyse Kadir gecesi kadar değerli bir gece olduğu hâlde, Kadir gecesi, Ramazan ayı içinde gizlenmiş; ancak Berat gecesi, Şaban ayında hangi gün ve gece olduğu bir lütuf olarak bildirilmiştir.
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem buyuruyor ki:
“Şaban ayının on beşinci gecesi olduğu zaman, gecesinde ibadete kalkın. Ve o gecenin gündüzünde (on beşinci günde) oruç tutun. Çünkü o gece güneş batınca Allah-u Teâlâ dünyaya en yakın göğe inerek (rahmet nazarı ile bakarak) fecir oluncaya kadar, ‘Benden mağfiret dileyen yok mu, onu bağışlayayım! Benden rızık isteyen yok mu, onu rızıklandırayım! Belaya duçar olan yok mu, ona afiyet vereyim! Şöyle olan yok mu? Böyle olan yok mu?’ buyurur.” (İbni Mâce, İkâmet, 191)
Berat gecesinden evvelki gün oruç tutulması uygun olur. Bu geceyi kaza veya nafile namazlar kılarak, namazdan sonra elleri açıp hatalarımızdan tevbe ederek, Allah-u Zülcelâl’e her türlü hacetlerimiz için dua ederek ihya etmemiz tavsiye edilmiştir.
Hazret-i Âişe Vâlidemiz şöyle anlatıyor:
“Resûlullah bir gece kalktı ve namaza durdu. Nihayet secdeye vardı. Secdesini o kadar uzattı ki, ben ruhunun kabzedildiğini (vefat ettiğini) düşündüm. Kalktım, yanına vardım. Parmağına dokunuverdim. Canlı olduğunu görünce geri döndüm. O esnada secdede bulunan Allah Resûlü sızlanıyor, yalvarıyor ve şöyle diyordu:
“Allâh’ım! Azâbından affına sığınıyorum, gazabından rızâna sığınıyorum. Senden yine Sana sığınıyorum. Seni, ben, Senin kendini övdüğün gibi aslâ övemem! Seni, ancak Sen övebilirsin. Zâtına lâyık övgüyü, ancak Sen yaparsın, Allâh’ım!”
Rasûlullah başını secdeden kaldırdı, namazını tamamladı ve dedi ki:
“-Ey Âişe! Bu gecenin hangi gece olduğunu biliyor musun?”
“-Allah ve Resûlü daha iyi bilir.” dedim.
“-Bu gece, dedi, Şaban’ın yarısı, yani on beşinci gecesidir. Allah bu gece kullarına ve kullarının fiil ve davranışlarına bakar. Bağışlanmak isteyenleri bağışlar, merhamet dileyenlere merhamet eder. Kin, hased ve kötü amel sahiplerini tevbe etmezlerse, rahmetsiz, mağfiretsiz olarak olduğu gibi bırakır.” (et-Tergîb ve’t-Terhîb, II/119)
Takdir Gecesi
Bazı alimlerin tefsirlerinde beyan ettiğine göre, Allah-u Zülcelâl Berat Gecesinde o yıl olacak hadiseleri takdir eder. Bu husustaki ayet-i kerime şöyledir:
“O apaçık kitaba and olsun ki, biz onu gerçekten mübarek bir gecede indirdik. Çünkü biz onunla insanları uyarmaktayız. Bütün hikmetli işler o gecede tefrik olunur.”(Duhan, 2-4)
Bu âyetler hakkında alimler iki görüş beyan etmişlerdir. Bazı tefsir alimleri bu mübarek gecenin Kadir Gecesi olduğunu söylemiş, bir grup alim ise; bu gecenin Berat Gecesi olduğunu söylemişlerdir.
İki görüşü birleştiren diğer bir görüşe göre de Berat Gecesi’nde başlanmakta ve bu işlem Kadir Gecesi’ne kadar devam etmektedir.
İbni Abbas’tan rivayet edildiğine göre, hikmetli işlerin birbirinden ayırd edilmesi şu şekilde cereyan etmektedir:
Gelecek seneye kadar meydana gelecek olayların hepsi ayrı ayrı melekler tarafından defterlere yazılır. Rızıklar, eceller, zenginlik, fakirlik, ölümler, doğumlar hep bu esnada kaydedilir. O yılki hacıların sayısı bile bu devrede takdir olunur. Herkesin ve her-şeyin o sene içindeki mukadderatı kaydedilir. Rızıkla alakalı defterler Mikail Aleyhisselâma verilir. Savaşlarla ilgili defterler Cebrail Aleyhissalama verilir. Ameller nüshası dünya semasında görevli melek olan İsrafil aleyhisselama verilir. Ölüm ve musibetlerle ilgili defter de Azrail Aleyhisselâma teslim edilir.
Fahreddin er-Râzî”nin açıklamasına göre bu defterlerin düzenlenmesi Berat Gecesi’nde başlar, Kadir Gecesi’nde tamamlanarak her defter sahibine teslim edilir. (Hülâsâtü’l-Beyân, XIII/5251)
Bu gece şöyle dua edilmesini tavsiye eden alimler olmuştur:
“Allah’ım, şayet ismimi saîdler defterine yazdıysan, orada sabit kıl. Şayet ismimi şakiler defterine yazdıysan oradan sil. Çünkü sen buyurdun ki, ‘Allah dilediğini siler yok eder, dilediğini de sabit bırakır, Levh-i Mahfuz Onun katındadır.'”(Ra’d, 39)
Rabbimiz bu mübârek ayların bereketinden lâyıkıyla istifâde edebilmemizi nasip ve müyesser eylesin! Âmîn.

REKLAM ALANI
REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ