Namahremle Tokalaşmanın Zararı
Erkekle kadının tokalaşması
Müslüman bir kadının, kendi cinsleri ile (yani kadının, kadınla) toplantılarda, ziyaretlerde ya da ferden karşılaştıkları zaman, güleryüz göstererek ve muhabbetle, Yüce Allah’ın nezdinde mübarek olan selamı verip aldıktan sonra musafaha etmeleri (tokalaşmaları) ve sarılmaları, İslâm’ın güzel adetlerindendir.
Bunun yanında dinimiz, haram olarak yabancı erkeklere kadının vücudunun herhangi bir kısmına bakmalarını yasakladığı gibi dokunmayı, dolayısıyla sarılmayı ve öpmeyi de yasaklamaktadır. Bu yüzden, İslâm’a göre Müslüman kadınların yabancı erkeklerle tokalaşması, onların elini öpmesi ve onlara elini öptürmesi veya sarılması, yüzünü öptürmesi haramdır.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellemin tokalaşma ile ilgili hadisleri şöyledir: “Eller de zina eder, elin zinası (yabancı bir) kadının uzvuna şehvetle yapışmaktır.” (Müslim)
Hadiste geçen “El zinası” tabiri, yabancı erkeklerle tokalaşanlar için kullanmıştır. “(Bekâr veya dul olması halinde, kendisiyle evlenebileceği cinsî bakımdan arzulanabilir yaşta) bir kadının eline dokunan kişinin, Kıyamet Gününde eline ateşten bir kor parçası konur.” (Şerhu Fethul Kadir, 8/98)
“Birinizin başının demirden bir şişle dürtülmesi, onun için namahrem bir kadına dokunmasından daha hayırlıdır.” (Feyzul Kadir, c. 5, s. 258; Tecrid-i Sarih, c. 6, s. 435)
“Bir erkeğin yabancı bir kadının elini tutması, Cehennemin şiddetli ateşini tutmasından farksızdır.”
Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem, oldukça yaşlı (acuze, elden ayaktan düşmüş) kadınlar dışında, hiç bir kadına elini vermemiştir. Kendisiyle biatleşmek için gelen kadın topluluğunun; “Bizimle el ele tutuşarak biatleşmeyecek misiniz?” şeklindeki sorusunu da şöyle buyurarak cevaplandırmıştır: “Ben kadınlarla el ele tutuşmam. Yüz kadına sözüm, bir tek kadına olan sözüm gibidir.” (Nesai, İbni Mace)
Hz. Aişe radıyallâhu anha, kadınların Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellemin ile biatinden bahsederken şöyle demiştir: “Rasûlullah, katiyen hiçbir kadının eline dokunmadı. Onların ellerini uzatmalarına mani oldu. O, mani oldukça da onlar ellerini uzattılar. Rasulullah da (kendisine elini uzatan kadınlara elini vermedi) ve (haydi) git seninle biat ettim” (diyerek onlara katiyen elini uzatmamıştır). (Kütüb-i Sitte Muhtasarı; 4/318)
Eller ellerden etkilenir!
İnsanın biyolojik açıdan, kadınlarla tokalaşmasıyla etkilendiğini, bilim adamları ortaya koymuşlardır. İnsan derisinde bir takım alıcılar ve uyarıcılar vardır. Bu alıcılar, değişik deri yüzeylerinde farklı yayılma göstererek, belli alıcıların yoğunluk kazandığı belli bölgelerde ortaya çıkar.
Örneğin, dokunma duyusunun alıcıları, el parmaklarının uçlarında yoğunlaşmıştır. (Özcan Köknel, İnsanı Anlamak, s. 223)
İşte, bunun için bir erkek bir kadına dokunduğu zaman, yaratılış icabı zevk alır. Kadın da zevk alır. “El” en fazla şehevi duyarlılığa sahip olan organlardandır. Kadının vücudunun herhangi bir yerine dokunan bir erkek, zevk almadığını söylüyorsa yalan söylüyordur!
Tokalaşmamak ya da el öpmemek, ileride gelecek tehlikeyi önleyecek ve kalp çürüklüğüne fırsat vermeyecektir. Şeytan devreye girmeye fırsat bulamayacaktır. Kalp çürüklüğü, vücudun birer parçası olan ellerin birbirine dokunduktan sonra başlayacaktır.
Esas, tokalaşmada bir mahsur görmeyenlerin kalpleri çürüktür, fesattır, yoksa neden illa da tokalaşma için ısrar ediyorlar? Bu kadar peşine düşüyorlar. Kızlarla, kadınlarla tokalaşmazlarsa kıyamet mi kopar?
Nikâh düşüyorsa haramdır!
Günümüzde, kadın erkek tokalaşması o kadar tabii görülmektedir ki sanki iki cinsin ‘Merhaba’ demesi gibi bir şey kabul edilmektedir. Her nedense çoğu insan, karşı cinsle tokalaşmak için can atıyor. Burada elbetteki insanı düşündüren noktalar vardır.
Bazılarının “Tokalaşmayı abartıyorsunuz? Ne zevkiymiş? Zevk alınsa bile büyütülecek kadar değildir!” demeleri, onların doğruluklarını ispatlamaz. Tokalaşmak ve el öpmek şeklindeki temasın, bazı kişilerce cinsel heyecan vücuda getirmemesi düşüncesi, karşı taraf için de geçerli olmayabilir. Ne derlerse desinler (Tokalaşmayı önemsiz görseler bile) az görülen bir şeyin, çoğu davet edeceği cihetle, çoğunda şehevî ayaklanma olan davranış türlerinin azı da çoğu da haram kılınmıştır.
Bu mantığın alkollü içkilerde de cari olduğunu, alkollü içkilerin en az miktarının içilmesinin bile haram kılındığını hatırlatabiliriz. Çok azla, bütün cüzler oluşmaya başlar. Ama bir insanın kendi eşiyle tokalaşması, ele ele tutuşması rahmete sebeptir. Peygamberimiz:
“Allah rızası için ve sevgiyle el ele tutuşan (evli) kadın ve erkeğin bütün küçük günahlarının parmaklarından döküldüğünü” söylerken, eşlerin birbirlerinin ellerini tutarak, aralarındaki sevgiyi göstermeye çalışmalarının bile sevap olduğunu buyurmuştur.
Gerçekten de öyle değil mi?
Şöyle bir düşünelim! Toplumumuzda birçok kadının eli, mutfak işlerinden, tarla işlerinden nasırlaşmış ya da pürüzlü hale gelmekte. Böyle zor işlerde çalışarak ellerini yıpratan kadının kocası, diyelim ki her zaman büro işlerinde çalışmış ya da elleri yıpranmamış bir kadınla el sıkışırsa o erkeğin gayretli hanımına karşı alakası azalmaz mı? Evinde veya tarlada çalışarak ellerinden emek dökülen kadın, mükâfata ve sevilmeye layıkken, başka kadınların ellerinin yumuşaklığını gören koca, nankörlüğe itilmiş olmaz mı?
Aynı durum kadınlar içinde geçerlidir. Zor işlerde (Demircilik, amelelik, bahçıvanlık gibi yerlerde) çalışarak elleri yıpranan bir kocanın hanımının, başka bir erkeğin yıpranmamış elini sıkmasıyla hissedeceği duygular herhalde farklı olacaktır.
Şu anekdot konumuza daha iyi ışık tutacak sanırız. İslâmî yaşantısı mükemmel, Müslüman bir âlim zatı ziyafete çağırmışlar. Bu âlim zat, ziyafetin verildiği yere gitmiş ve hiç hesapta yokken teşrifatçı bir kadınla karşılaşmış. Kadın ona, tokalaşmak için elini uzatmış. Âlim, o kadınla tokalaşmamış. Kadın incinmiş ve bu duygusunu da açıkça ona belirtmiş. Bunun üzerine misafir âlim, o kadına şöyle demiş:
“Seninle tokalaşır da karımın elinden daha tatlı ve yumuşak bulursam, karım benim gözümden düşer. Tıpkı bunun gibi sen de benimle tokalaştığında, eğer ellerimi kocanınkinden daha tatlı ve yumuşak bulursan, kocan da senin gözünden düşebilir. Ama tokalaşmayıp da her birimizin kendi eşinden razı ve memnun kalması, herkes için daha iyi, daha güvenli ve daha iffetli bir davranış olmaz mı?”
Bu doğru söz üzerine teşrifatçı kadın, misafir âlime hak verir.
Bu açıdan, kadının erkekle tokalaşması, ailenin bağlarını kırıcı ve zayıflatıcı bir harekettir. İslâm fitneye sebep olabilecek alışkanlıkları tümüyle yasaklar. Dinimiz kadının kocasıyla paylaştığı sevgiyi yok edici faktörleri de reddetmektedir.
İster cinsel haz duysun ister duymasın, kadın ve erkek arasındaki el öpme ve tokalaşma “Müslüman’ım diyenler” için dinen katî bir haramdır.