Nesli Tehdit Eden Uyuşturucu Belası
Uyuşturucu bağımlılığı, özellikle gençleri tehdit eden büyük bir tehlikedir. Şartlar ne olursa olsun, kullanılan bütün uyuşturucu maddeler zararlıdır. Doğru düşünme becerisini ve davranışları olumsuz etkileyen ve yoksunluğunda insanı zor duruma düşüren, zevk için kullanılan her madde uyuşturucudur, tehlikedir. Esrar gibi maddeden başlayanlar eroin bağımlılığına doğru yol almaktadır.
Uyuşturucu; kullanımı paranoyaya, hissizliğe, dalgınlığa ve öğrenme bozukluğuna sebep olmakta, motivasyonu düşürmektedir. Fiziksel gelişimi durdurmaktadır. Uyuşturucunun vücutta bıraktığı kalıcı izler, bir sonraki nesli bile olumsuz etkilemektedir.
Niçin kullanıyorlar?
Uyuşturucuya başlamak için birçok bahane söz konusu olabilmektedir. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
* Ümitsizlik, hayal kırıklığına uğramış gençlik aşkı, iş bulamama korkusu, aileyle anlaşamama gibi problemler yaşanıyor olabilir. Genç, uyuşturucu ile güya bu sıkıntılardan kaçmak isteyebilir.
* Güzel bir gelecek vaat eden ve hayatta her şeye sahip olduğu düşünülen çocuklar bile tatminsizlikten ötürü uyuşturucunun ağına düşebilirler. Bazen bir defa denemek veya merak için kullanmak da bağımlılığa götürebilir.
* Kendini iyi hissetmek, farklı görmek, herhangi bir acı duymaktan kaçınmak, heyecan aramak, utangaçlıklarını yenmek için de gençler uyuşturucu kullanabilirler.
Nasıl anlaşılır?
Uyuşturucu kâbusuna karşı daha sıkı tedbirler alınmasına rağmen, bu tehlike ile her geçen gün dünyada pek çok aile karşılaşıyor. Uyuşturucuya karşı mücadelenin her yolu deneniyor. Bu yollardan bir tanesi de ailelerin bilgilendirilmesi ve uyanık olmasıdır. Sayılacak maddelere dikkat ederek bir aile, çocuğunun uyuşturucu kullanıp kullanmadığını teşhis edebilir. Bunlar:
* Eve gelmeyen çocuk neler yaptığını saklamaya çalışır. Ve gerçeği gizlemek için yalan söyler. Bazen o gece neler yaptığını, nereye gittiğinin gerçekten unutmuştur.
* Sakin bir kişi olarak tanıdığınız çocuğunuz, aniden sinirli veya aşırı vurdumduymaz, umursamaz, hiçbir şeyle ilgilenmeyen bir kişiliğe bürünür.
* Çocuk okuldan kaçmaya başlar. Özellikle öğle saatlerinde uyuşturucu almışsa, okuldan sık sık kaçması dikkati çeker.
* Eski arkadaşlarıyla görüşmemeye başlar. Yeni yeni arkadaşlar edinir. Bu yeni arkadaşları, yaşça ondan büyük olurlar ve hiçbir zaman gencin kendi ailesinin evine gelmezler.
* Uyuşturucu kullananların fizik görünüşlerinde bazı değişiklikler belirir. Tenin görünüşü hastalıklı gibidir. Yüzün rengi kaybolur, gözler çukurlaşır, bakışlar anlamsızlaşmaya başlar.
* Uyku saatleri değişir. Gündüzleri uyuma isteği duydukları halde gece uyuyamazlar. Çocuk uyuşturucuyu gece almışsa, bütün gece gayet canlı olur ancak sabaha doğru yorgun ve huzursuz olduğu için yataktan kalkamaz.
* Etraftakilerden sürekli para isterler. Ama bu paranın nereye gittiğini açıklayamazlar. Para bulamadıkları zaman hırçınlıkları son haddine ulaşır. Hiç iştahları olmaz ve devamlı kilo kaybederler.
* Ders başarılarında ani düşüşler ortaya çıkar. Düşünme, hatırlama ve dikkat ve algı konusunda problemler yaşarlar.
Şüpheli durumda ne yapmalı?
Böyle bir durumdan şüphelenildiğinde paniğe kapılmadan aile, genci karşısına alarak onunla samimi olarak konuşmalı ve onu muhakkak bir psikiyatri uzmanına götürmeye ikna etmelidir. Psikiyatri uzmanının tavsiye ve telkinlerine uymalıdır.
Uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin ortak özelliği bağımlılık yapmalarıdır. Yani, bir maddenin uyuşturucu sayılması için şu ortak özelliklere sahip olması gerekir:
* Çok fazla ve uzun süreli kullanımın sonlanmasına veya azaltılmasına bağlı olarak yoksunluk belirtileri ortaya çıkar.
* Bu belirtiler klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya veya toplumsal, mesleki alanlarda ya da önemli işlevsellik (fonksiyon görme) alanlarında bozulmaya sebep olur.
* Kişi maddeye bağlı bilişsel, davranışsal ve psikolojik problemler yaşamasına rağmen kullanmaya devam eder.
Şimdi de bazı uyuşturucuların özelliklerinden bahsedelim.
Kannabis (Esrar)
“Haşhaş”, “esrar” veya “marihuana” da denilen kannabisi, haftalar veya aylar boyunca günlük olarak kullananlarda bağımlılık gelişmesi yüksek ihtimaldir. Yapılan çalışmalarda beş defadan fazla kullanımların %17’si bağımlı olmaktadır.
Her gün kannabis kullanan 18 yaşındaki popülasyonun yarısından fazlası, 16 yaşından itibaren ağır içme davranışına başlamışlardır. Özellikle şu faktörler bağımlılık için risktir:
* Düşük akademik başarı (okul başarısı)
* Çocukluk veya ergenlik problemleri
* Uyumsuzluk ve kurallara karşı gelme
* Kişisel gerginlik ve muhakeme (yargılama) bozukluğu
* Ebeveynlerle zayıf ilişki
* Kannabise erken başlama
* Ebeveynde alkol-madde sorunu olması
Kokain
Bir defa kullanmayla bile kokaine bağımlılık gelişebilmektedir. Kokainin ileri derecede güçlü öforik (aşırı iyimserlik hali) etkisi vardır. Bu madde ile karşılaşan kişiler, kısa bir süre sonra bağımlı olabilmektedirler.
Opiyatlar (Eroin)
Opiyatlar, bir defa bile kullanımdan sonra bağımlılık yapabilirler. Eroini kullanan bir kişi önce kaygısız bir hayat, kendini iyi hissetme, uçar gibi olma duygularına kapılır. Eroinin etkisi geçince yine aynı sanal dünyaya girmek ister ve tekrar kullanma arzusuna kapılır. Ancak sürekli kullanım yüzünden, tolerans gelişir ve aynı etkiyi sağlamak için kullandığı dozu sürekli artırmak zorunda kalır. Sonuçta, çok ciddi kişisel ve mesleki problemler yaşamaya başlar.
Birkaç haftalık düzenli kullanımdan sonra, beyin kendi endorfinini yani, morfin ile aynı özellik taşıyan doğal rahatlatıcıyı üretmekten vazgeçer ve dışarıdan gelen opiyatlara güvenmeye başlar. Sonuç olarak kişi opiyatlara alışkanlık kazanır, günde bir veya daha fazla doz almak zorunda kalır.
Almazsa veya aldığı miktar yetersiz kalırsa üşüme ve terleme krizleri, kas titremesi, mide krampları şeklinde yoksunluk belirtileri ortaya çıkar.
Uyuşturucu bağımlılığının tedavisi var mı?
Beden uyuşturucuya alıştığında, bütün hücreler bağımlılığa uygun salgılar üretir. Kişi uyuşturucuya ara verdiğinde, hücrelerdeki bu salgılar yine bulunur.
Aradan yıllar geçse bile alınan bir damla uyuşturucu hücreleri uyarır ve bağımlılık belirtileri tekrar ortaya çıkar. Bu yüzden, uyuşturucu bağımlılığında şifa bulma söz konusu değildir. Ancak maddeye ara vermekten veya temiz kalmaktan bahsedilir. Bir kişi maddeye 10 yıl ara verse de yine uyuşturucudan kurtulmuş sayılmaz. Maddeye 10 yıl ara vermiş uyuşturucu bağımlısı sayılır.
Bağımlılığın tedavisi nasıl?
Bağımlılık tedavisinin bazı prensipleri vardır. Onlardan kısaca bahsedecek olursak:
• Bağımlı, maddeyi kesmeyi ve tedavi olmayı muhakkak arzu etmeli, bu konuda kesin kararlı olmalıdır. Yoksa tedavi teşebbüsü baştan başarısız demektir.
• Bağımlı, muhakkak hastaneye yatmayı kabul etmelidir. Özellikle ilk devrenin hastanede geçirilmesi şarttır. Çünkü maddeyi kesmekle birlikte çeşitli belirtiler ortaya çıkar. Titreme, baş dönmesi, değişik organlarda ağrılar gibi yoksunluk belirtilerinden sara nöbetlerine, şiddetli krizlerden cinnet hallerine kadar çıkabilen rahatsızlıklar bunu gerekli kılar.
• Bu ilk dönem, takribi 15 günlük bir hastaneye yatış süresi demektir. Bundan sonra 3 aylık bir dönem gelir ki yine hastanede geçirilmesi uygun olur. İzolasyon, yani alkolden uzaklaştırmak, çevresinden bir süre ayırmak gereklidir.
• Ayrıca bu dönemde bireysel ve grup terapileri başka tedavilerle birlikte tatbik edilir.
Bağımlılıktan korunmak
Uyuşturucu bağımlısı olduktan sonra bundan kurtulmak, güçlü bir irade ve üstün bir gayret gerektirir. Ancak uğraştırıcı, masraflı ve uzun süren tedavi ile birlikte kişi istekli ve niyetli ise bu bağımlılık zincirini kırabilir.
Fakat tedavide başarı oranı çok düşüktür. Bağımlıların çoğu “Yaşayan ölü” durumunda, topluma yük olarak yaşantılarını sürdürmektedirler ve genellikle de araya giren bir sebep (kaza, zehirlenme, intihar vs.) ile ileri yaşlara varmadan hayatları son bulmaktadır.
Bu yüzden, bağımlılığa düşmemenin tek yolu uyuşturuculara hiç yaklaşmamak, onu kullananlardan uzak durmaktır. Şunu da söyleyelim, madde bağımlılığı 14-25 yaşları arasında başlamaktadır.
Uyuşturuculardan korunmada en büyük vazife, aileye düşmektedir. Aile, toplumun en küçük kurumu ve hücresidir. En başta anne ve baba, çocuklara örnek olmalıdır. Çocuklar, her türlü sıkıntılarını ve problemlerini öncelikle anne-babalarına açabilmelidirler. Problemlerin, ilk defa aile büyüklerince değerlendirilmeleri şarttır.
Gençler Dikkat!
Bu konuda gençlerimizin dikkat edecekleri noktalara gelince:
• Gerçek sevgi ve mutluluğu muhakkak kendi yuvalarında aramalıdırlar.
• Kötü arkadaş gruplarından uzak durmaları gerekir. Böyle kişiler davranışlarından, hareket ve sözlerinden anlaşılır.
• Sadece bu da yetmez, kişilik ve hedef sahibi gençlerle iç içe olmak çok faydalıdır. Bu yüzden, sohbetler düzenleyen İslami gruplar vazgeçilmez öneme sahiptir.
• Boş zamanları en iyi şekilde (okumak, kültürel ve diğer faydalı faaliyetlerde bulunmak gibi meşguliyetlerle) değerlendirmelidirler.
• Yine gençlik dönemi; halk arasında söylendiği şekliyle “delikanlılık” devresidir. Bu yaşlarda kişilik icabı, gelecek için her an problem oluşturabilecek hareketlere girebilir, kararlarda isteksizlik olabilir. Gençler bu hususu daima göz önünde tutmalı, büyüklerin uyarılarını dikkate almalıdırlar.
Uyuşturucu kültürü
Son olarak gençlerimizi uyuşturucunun içine çeken alt kültürden bahsetmek istiyorum. İçki, uyuşturucu, kumar, şans oyunları, sapıklıklar, fuhuş, evden kaçma gibi faaliyetlerin tümünü besleyen, ortaya çıkaran ortama “Uyuşturucu kültürü” adını veriyoruz. Zararlı alışkanlıkların temelinde bu alt kültür vardır ve bunu önlemek uyuşturucu kültürüyle mücadeleye bağlıdır.
Bu kültürün filizlendiği birahane, pub, diskotek, kumarhane, meyhane ve benzeri yerlerden uzak durmalıdır.
Bira ve “alkolsüz” denilen bira, alkolizm ve uyuşturucu batağının başlangıç basamağıdır.
Yine, milli ve manevi değerlerimiz, yüzyıllardan beri nesilden nesile intikal eden geleneklerimiz uyuşturucu kültürünün panzehiridir. Bu değerlere sarılmak zorundayız.