Orucun Manevi Şartları
Ebu Talip el-Mekki rahmetullahi aleyh hazretleri
şöyle buyurmuştur:
“Allah Teala’nın havass kullarının orucu, şu altı organı
muhafaza etmekle ifa edilir:
1. Gözü kısmak, bakışları muhafaza etmek
2. Kulağı bir haramı dinlemekten, günahtan korumak
ve batıl ehlinin sohbetine katılmamak.
3. Dili, kendisini ilgilendirmeyen hususlara müdahil
olmaktan muhafaza etmek, söylendiğinde
aleyhte olacak, tutulduğunda lehte olmayacak
konuşma ve susmadan uzak kalmak.
4. Kalbi Allah korkusuyla doldurarak yapmaktan
menedildiği fikir ve düşüncelerden sakındırmak,
lüzumsuz temennilerde bulunmamak.
5. Eli harama uzanmaktan ve çirkinlikte bulunmaktan
menetmek.
6.Ayağı da emredilmediği veya teşvik edilmediği
bir gaye uğrunda yürütmeyerek sadece hayır işleri
için kullanmak
Her kim bu altı organı ile gönüllü olarak oruç tutar
ve iftarını da helalinden yeme-içme ve meşru
münasebetle geçirirse, Allah katında fazilet sahibi
oruçlulardan biri olur. Çünkü o, yakini iman sahiplerinden
ve Allah Teala’nın koyduğu sınırları
muhafaza eden kimselerden biridir.”
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle
buyurmuştur:
“Oruç, mü’min için kalkandır. Bu bakımdan herhangi
biriniz oruçlu ise, fahiş konuşmasın, cahilce
hareket etmesin. Eğer bir kişi kendisiyle çirkin
konuşur veya sataşırsa desin ki: ‘Ben oruçluyum,
ben oruçluyum’.” (Buhârî, Savm, 9)
Abdulkadir Geylani Ramazan ayı hakkında şunları
söylemiştir:
“Ramazan ayı, safa ve vefa ayıdır. Ramazan ayı
zikredenlerin ve sabredenlerin ayıdır. Bu ay, senin
kalbinin ıslahına, Rabbine karşı ma’siyet işlerinden
sökülüp çıkmana, kötülük ehli kimselerden
ve günahkârlar arasından sıyrılıp çıkmana bir tesir
etmez ise senin kalbine ne tesir edebilir? Ve
senden ne gibi bir hayır beklenebilir? Sende ne
gibi bir hayır bakiyesi kalır? Felahına dair nasıl bir
ümit beslenir?”
Oruçlarımızı salih kimselerin orucuna benzetmenin
diğer şartları şunlardır:
a- İftarda Az Yemek
Hazreti Âişe radıyallahu anha fazla yemek hakkında
şöyle demiştir:
“Peygamberlerinden sonra bu ümmette baş gösteren
ilk bela, doymaktır. İnsanların midesi doyup
bedenleri şişmanladıkça artık kalpleri zayıflamaya
ve arzuları azmaya başladı.” (Buhari, Kitabü’d
Duafâa’, İbn Ebi’d Dünya, Kitabu’l Cû’)
İmam Gazali rahmetullahi aleyh şöyle söylemiştir:
“Malumdur ki oruçtan maksat; takvaya ulaşmak
için biraz acıkmak ve şehveti kırmaktır. Mideyi
akşama kadar bekletip acıktırdıktan ve akşamüzeri
bol ve nefis yemeklerle karşısına çıktıktan
sonra kuvvetinin artıp, şehvetinin çoğalacağı ve
eski hâli ile bırakılsaydı harekete geçmeyen şehvetlerinin
bu suretle harekete geçmiş olacağı da
meydandadır.”