Sevgiyi Çoğaltma Yolu: Selam Vermek

  • 11 Temmuz 2014
  • 1.359 kez görüntülendi.
Sevgiyi Çoğaltma Yolu: Selam Vermek
REKLAM ALANI

Arapça’da “barış, esenlik ve selamet” gibi anlamlara gelen “selam” kelimesi, ilk insan ve ilk peygamber Âdem aleyhisselâmdan beri vardır: “Allah Âdemi yarattığı vakit, ‘Git şu oturan meleklere selam ver, selamını nasıl karşılayacaklarını dinle. Çünkü senin ve çocuklarının selamı o olacaktır.’ Bunun üzerine Âdem aleyhisselam meleklere: ‘Esselamu aleykûm’ dedi. Melekler de: ‘Esselamu aleyke ve rahmetullah’ karşılığını verdiler. Onun selamına ve ‘rahmetullah’ı ilave ettiler.” (Buhârî, Müslim)

‘es-Selam’ Allah’ın isimlerinden birisi olduğu gibi aynı zaman da ‘Selam’ Cennetin isimlerinden de birisidir.  Allah, esenlik yurduna (dâru’s-selam) çağırır ve dilediğini doğru yola iletir.” (Yunus, 25; En’am, 127)

Selam kelimesinin Kur’an-ı Kerim’de değişik anlamlarının yanı sıra, insanların birbirine selamı, meleklerin insanlara selamı, cennetliklerin birbirlerine selamı gibi kullanımları da vardır. (bkz: Nisâ, 94; En’am, 54; Râd, 24; Nahl, 32; Furkan, 75;  Zariyât, 25; Yunus, 10; A’râf, 46)

REKLAM ALANI

Selamın veriliş şekli

Selam verildiği zaman daha güzeliyle veya aynısıyla karşılık vermek gerekmektedir. Allah-u Teâla, Kur’an’da şöyle buyurmaktadır: “Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selamla karşılık verin. Şüphesiz Allah her şeyin hesabını gereği gibi yapandır.” (Nisâ; 86)

Allah Teâlâ, başkasının evine girerken izin alınıp selamla girilmesini tavsiye etmektedir: “Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere, geldiğinizi hissettirip (izin alıp) ev sahiplerine selâm vermeden girmeyin. Bu davranış sizin için daha hayırlıdır. Düşünüp anlayasınız diye, size böyle öğüt veriliyor.” (Nûr; 27)

Yine Allah Teâlâ, başka bir ayet-i kerimede evlere girilirken bereket, esenlik ve güzellikler dileyerek girilmesini tavsiye etmektedir: “Evlere girdiğiniz zaman birbirinize, Allah katından mübarek ve hoş bir esenlik dileği olarak, selâm verin. İşte Allah, düşünesiniz diye ayetleri size böyle açıklar.” (Nûr; 61)

Hz. Peygamber de bir hadislerinde selamın farklı şekilleri olduğunu ve her bir selamın farklı sevap getirisi olduğunu belirtmektedir: “Peygamber sallallahu aleyhi veselleme bir adam geldi ve: “es-Selamu aleykûm” dedi. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem, onun selamına aynı şekilde karşılık verdikten sonra adam oturdu. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem, “On sevap kazandı” buyurdu.

Sonra bir başka adam geldi, o da, “es-Selamu aleykûm ve rahmetullah” dedi. Peygamberimiz ona da verdiği selamın aynıyla karşılık verdi. O kişi de yerine oturdu. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem, “Yirmi sevap kazandı” buyurdu. Daha sonra bir başka adam daha geldi ve “es-Selamu aleykûm ve rahmetullahi ve berekâtuh” dedi. Hz. Peygamber de o kişiye selamının aynıyla karşılık verdi. O kişi de yerine oturdu. Rasûlullah, “Otuz sevap kazandı” buyurdular. (Ebû Dâvûd, Tirmizî)

Selamlaşmada âdâb

  1. Müminlerin bulunduğu yere girildiğinde ve oradan ayrılırken selam vermek. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem, “Sizden biriniz meclise geldiği zaman selam verdiği gibi ayrılırken de selam versin. Çünkü birinci selam sonrakinden daha faziletli değildir.” Buyurdu. (Ebû Dâvûd, Tirmizi)
  2. Gayri müslimlerle karşılaşıldığında, önce onların selam vermesini bekleyerek, selamlarından sonra “ve aleykûm” demek, zira Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem, “Yahudi ve Hırıstiyanlara öncelikle siz selam vermeyin.” (Müslim) “Kitap ehli olanlar size selam verdiklerinde ‘ve aleykum’ deyin.” Buyurmuşlardır. (Buhârî, Müslim)
  3. Müslümanların olduğu bir yerde tanıyıp tanımamaya bakmadan, herkese selam vermek; yani toplumda selamı yaymak, yaygınlaştırmak.

Abdullah b. Amr b. el-Âs’ın haber verdiğine göre, bir adam Resûlullah’a gelerek:
– İslam’ın emirlerinden hangisi daha hayırlıdır? dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:
– Yemek yedirmen,  tanıyıp tanımadığın herkese selam vermendir. (Buhârî, Müslim)

Bir başka hadiste ise Rasulullah şöyle buyurmuştur: “Ey insanlar! Selamı yayınız, yemek yediriniz, akrabalarınızla alakanızı ve yardımınızı devam ettiriniz. İnsanlar uyurken, siz namaz kılınız ki bu yüzden selametle cennete giresiniz.” (Tirmizi)

Tufeyl b. Ubey b. Kâb, sahabenin ileri gelenlerinden Abdullah b. Ömer’in, hiç işi olmadığı halde, sırf insanlara selam vermek için çarşıya pazara çıktığını bildirmektedir. (Mâlik, Muvatta; Buhârî,)

Küçük büyüğe selam verir

  1. Selamlaşmada; küçük olanın büyüğe, sayı itibariyle az olanın çok olanlara, yürüyenin oturana, binit üzerinde bulunanın yaya olana selam verme adabına riayet etmek.

Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem, “Binitli olanın yaya yürüyene, yürüyen oturana, sayıca az olan çok olana selam verir.” (Buhârî, Müslim) buyurdu. Ayrıca Buhârî’nin bir başka rivayetinde “küçük büyüğe” (Buhârî) ilavesi vardır.

Selam konusunda böyle bir âdâb olmakla birlikte, selam vermeye teşvik sadedinde Allah Rasulü şöyle buyurdu: “Allah’a en yakın (hayırlı) olan kişi en başta selam verendir.” (Ebû Dâvûd) buyurdu. Bir başka rivayette, iki kişi karşılaştıklarında hangisi ilk önce selam vermesi gerekir diye Rasûlüllah’a sorulunca, “Allaha en yakını (hayırlısı) olanı.” (Tirmizî) diye cevap verdi.

  1. Fesat (fitne) çıkarmayacaksa, akraba kadınlarla da selamlaşmak. Sehl b. Sad’ın haber verdiğine göre o şöyle demiştir: “(Medine’de) İhtiyar bir kadın vardı, Cuma namazından sonra yanına uğrardık, ona selam verirdik, o da bize yemek ikram ederdi.” (Buhârî)

Ebû Talib’in kızı Fâhıne Ümmü Hânî’nin Resûlullah’a selam verdiği rivayetlerde geçmektedir. (Müslim)  Ayrıca Resûlullah, mescitte oturan bir grup kadına eliyle işaret ederek selam vermiştir. (Ebû Dâvûd, Tirmizî)

Çocuklara da selam verilir

  1. Çocuklarla da selamlaşmak. Hz. Enes radıyallâhu anhu, çocuklara rastladığı zaman onlara selam verir ve Rasulullah sallallahu aleyhi vesellemin de böyle yaptığını belirtirdi. (Buhârî, Müslim) Ayrıca Enes radıyallahu anhuya, Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle tavsiyede bulunmuştur: “Yavrucuğum, ailenin yanına girdiğinde selam ver ki sana ve ev halkına bereket olsun.” (Tirmizî)
  2. Selam verirken ve alırken sesimizi çok yükseltmemek ve kısmamak. Sahabeden Mikdâ’ın ifadesine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem, “Uyuyanı uyandırmayacak, uyanık olanlara işittirecek şekilde selam verirdi.” (Müslim)
  3. Selam vermek için fırsat kollanılmalı ve âdeta bahane bulunmalıdır: “Sizden biriniz, din kardeşine rastlarsa ona selam versin. Eğer ikisinin arasına ağaç, duvar, taş girer de tekrar karşılaşırlarsa yine selam versin.” (Ebû Dâvûd)

Müslüman’ın, Müslüman üzerinde haklarından birisi de selamına icabet etmektir. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu: “Müslümanın Müslüman üzerindeki hakkı beştir. Selam almak, hasta ziyaret etmek, cenazenin arkasından yürümek, davete icabet etmek, aksırana ‘elhamdulillah’ derse ‘yerhamukellah’ demek.” (Buhârî, Müslim)

Bütün bunlarla beraber, belki de selamın en önemli fonksiyonu, insanlar arasında birlik beraberlik ruhunu geliştirmesi ve canlı tutmasıdır. Böyle olan bir toplumun fertleri, birbirlerini sevecek, Allah-u Zülcelal de onlara cennet kapılarını açacaktır.

“Siz iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız. Yaptığınız takdirde sizin birbirinizi seveceğiniz bir şeyi söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayınız.” (Müslim)

REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ