Seyda Feyzullah Konyevî Hazretleri de Depremzedeleri Ziyaret Etti
TAZİYE ZİYARET
Seyda Feyzullah Konyevî Hazretleri de Depremzedeleri Ziyaret Etti
Seyda Feyzullah Konyevî hazretlerinin teşvikleriyle Kevser Vakfı’nın çalışanları ve Konyevî cemaatinin müntesipleri depremin ilk gününden itibaren bölgeye koştular.
Seyda Feyzullah Konyevî hazretleri bizzat kendisi de deprem bölgesine ziyaretlerde bulundu. Öncelikle Kevser Vakfı’nın lojistik merkezlerinin bulunduğu başta Hatay Kırıkhan olmak üzere bazı bölgelerde ziyaretlerde bulunan Seyda Hazretleri, çalışmalar hakkında bilgi aldı.
Ziyaretleri kapsamında Kahramanmaraş’a da giden Seyda Feyzullah Konyevî Hazretleri Kevser Vakfı’nın Kahramanmaraş’taki aşevini ve yardım faaliyetlerini yerinde inceledi. Seyda hazretleri bu ziyareti sırasında Kahramanmaraş’ta bulunan Şeyh Seyda Abdullah Taylan hazretlerini ve medresesini ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerinde bulundu.
Vakıf çalışanları günlerdir bölge halkının sıkıntılarını hafifletmek için ellerinden geleni yapıyorlardı. Seyda Feyzullah Konyevî hazretleri de vakfın çalışmalarını yerinde görerek, yapılanlardan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Dinimizde merhametin ve iyiliğin önemini hatırlatan Seyda hazretleri, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin şu hadis-i şerifini hatırlattı:
“Müslüman, müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim etmez. Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir. Kim bir müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah-u Teâlâ o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir müslümanın ayıp ve kusurunu örterse, Allah-u Teâlâ da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter.” (Buhârî, Mezâlim 3; Müslim, Birr 58.)
Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:
“Mü’minler ancak kardeştirler.” (Hucurât, 10)
Dinimize göre bir müslüman kardeşinin kederini gidermek için yardımcı olmak, mescide çekilip nafile itikaf yapmaktan daha büyük sevaptır.
Abdullah İbn-i Abbâs radıyallâhu anhümâ bir gün Peygamberimiz’in mescidinde îtikafta idi. Bir kişi yanına gelerek selâm verdi ve oturdu. İbn-i Abbâs radıyallahu anhuma;
“–Kardeşim, seni yorgun ve kederli görüyorum.” dedi.
“–Evet ey Rasûlullâh’ın amca oğlu, kederliyim! Falan şahsın benim üzerimde velâ hakkı var (mal mukabilinde beni âzâd etmişti), fakat şu kabrin sahibi (Allah Rasûlü) hakkı için söylüyorum ki onun hakkını ödeyemiyorum.”
“–Senin hakkında onunla konuşayım mı?”
“–Sen bilirsin.”
İbn-i Abbâs radıyallâhu anhümâ ayakkabılarını alarak mescidden çıktı. Adam ona;
“–Îtikâfta olduğunu unuttun mu, niçin mescidden çıktın?” diye seslendi.
İbn-i Abbâs; Rasûlullah Efendimiz aleyhisselatu vesselam’ın kabrini göstererek şöyle cevap verdi:
“–Hayır! Ben, şu kabirde yatan ve henüz aramızdan yeni ayrılmış olan zâttan duydum ki:
“–Her kim, din kardeşinin bir işini takip eder ve o işi görürse, bu kendisi için on yıl îtikâfta kalmaktan daha hayırlıdır. Bir kimse Allah rızâsı için bir gün îtikâfa girse; Cenâb-ı Hak o kimse ile ateş arasında üç hendek yaratır ki, her hendeğin arası doğu ile batı arası kadar uzaktır.” (Beyhakî, Şuab, III, 424-425)
Seyda hazretleri, kendisi de sahada dolaşıp deprem mağdurlarının hallerini yakından gördü. Yaşanan acı karşısında duygulanan Seyda hazretleri, yardımlara devam edilmesi için çalışanları ve gönüllüleri teşvik etti. Bu çalışmalara emeği geçen herkese dua eden Seyda hazretleri bu imtihanlara sabretmenin ve mağdurlara yardım etmenin ahirette büyük kazanç vesilesi olacağını hatırlattı.
Allah-u Zülcelâl bir daha milletimize böyle acılar göstermesin. Bu yaşananlardan ders alarak bundan sonra yaptığımız her işi ihsan üzere, yani Allah’ın bizi gördüğünü unutmayarak yapmamızı nasip etsin.