TEFEKKÜR / Ümidvâr Olmak
TEFEKKÜR
Ümidvâr Olmak
Ahmed Özkan
وَلَمَّا قَسَا قَلبِي وَضَاقَتْ مَذَاهِبِي
جَعَلْتُ الرَّجَا مِنِّي لِعَفْوِكَ سُلَّمًا
تَعَاظَمَنِي ذَنْبِي فَلَمَّا قَرَنْتُهُ
بِعَفْوِكَ رَبِّي كَانَ عَفْوُكَ أَعْظَمًا
Felemmê kesê kalbî ve dâkat mezâhibî,
Ce’altürrecâ minnî liafvike süllemen,
Teâzamenî zenbî felemmê karentuhû
Bi afvike rabbî, kêne afvuke a’zaman.
(Ey yüce Allah’ım)! Kalbim katılaşıp çıkış yollarım daralınca, umudu(mu) affına merdiven olarak dayadım.
Günahlarım (çok olduğu için) boyumu aştı ama (Allahım) senin (engin) affının yanına koyunca baktım senin affın (çok, çok) daha büyük.
O’na salat ve selam olsun Rasûlullah Efendimiz vefatından üç gün önce şöyle buyurdu:
“Hiçbiriniz Allah hakkında hüsnü zan etmeden ölmesin.” (Müslim; Hadis no: 2872)
Zira Yüce Allah bir kudsi hadiste zan ile ilgili şöyle ferman buyurmaktadır:
“Ben kulumun benim hakkımdaki zannının yanındayım, zannettiği gibiyim. Hüsnü zan ederse bu onundur suizan ederse bu da onundur.” (Sahih-i İbni Hibbân Hadis no: 639)
Kulun hiçbir günahı yüce Allah’ın rahmetinden çok ve büyük olamaz, onu aşamaz. Yüce Allah’ın rahmeti her şeyi kuşatmıştır yeter ki bu rahmete mahal ve lâyık olmak önemlidir. Bu da yüce Allah’ın lütfu, muvaffakiyeti ve kulun cüz-i iradesini hayırda kullanması ile mümkündür.
Ey yüce Allah’ım! Bizlerin ve bütün mümin kardeşlerimizin gerek yaşarken ve gerek de ölüm esnasında zannımızın yüce zatın hakkında hüsn-ü zan olması istikametinde bizlere yardımcı ol, rahmetini hem bize hem ölmüşlerimize oluk oluk akıt ya Rabbî. Âmîn.
KAPIDAN AYRILMAMAK
لَنْ أَبْرَحَ الْبَابَ حَتَّى تُصْلِحُوا عِوَجِى
وَتَقْبَلُونِى عَلَى عَيْبِى وَنُقْصَانِى
فَإِنْ قَبِلْتُمْ فَيَا عِزِّى وَيَا شَرَفِى
وَاِنْ اَبَيْتُمْ فَمَنْ اَرْجُو لِعِصْيَانِى
Len ebrah el bâbe hettê tuslihû ivecî
Ve tekbelûnî alâ aybî ve nuksani,
Fein kabiltüm feyê izzi ve yê şarafî
Ve in ebeytüm femen ercû liısyânî
Hiçbir zaman sizin kapınızdan (Senin kapından Allahım) asla ayrılmam ta ki benim eğriliğimi (fazl-ü kereminle) düzeltinceye kadar. Beni kabul ederseniz (edersen Allahım) benim için en büyük şeref, izzet ve kurtuluştur. Yok beni kabul etmez de reddederseniz (Reddedersen Allahım) bu günahkâr halimle beni kim kabul eder (Senden başka kimse kabul etmez Allahım).
Mü’min dâima yüce Allah’ın ulu ve âlî kapısından ayrılmamak azmi ve gayreti ile yaşamalıdır. Sebât ve sabır gösterirse yüce Allah’ın kapısının mutlaka bir gün açılacağına kesin inanmalıdır.
Başka kapılar açılsa bile yüz güldürmez ve sadra şifa vermez. Zira başka kapılar bir iki açılsa da sonra kapanır ve minnet eder.
Ayıpları örten, kayıpları geri getiren ve telafi imkânı veren, noksanları gideren, günahları ve ma’siyetleri bağışlayan tek Allah’tır.
Yüce Allah’ın kapısına gidebilmek ve o kapıda beklemek, gönül ve avuç açmak çok önemli bir aşama, büyük bir nimet ve nadide bir şereftir.
Umut etmek lazımdır ki Yüce Allah’ın kapısında bekleyerek sabreden ve sebat gösterip ayrılmayan bir kul asla eli boş dönmez.
Yüce Allah’a giden ve götüren, ulaştırıp kavuşturan, yüz güldüren en mu’temed ve sağlam kapı, Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin sünnetine ittibâdır.
Rasûlullah aleyhisselatu vesselam Efendimize ittiba ve iktida dışında bütün yollar çıkmaz ve bütün kapılar kapalıdır.
Ey insan oğlu! İnsanlar senin yüzüne bir kapıyı kapatsalar asla üzülme ve bil ki yüce Allah bunun yerine dilediği zaman sana birçok kapı açar.
وَلَا تَحْزَنْ اِذَا مَا سُدَّ بَابٌ
فَإِنَّ اللهَ يَفْتَحُ اَلْفَ بَابٍ
Ve lê tehzen ize mê südde bêbün, feinnellâhe yeftehu elfe bêbin.
(Yüzüne) bir kapı kapanırsa üzülme yüce Allah (bunu yerine) bin kapı açar.
Ey alemlerin Rabbi olan Yüce Allah! Gücümüzün yettiği kadar Rasûlullah Efendimizin sünnetine ittiba etmeyi, tabi olmayı, uymayı, yaşamayı, yaymayı ve neşretmeyi bize bütün mümin kardeşlerimize nasip ve müyesser eyle. Âmîn.