Tesettür Müslüman Kadının Kimliğidir
KADIN VE AİLE / Abdullatif Acar
Tesettür ve örtünme sadece insana mahsus ve insanı diğer canlılardan ayıran bir özelliktir. Hayvanlar için böyle bir şeyden söz etmek mümkün değildir. Tesettür, iffet ve hayânın, ahlak ve faziletin bir göstergesidir. Tesettür her şeyden önce fıtri bir ihtiyaç ve Allah’ın emridir.
Allah-u Zülcelâl buyuruyor ki:
“Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınmaması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.” (Ahzap; 59)
İnsan kendisini, kardan kıştan, soğuktan ve sıcaktan birçok tehlikeden korumak için nasıl ki gerekli tedbirleri alıyorsa namusunu, iffet ve hayâsını muhafaza etmek için de tedbirler almalı; özenle tesettürün zarafetine, nezafetine bürünmeli. İnsan toplumun bir ferdi olsa da kendine ait özelleri vardır. O özeller ve mahrem haller gizlenmeli ve herkese açık olmamalı.
Başka bir ayeti kerimesinde yüce Allah, bizleri şöyle uyarıyor:
“…Eğer (Allah’tan) korkuyorsanız (yabancı erkeklere karşı) çekici bir eda ile konuşmayın; sonra kalbinde hastalık bulunan kimse ümide kapılır. Maruf üzere, uygun, ciddi ve ağır başlı bir şekilde konuşun! Evlerinizde oturun, eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın! Namaz kılın, zekâtı verin, Allah ve Resulüne itaat edin! Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister.” (Ahzap; 32-33)
Bu ayeti kerime bütün kadınlara uyarı mahiyetindedir. Tesettür emriyle bütün Müslüman kadınların şeref ve haysiyetinin, vakar ve ciddiyetinin korunmasının nasıl sağlanacağı bildirilmiştir. Bu, sadece örtünme ile değil, başkalarıyla konuşmanın adabından tutun, hal ve hareketlere, yürüyüş şekline ses tonlarının ayarlanmasına, zaruret olmadıkça dışarıya çıkılmamasına kadar bir sürü önlemi içermektedir. Böyle olunca birilerinin dil uzatmasına, kötü söz söylemesine, kötü düşünce ve fikirlere kapılmasına da engel olunmuş olunur.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem buyuruyor ki: “Kadın örtülmesi gereken avrettir. Dışarı çıktığı zaman şeytan ona gözünü diker.” (Tirmizi, Rada ,18)
Tesettür Özgürlüktür
Cahiliye toplumunda İslami manada örtünmek adet değildi. Kadına hürmet edilmez, hak ettikleri değer verilmezdi.
Cehalette alabildiğine ileri giden bu toplum, kız çocuklarını diri diri toprağa gömüyor, kadınları bir eşya olarak görülüyor, kullanılıp atılacak bir paçavra olarak algılıyordu. İslam ise kadına hak ettiği değeri vermenin yanında onun iffetini korumanın yollarını göstermiştir. Bu nedenle tesettür kadına verilen kıymetin en önemli göstergelerinden biridir.
Hz. Aişe radıyallahu anh buyuruyor ki:
“Ensar kadınlarına Allah rahmet etsin, “Ey peygamber hanımlarına, kızlarına bütün müminlerin kadınlarına da söyle…” (Ahzap, 59) ayeti indiğin de kadınlar astarlarını böldüler onlarla başlarını sardılar da Resulullah’ın arkasında öyle namaz kıldılar ki, sanki başlarında karga varmış gibi…”
Tesettür bir mesajdır; o günün cahiliye toplumunda olduğu gibi bugün, cehaletini medeniyet kılıfıyla gizleyen cahillerin, sapkın ve sapıkların; şehvet ve nefis perestlerin gözlerine sokarak hürriyet sahibi olduğunuzun, köle ve cariye olmadığınızın mesajıdır.
Tesettür cahiliye döneminde hür olmanın işaretiyken bugün onu geri kalmışlığın ve yobazlığın göstergesi gibi lanse etmeye çalışıyorlar. O gün hürriyetleri elinde olmayanlara sarkıntılık edenler bugün, örtümüze dil uzatma cesaretini gösteriyorlar. Onun için “Tesettür müslüman kadının kimliğidir” diyoruz.
Kimliğinizi sormasalar da gösterin. Çünkü kimliksiz yaşamak en tehlikeli yaşam şeklidir. Herkes haddini bilsin, diye gösterin. Sizi görenler kadınlık kimliğinize değil, Müslüman kimliğinizi göz önüne alsınlar. Düşüncelerindeki düşmanlıklarını eyleme dönüştürme hususunda kararlarını yeniden gözden geçirme gereği duysunlar.
Tesettür incinmemek ve incitmemek içindir. Hakkıyla tesettürlü olunca ne Allah’ı ne Peygamberini ne diğer insanları ne de kendinizi incitmiş olursunuz. O olunca şeref ve haysiyetinizi korumuş olur, güzel olanı kendinize ve eşinize saklamış olursunuz. Onun güçlü mesajıyla kem gözleri eğdirirsiniz yere, onlar düşmanlıkta geri durunca siz inancınızla dirilir ve Rabbinizle ve kulluğunuzla meşgul olursunuz.
Moda Esareti
Bugün Batı ve haçlı zihniyeti bizi, kendi değerlerimizle vurmak için nice planlarını uzun zamandır devreye sokmuş durumda. Bunun adına medeniyet dediler, moda diye yutturdular, özgürlük adı altında kandırdılar. “Kadın erkek eşittir” sözleriyle nefsimizi okşadılar. Çünkü bu daha kolay ve etkili yöntemdi onlar için.
Başarılı olmadılar diyebilir miyiz? Biz İslam’a göre bir tesettür anlayışına sahip olamayınca bize sunulan bu şatafatlara boyun eğip gayri Müslimlerin inandığı gibi yaşamaya, onların giyindiği gibi giymeye başlar olduk. Buna yanaşmayanların tesettürün modası kılıfıyla kalplerine nüfuz ettiler.
Hâlbuki İslami bir tesettür, tabiri caizse, modası hiç geçmeyen, modeli yüce yaradan tarafından çizilen, işlev ve özelliğini kıyamete kadar devam ettirecek olan bir örtünme şeklidir.
Yaşadığımız asır, bize ahiretsiz bir hayatı vaat etmektedir. Kadını bir meta haline getiren yüzyılın çarpık anlayışı, kadını adeta vitrinde bir aksesuar haline getirdi, reklam aracı olarak gördü. Bunu bir kısım kadınlar bile bile ve isteyerek kabul etti. Başkaları için her yolu meşru gören, desinler için giyim ve kuşama bürünen, bunun adına ister tesettür desin ister demesin, zilleti kabul etmiş, neslini heba etmek pahasına şehvetinin kurbanı olmuş demektir.
“Kim dünyada şöhret için elbise giyerse, Allah ona kıyamet gününde zillet elbisesi giydirir. Sonrada onu cehennemin ateşlerinde yakar.” (Ebu Davut, Libas, 5)
En Güzeli de Takva Tesettürüdür
Her şeyi hikmet üzere yaratan, insanı bütün güzelliklerle donatan Allah-u Teâlâ insanın bu özelliklerini ve güzelliklerini kendisine ibadet ve itaat ederek korumasını emretmiştir.
Namaz, fuhşiyat ve münkerata karşı tesettürken, zekat fakirin hakkının çiğnenmesine kilit, malın temizlenmesine kapı; hac kirlenen kalplere cila, fitne tohumlarını eriten kezzap, birlik ve beraberliği tesis eden harç, ümmet bilincini uyandıran ruh; kurban Rab’den uzaklaştıracak her şeye karşı bir örtü, O’na yakınlaşmaya bir yol ve yordamdır.
İşte bu yönüyle tesettür sadece bir örtünme değil, eylem ve duruştur. Hem bir hak hem de ahlak kavramıdır. Bir ismi de “Settar” olan Allah, insanın günah ve ayıplarını örttüğü gibi kuluna da hem başkalarının ayıp ve kusurlarını hem de başkaları için ayıp olan yerlerini örtmesini emretmektedir.
Allah azze ve celle bir ayetinde şöyle buyuruyor:
“Ey Âdemoğulları! Size çirkin yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise indirdik. Takva elbisesi (takva ile kuşanıp donanmak) ise daha hayırlıdır. İşte bunlar, Allah’ın ayetlerindendir. Belki düşünüp öğüt alırlar.” (Araf, 26)
Bu ayeti kerimede en önemli olanın takva elbisesi olduğuna vurgu yapılıyor. Çünkü Allah korkusu günahlara karşı en büyük zırhtır. Tesettür, takvayla gerçek anlamına kavuşabilir.
Tesettürün aslı; Allah’a karşı gelmekten sakınmak, şekillerden çok o şekillerin ihtiva ettiği anlamı kalben yaşamaktır. Bir insan örtünmesine rağmen diğer ibadet ve itaatlerine devam etmiyor, yalan ve günahla hayatını geçiriyorsa, kısacası; vücudunu elbiselerle örttüğü gibi kalbini ve gönlünü günahlara kapalı, Allah’a açık bir hale getiremiyorsa, o açık ve ulu orta ki haliyle şeytanın tuzağına düşmüş, erdem ve değerlerini kayıp etmiş demektir.
Takvayı kuşanmayan bir insanı ya giydiği tesettür günahlardan uzaklaştıramaz ya da Allah’ın emrettiği tesettürü değil, nefsinin hoşuna giden giyinme tarzını tesettür zanneder. Allah-u Zülcelâl kalplerdekini en iyi bilendir. Örtülerin altındakine de üstündekine de hakkıyla vakıf olan O’dur.
Takva, kalplerdeki Allah’tan korkmanın bedende tesettür, gözlerde harama bakmamak, kulaklarda haramı işitmemek, ayaklarda harama yürümemek, dillerde fahiş ve kötü sözleri söylememek şeklinde kendini gösterir.
Ana Babalar Dikkat!
Çocukların giyim kuşamlarında anne ve babaların rolü çok büyüktür. Zira her çocuk ilk önce anne ve babasını ilk örnek kabul eder. Zamanla çevrenin etkisiyle görüşlerinde ve düşüncelerinde değişimlerin olacağı gibi, doğal olarak giyim kuşamlarında da farklı düşünceler söz konusu olabilecektir. Bu nedenle evlatlarımıza hem iyi bir rol model hem de iyi bir rehber olmalıyız. Onları çevrenin, çarşının pazarın, televizyon ve bilgisayar gibi iletişim araçlarının insafına bırakmamalı, maddi ihtiyaçlarını giderdiğimiz gibi manevi boşluklarını doldurmalıyız
Tesettürü, namazı niyazı, ibadet ve itaati yapacak işi olmayan, emekli olan, yaşı iyice ilerlemiş büyüklerin görevi gibi algıladığınızda, anne ve babalar olarak siz, cennete talip olurken evlatlarınıza ateşi teklif etmiş olursunuz. Siz tesettürünüzle korunurken evlatlarınızı acımasız zamanın kucağına atmış bulunursunuz.
Öyle ki, sakallı sakallı, nur yüzlü görünen dedelerin ve babaların, belki beş vakit namazında niyazında olan örtüsüne dikkat eden anne ve ninelerin yanlarında, açılıp saçılmanın sınırlarını zorlayan kızları, torunları ve yakınlarını onurla gururla gezdirmelerine her gün şahit oluyor, bu ne perhiz bu ne lahana, demekten kendimizi alamıyoruz. “Sözüm geçmiyor, zamane evladı” asla bir bahane değil, sorumluluktan kaçmaktır.
Anne ve babalar! Sesinizin gür çıktığı, sözünüzün evlatlarınızın zihinlerinde tesir bıraktığı zamanları iyi değerlendirin. Yoksa iyice yaşlandığınız, hayatın yorgunluğunu da sırtınızda hissettiğinizde çocuklarınız birileri tarafından zaten eğitilmiş, iş işten çoktan geçmiş olur. O zaman sırtlarına zorla giydirdiğiniz örtüleri takmaktan utanır, toplumdan tecrit edilmiş hissederler kendilerini.
Kadının güzelliği evine, erine aittir. Bu da hem neslin hem de nefsin korunması için önemlidir. Elbette ki kadın ve erkek gösteriş ve riyaya kaçmadan mahrem sınırları aşmadan tesettürü göz ardı etmeden dışarıda da güzel giymeli. Ama bunun ölçüsünü aşmamaya dikkat etmeli.
Ey bizi muhatap alarak değerli ve kıymetli hale getiren Allah’ım! Ört bizim günahlarımızı! Ört bize verdiğin kıymet ve değerlerimizi! Örtemediklerimiz/ örtünemediklerimiz nedeniyle affınla ört! Settar isminle ört! Tevvap isminle ört! Rahman ve Rahim isminle merhamet et! Örtündüğümüzü zannedip ifşa ettiklerimizi geri ver bize! Kayıp ettiklerimize kavuştur bizi. Bizi bize bağışla, ancak bizi bize bırakma. (Âmin)
Selam ve dua ile…