Zühr-i Âhir Namazı
Zühr-i Âhir namazı neden kılınmaktadır?
İmam-ı Azam’a göre, bir beldede yalnız bir camide veya bir Musalla’da cuma namazı kılınır. Birkaç camide kılınmaz. Fakat İmam Muhammed ve İmam-ı Azam’dan gelen diğer rivayete göre, bir beldede bulunan birçok camide kılınabilinir. Doğru olan da budur ve uygulama da buna göre yapılmaktadır. Ebu Yusuf’a göre, bir şehirde ancak iki yerde Cuma namazı kılınabilir. Diğer bir rivayete göre ise aralarında ırmak bulunmadıkça iki yerde de cuma namazı kılınmaz.
İşte, böyle bir ihtilaftan kurtulabilmek içindir ki cumanın dört rekât son sünnetinden sonra, bu dört rekâtlık “zühr-i ahir namazı” kılınır.
Zühr-i ahir namazına; “Vaktine yetişip henüz üzerimden düşmeyen son öğle namazına” diyerek niyet edilir. Bu namaz, öğle namazının dört rekât farzı gibi veya dört rekât sünneti gibi kılınır. Sünnet namazı gibi kılmak daha iyidir. Çünkü Cuma namazı sahih olmamışsa bu dört rekât ile o günün öğle namazı kılınmış olur. Bu namazın son iki rekâtına ilave edilen sure veya ayetler, namazın sıhhatine engel değildir. Eğer cuma namazı sahih olmuşsa bu dört rekât, kazaya kalmış bir öğle namazının yerine geçer.
Bu şekilde namaz kılınması, ihtiyata uygun olduğundan, âlimlerin birçoğu tarafından da tasvip edilmiştir.
İmam-ı Şafii’ye göre ise bir beldede ilk kılınmaya başlanan Cuma namazı geçerlidir. Diğer Cuma namazları sahih olmaz. O halde, Cuma namazlarına daha sonra başlamış olanların öğle namazını kılmaları gerekir.
Bununla beraber, bu uygulama bir içtihat meselesi olduğundan, İmam-ı Şafii, Bağdat’ta Şafiilerin (kendi görüşüne uyanların) birçok camide cuma namazının kılındığını gördüğü halde, buna itiraz etmemiştir.
Kaynak: Seyda Muhammed Konyevî; “Günümüz Meselelerine Fetvalar”, Reyhanî Yayınları, İstanbul, 2004.