MÂNEVÎ GÜNDEM / Ramazan-ı Şerif’in En Kıymetli Günleri
MÂNEVÎ GÜNDEM
Ramazan-ı Şerif’in En Kıymetli Günleri
Gülistan Dergisi Araştırma
On bir ayın sultan Ramazan-ı Şerifin son on günü, çok kıymetli bir maneviyat iklimidir. Kadir Gecesi, içerisinde Kadir Gecesi bulunmayan bin aydan hayırlı olduğundan, bu gece yapılacak ibâdetlere verilecek mükâfatlar da katlanacaktır. Allah Azimüşşanın rahmeti ve mağfiretine vesile olan Kadir gecesini bu son günlerde aramak kaçırılmaması gereken büyük bir fırsattır.
Ramazan- ı şerifin son günlerinde itikafa girmek Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin terk etmediği sünnetlerindendir. Peygamber aleyhissalatu vesselam geceleri teheccüd namazını hiç terk etmediği halde Ramazanın son on gecesinde bunu daha da artırmış, ailesinden ayrılarak mescidde itikafa girmiştir.
Hz. Âişe radıyallahu anha Annemiz diyor ki:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Ramazan ayında ibadet hususunda diğer aylarda görülmeyen bir gayret içerisinde olurdu. Ramazan’ın son on gününde ise kendisini çok daha fazla ibadete verirdi. Bu günlerde geceyi ihya eder, ailesini de uyandırır ve izarını bağlardı. (Ailevi münasebetten çekilirdi.)” (Buhârî, Fadlu Leyleti’l-Kadr, 5; Müslim, İ’tikâf, 8)
İtikaf ibadeti eski ümmetlerde de olan bir ibadet şekliydi. Allah-u Zülcelâl ayeti kerimede itikaf ibadetine şöyle işaret etmiştir:
“İbrahim ve İsmail’e şöyle emretmiştik: “Tavaf edenler, itikâf edenler, rukû ve secde edenler için evimi (Kâbe’yi) tertemiz tutun.” (Bakara, 125)
Bu âyette geçen “âkifîn” kendini ibadet vermek için bir müddet mescide çekilen, dünya işlerini ve lüzumsuz konuşmaları terk edip ibadete yoğunlaşan kişilere deniliyordu.
Beş vakit namaz kılman bir mescitte ibadet etme niyetiyle bir süre durmaya itikaf denir. İtikâfa giren kimse, camide yer, içer, uyur. Abdest almak ve gerekli olduğunda gusletmek gibi tabiî ihtiyaçları için ise camiden dışarı çıkabilir. Bulunduğu camide cuma namazı kılınmıyorsa, cuma namazını kılmak üzere başka bir camiye gidebilir. Zorunlu hâllerin dışında camiden çıkarsa itikâfı bozulur.
İnsan itikafa çekilince orada boş sözlerden de kendini alıkor. İbadetle meşgul olur. İtikafa girince televizyon, cep telefonu gibi meşgul eden cihazlardan da uzaklaşmak gerekir. Nefsini böyle camide hapsetmenin çok büyük mükâfatı vardır. İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam mütekif hakkında: “O, günahları hapseder ve bütün hayırları işlemiş gibi ona hayırlar kazandırır” buyurdular.”
Hadis-i şerifte bildirilmiştir ki:
“Kim Allah’ın rızasını talep ederek bir gün itikâfa girerse Allah-u Teala onunla ateş arasını doğu ile batı arasındaki mesafeden daha büyük üç hendek ile ayırır” (Taberani, Beyhaki)
Ramazan orucuyla, teravih namazlarıyla kalp rikkate erince, son on gününde itikafa çekilmekle artık kalbin tertemiz olup, ibadetten çok menfaat elde etmesi mümkün olur.
Hanefi mezhebine göre hanımlar da, kocalarının izniyle evlerinde itikafa girebilirler. Şâfiî mezhebine göre ise mescit dışında itikâf caiz değildir. Kadın, kocasından izin alarak mescitte itikâf yapar. Zira Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellemin hanımlarının mescide itikâfa girdikleri rivâyet edilmiştir. (Müslim, İ‘tikâf, 5-6) Ramazan-ı şerifin son on gününde itikafa girmenin bir hikmeti de Kadir gecesini aramaktır.
Kadir Gecesini Aramak Sünnettir
Merhameti ve keremi sonsuz bir umman gibi olan Yüce Rabbimiz, amellere on kattan başlayarak kat kat sevap verir. Mesela Kur’ân-ı Kerim okuyana, her harfine on sevap verdiğini bildirmektedir. Bazı zamanlarda işlenen amellere verilen sevap kat kat artırılır.
Bazı zamanlarda ibadetlerin daha faziletli olduğu Kur’ân-ı Kerim’de de bildirilmiştir. Mesela her gece teheccüd zamanında namaz kılmak, seher vakitlerinde istiğfar etmek bizzat Kur’ân-ı Kerim’de methedilmiştir.
Allah-u Zülcelâl teheccüd namazını Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi veselleme has olarak farz kılmıştır. Ayet-i kerîmede şöyle buyrulur: “Gecenin bir kısmında da sâdece sana mahsus bir fazlalık olmak üzere Kur’ân ile teheccüd namazı kıl. Umulur ki Rabbin seni Makâm-ı Mahmûda eriştirir.” (İsrâ; 79)
Rabbimiz aynı zamanda Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin müminlere üsve-i hasene olduğunu yani en güzel örnek olduğunu bildirdiğine göre biz de elimizden geldiği kadar sünnetine uymaya gayret göstermeliyiz. Resûlullâh aleyhisselatu vesselam da buyurdular:
“Gece namazına devam ediniz. Zira bu sizden önceki salihlerin ibadetidir. Çünkü gece ibadeti, Allah’a yakınlık günahlara kefaret olup insanı bedeni hastalıklardan korur ve günahlardan uzaklaştırır.” (Tirmizi, Deavât, 101)
Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin sünnetlerinden biri de Ramazan ayının gecelerinde Kadir Gecesini aramaktır. En çok Ramazan’ın son on gününde aramayı teşvik etmiştir. Hz. Aişe annemiz,
“Rasûlullah aleyhisselatu vesselam vefat edinceye kadar Ramazan’ın son on gününde itikâfa girer ve derdi ki: ‘Kadir gecesini ramazanın son on gününde arayın.’ Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’den sonra, zevceleri de itikâfa girdiler.” (Buhârî, Fadlu Leyleti’l-Kadr 3)
Kadir gecesini ibâdetle geçirmek, içinde Kadir gecesi olmayan bin aydan hayırlı yani bir ömre bedeldir. Bin ay, tam 83 yıl 4 ay eder. Çoğu insan bu kadar yaşamaz hatta yaşasa bile ömrünün tamamını ibâdetle geçiremez. Demek ki Kadir gecesini aramak ve o geceye rast gelmek niyetiyle Ramazan ayının son günlerini ibâdetle geçirmek mü’minler için büyük bir fırsattır.
Abdullah ibni Ömer radıyallahu anhumadan rivayet edildiğine göre, ashaptan bazıları, rüyalarında Kadir Gecesinin Ramazan ayının son yedi gecesinde olduğunu görmüşlerdi. Bunun üzerine Rasûlullah aleyhisselatu vesselam şöyle buyurdu:
“Kadir Gecesi ile ilgili rüyalarınızın, Ramazan’ın son yedi gecesi üzerinde toplandığını görüyorum. O halde Kadir Gecesini arayan onu Ramazan ayının son yedi gecesinde arasın!” (Buhârî, Leyletü’l-Kadr; 2)
Bir başka rivâyette ise “Kadir Gecesini Ramazan ayının son on günündeki tek gecelerde arayın!”(Buhârî, Leyletü’l-Kadr, 3) buyurulmuştur.
Seyda Muhammed Konyevî kuddise sırruh hazretleri bir sohbetinde Kadir Gecesi hakkında şöyle buyurmuştur:
“Elimizden geldiği kadar, son on geceyi, Kadir Gecesi’ni yakalamak niyetiyle değerlendirelim. Seksen küsur seneye tekabül eden Kadir Gecesi, bu günlerin içindedir çünkü. Böyle olduğu için, garantiye almak için bu on gün on geceyi değerlendirmek lazımdır.
Tabi bazı âlimler 21. gününde, 23’ünde, 25’inde, çoğunluğu da 27’sinde demişler fakat bu konu yine de ihtilaflıdır. Kesin olarak bu son on gündedir. Yalnız bu on günlerin hangisi? Belli değildir. Onun için tam olarak Kadir Gecesi’ni yakalamayı garanti altına almak için elimizden geldiği kadar, bu son on geceyi değerlendirelim. Böyle yaparsak onu kesin olarak, inşaallah yakalamış olacağız.
Kadir Gecesi, Cenâb-ı Hakk’ın, ümmetler içinde sadece ümmet-i Muhammed’e hususen lutfettiği hazinelerden biridir. Allah-u Zülcelal bu gecenin şânını şöyle beyan buyurur:
“Biz onu (Kur’ân’ı) Kadir Gecesinde indirdik. Kadir Gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır. O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Rûh (Cebrâil), her iş için iner dururlar. O gece, esenlik doludur. Tâ fecrin doğuşuna kadar.” (el-Kadr, 1-5)
Biz görmüyoruz ama o gece Cebrâil aleyhisselâm sayısız meleklerle beraber yeryüzüne koşarlar, geceyi ihya eden mü’minlere, selâmlar verirler, musafaha edip müjdeler verirler. O gece elini açıp Allaha dua eden, tevbe istiğfar edenlere “Amin” derler.
Kâ’bü’l-Ahbar şöyle anlatmıştır:
“Sidre-i Münteha’da o kadar çok melek vardır ki; onların sayılarını ancak Allah-u Zülcelal bilir. Bunlar, Kadir gecesinde iner ve Cebrail aleyhisselam da bunlarla beraberdir, makamı onların ortasındadır. Kadın-erkek müminlerden hemen herkese hayır dua ederler. Hz. Cebrail insanlardan el sıkışmadığı hiç kimseyi bırakmaz. Cebrail aleyhisselam, bir kimse ile el sıkışırsa, şu belirtiler meydana gelir. İnsanın cildi ürperir, kalbine şefkat duygusu gelir, gözlerinden yaş akar. Bütün bunlar, Cebrail aleyhisselamın el sıkışmasından ileri gelir.”
Bu yüzden ayette bu gece için bin aydan hayırlı denilmiştir. İmam Malik’in rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi veselleme ümmetinin ömrü gösterilmişti. Efendimiz, önceki ümmetlerin ömrü gibi uzun olmadığı için, onların işlediği hayırlara yetişemezler diye üzülmüştü. Cenab-ı Hakk bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesini vermiştir. (Muvatta, İ’tikaf 15)
Bakın Allah ve Resulü bizim için nasıl üzülüyor, merhamet ediyor. Öyleyse biz de bu fırsatı kaçırmayalım. Peygamberimiz bize müjde veriyor:
“Kadir Gecesi’ni, kim sevabına inanıp onu kazanmak ümidiyle ihya ederse geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhari, Teravih 1; Tirmizi, Savm 83)
Kadir gecesini nasıl ihya edeceğiz? Hz. Âişe annemiz, Allah Rasülü Efendimiz’e “Yâ Rasülallah! Kadis gecesini idrak edersem nasıl dua edeyim?” diye sormuş, Efendimiz de aleyhissalati vesselam şu cevabı vermişlerdir:
اللَّهُمَّ إِنَّكَ عَفُوٌّ تُحِبُّ الْعَفْوَ فَاعْفُ عَنِّي
“ Allâhümme inneke afüvvün, tuhibbu’l-afve fa’fü annî”
(Mealen: Allah’ım! Şüphesiz Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affet.) (Tirmizi, Da’avât 89)
Bu Mübarek Geceyi Nasıl İhyâ Edebiliriz?
Kadir gecesini değerlendirmek için bu gece varsa kaza namazları ve nâfile namazlar kılınması güzel olur. Çünkü namaz ibadetlerin en üstünüdür, dinin direğidir.
Namazlardan sonra da dünya ve ahiret selameti için, hem kendimiz ve yakınlarımız hem bütün ümmet için duâ etmek lazımdır. Bilhassa ümmetin bu zor günlerinde Cenâb-ı Hakk’a yanık bir gönülle göz yaşlarıyla, yalvarıp yakararak dua etmeli, yardımını istemelidir.
Bildiğimiz bilmediğimiz bütün hata ve kusurlarımıza çokça tevbe istiğfar etmeliyiz. Allah’ın adını zikretmek, hamd, tesbih ve salât-ü selâm gibi dile hafif mizanda ağır olan amellerle beraber, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin yaptığı duaları okumak da çok uygun olur.
Allah-u Zülcelâl hepimizi Ramazan ayında ve Kadir gecesinde affedilmiş, yardıma ve mükafata mazhar olmuş kullarından eylesin. Amin.