TEFEKKÜR UFKU / İlkelliği Arayan Batı

  • 07 Ağustos 2024
  • 251 kez görüntülendi.
TEFEKKÜR UFKU / İlkelliği Arayan Batı
REKLAM ALANI

TEFEKKÜR UFKU
İlkelliği Arayan Batı
Dr. Cengiz Karagöz

“İlkellik” ifadesi bugün genellikle modern değerlere aykırı olduğu için çağdışılık ve gericilik anlamında kullanılır. Bunu hakaret anlamında kullananları bile görmekteyiz.
Bazılarına göre ilkellik medeniyetten, teknolojiden, bilimden ve modern düşünceden uzak bir hayat tarzı. Ancak Batı düşüncesini ve felsefesini sadece ilericilik ve modernleşme üzerine tasavvur edenler maalesef bir yanılsama içerisindeler. Böyle bir anlayışı destekleyenler son yıllarda tartışılan “anarko-ilkelcilik” akımının bihaber görünüyor.
İlkelliğe dönme çabaları ve düşünceleri bu akımla başlamadı tabii. İlkelcilik akımının kökenleri Aydınlanma felsefesinin mensuplarından Jean-Jacques Rousseau ve Frankfurt Okulu üyelerinden Max Horkheimer gibi isimlere kadar götürülüyor. Bu asırda tartışılan “anarko-ilkelcilik” akımın öncüsü ise John Zerzan isimli yazar ve düşünür. Bu akıma daha fazla isimler de eklenebilir.
Bu düşünce akımının temel eleştirilerinden birisi endüstri devrimi. Bizim övünerek bahsettiğimiz ve geri kaldığımız konulardan biri olarak gösterdiğimiz bu devrim, ilkelliği savunan düşünce insanlarının çok sert bir şekilde eleştirdiği süreçlerin başında geliyor. Onlara göre endüstri devrimi bugün yaşadığımız çevre sorunlarının temelinde yatıyor.
Endüstri devrimiyle birlikte insan tabiattan yabancılaştı. Fabrika atıkları bitkilere ve hayvanlara o derece zarar verdi ki bazı türler yok oldu ve bazıları da yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Fabrika bacalarından çıkan gazlar sadece yeryüzüne değil atmosfere de ciddi zararlar verdi.
İlkelliği savunanların bir başka eleştirisi de bilim ve teknoloji. Teknoloji insanı kendi özünden uzaklaştırarak hem psikolojisini bozdu hem de sosyal ilişkilerde yıkıma yol açtı. Bu felsefi akımın yazarları teknolojinin gelişmesiyle yeni hastalık türlerinin de ortaya çıkışının önemine dikkat çekiyor.
Teknoloji hayatı kolaylaştırıyormuş gibi bir izlenim verse de aslında daha fazla zaman çalarak insanların kendilerine vakit ayırmalarına engel oluyor. Sosyal ilişkilerin azalması psikolojik sorunların başında geliyor. İnsanlar birbirleriyle fiziksel teması ve sıcak diyalogları unuttu. Bunu teknoloji dünyasında bulacaklarını sandılar fakat manevi krizden başka bir şey bulamadılar.
İlkelliği destekleyenlere göre bilim de umulanı vermedi. Bilim sadece insanlığın sömürüsüne ve teknolojik silahlar yapmaya hizmet etti. Kitle imha silahları ve atom bombası bilimin insanlığa sunduğu yıkıcı sonuçların belli başlı örnekleri.
Peki ilkelciliği savunanların çözümleri neler?
Bu düşünce mensupları insanlığın avcı-toplayıcı döneme geri dönmesini istiyorlar. Yani medeniyet, devlet, teknoloji ve diğer her şeyi bırakarak binlerce yıl önceye dönüşün insanlığa aradığı huzuru ve adaleti getireceği kanaatindeler.
İnsanların sadece avlanarak ve bitki toplayarak çevreye çok daha az zarar vereceği iddiasındalar. Tarım toplumuna bile karşılar. Endüstri devriminden önce de tarımın çevreye zarar verdiğini ve tarımın terkedilmesi gerektiğini savunuyorlar.
Anlaşılan o ki Batı felsefi düşüncesi bir bunalıma girdi. Teknolojinin ve bilimin suiistimal edilerek insanlığı yok etme girişimi entelektüelleri de yeni arayışlara itti. Daha doğrusu küçümsenerek bakılan düşüncelerin tekrar gündeme girmesine neden oldu.
Felsefe ve düşünce yenilik anlayışı ile o kadar fazla iddia tüketti ki yeni bir şey kalmayınca reaksiyon gösterip binlerce yıl öncesinin çözüm olacağı hissine kapılmaya başladı.

REKLAM ALANI
REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ