ALLAH DOSTLARI / Fudayl bin İyad -KS-

  • 01 Aralık 2025
  • 8 kez görüntülendi.
ALLAH DOSTLARI / Fudayl bin İyad -KS-
REKLAM ALANI

ALLAH DOSTLARI
Fudayl bin Iyad -KS-
Yusuf Şahin

Fudayl bin Iyad rahmetullahi aleyh hazretleri ilk dönem zahidlerindendir. Aslen Temîm kabilesinden Kûfe’de yerleşmiş bir aileden olduğu, Semerkant’ta doğduğu söylenir. Tasavvuf kaynaklarında gençlik çağında eşkıyalık yaptığı sonra tevbekâr olduğundan bahsedilir.
Tevbe edişi ile ilgili şöyle bir hadise nakledilir:
Fudayl bin Iyad rahmetullahi aleyh’in âşık olduğu bir câriye vardı. Onun bahçesinin duvarına tırmandığı sırada içeride Kur’an okunuyordu.
“İman edenlerin Allah’ı zikretme ve O’ndan inen Kur’an sebebiyle kalplerinin ürperme zamanı hâlâ gelmedi mi?” (Hadîd; 16) meâlindeki âyetten çok etkilendi ve “Evet yâ Rabbi, o an geldi,” diyerek oradan ayrıldı. Hemen tevbe edip kendini ilme, ibadete verdi.
Memleketini de terkederek Kûfe’ye gitti; burada Ebû Hanîfe, Süfyân es-Sevrî ve A‘meş gibi âlimlerin meclislerine devam etti; otuz yıl ilim ve ibadetle meşgul oldu. Kuvvetli hafızası sayesinde kısa zamanda çok sayıda hadis ezberleyerek hadis ilminde ihtisas kazandı. Mansûr b. Mu‘temir, A‘meş ve Bişr b. Mansûr gibi hadisçilerden hadis rivayet etmiş; Süfyân b. Uyeyne, Yahyâ b. Saîd el-Kattân, Abdurrahman b. Mehdî ve İmam Şâfiî gibi âlimler de kendisinden hadis almışlardır.
Fudayl hazretleri ilme bağlılığı sayesinde çağdaşları arasında en üst dereceye ulaşarak devrindeki alimlere vaaz edecek seviyeye erişmişti. Alimler, onun vaazlarını takdirle ve mahcubiyetle başlarını öne eğerek dinlerlerdi. Mesela Süfyan bin Uyeyne rahmetullahi aleyh İslâmî ilimlerde zirveye ulaşmış bir kimse olmasına rağmen Fudayl hazretlerinin önünde ilim ve irfan için diz çökerdi.
Fudayl bin Iyad rahmetullahi aleyh alimlere şöyle seslenirdi:
“Ey alimler, sizler İslâm beldelerini aydınlatan kandiller gibiydiniz. Şimdi ışıklarınız neden söndü? Siz ümmete yol gösteren yıldızlardınız şimdi neden yolunuzu şaşırdınız? Siz ümeranın kapısına gidip onların nereden kazandıkları bilinmeyen servetinden istifade etmekten dolayı Allah’tan hayâ etmiyor musunuz?”
Fudayl bin Iyad hazretleri Kur’an ve sünnete son derece bağlı idi. Nitekim İbrahim bin Eş’as rahmetullahi aleyh onun: “İnsanlar farzlardan daha faziletli bir şeyle Allah’a yaklaşmamışlardır. Farzlar sermaye, nafileler kârdır.” dediğini rivayet etmiştir.
Fudayl bin Iyad Kur’an’ı hüzünlü bir şekilde ağır ağır okur, bazan Kur’an dinlerken kendinden geçerdi.
“Mümin az konuşan, çok çalışan, sözünde hikmet, sükûtunda düşünce, bakışında ibret, işinde iyilik bulunan kişidir” derdi.
Fazla yeme, uyuma ve konuşmanın kalbi katılaştırdığını söyleyen Fudayl bin Iyad hazretlerinin tasavvuf anlayışında İlâhî inâyet ve ihsan kavramları ön planda yer alırdı.
Dünyaya rağbet ve zühd hakkında da şunları söylerdi:
“Kötülüklerin hepsi bir evde toplanmış ve dünyaya rağbet o evin anahtarı olmuş. İyiliklerin hepsi de bir başka evde toplanmış, zühd de ona anahtar olmuş.”
Fudayl bin Iyad hazretleri ilmi ikiye ayırırdı: Dünya için öğrenilen ilim, ahiret için öğrenilen ilim. Halkı, dünyevîleşmiş alimlerin şerrinden sakındırırdı:
“Âhiret aliminin ilmi gizlidir. Dünya aliminin ilmi ise açık. Siz, âhiret alimine tabi olun ve dünyalık alimlerle oturmaktan sakının. Çünkü bu tip alimler sizi, gururları ve yaldızlı lafları ve amelsiz kuru iddiaları veya sadakat ve ihlâssız amelleriyle yanıltıp fitneye düşürürler.”
Söz hafızlardan açılınca şöyle konuşurdu:
“Kur’ân hafızının halka, halifelere veya daha aşağıdakilere ihtiyacı olmamalı, bütün insanlar ona muhtaç olmalı.”
“Allah için okuyan kurrâlar, hudû ve huşû sahibidir. Kadılar ve devlet ricali için okuyanlar ise, kibir ve gurur sahibidir.”
“Kur’ân okuyan herkes, kıyamet gününde Peygamberlerin tebliğden sorguya çekilmesi gibi, sorguya çekilecektir. Çünkü ehl-i Kur’ân, Peygamberlerin varisleridir.”
Fudayl bin Iyad hazretleri fütüvvet ve melâmet ehline ait görüşlerin de ilk temsilcisidir. Meselâ kendisi âbid, zâhid ve âlimlerin devlet adamlarından uzak durmasını ister. Ona göre devlet adamlarıyla ilişki kurmayan bir kimse geceleri namaz kılan, gündüzleri oruç tutan, hac, umre ve cihad yapan, ancak onlara dost olan bir kimseden daha makbuldür.
Nitekim kendisi de Halife Hârûn Reşîd ile görüşmek istememiş, halifenin ısrarı üzerine görüşmeyi kabul etmek zorunda kalınca sözünü çekinmeden söylemiş, ihsanını da reddetmiştir. Bununla birlikte inzivâ köşesinde devlet adamlarının âdil ve dürüst olmaları için dua etmiş ve “Allah katında mutlaka kabul edilecek bir tek duam olsa devlet başkanının iyi olması için dua ederdim. Zira devlet başkanı dürüst olursa beldeler mâmur, insanlar güven içinde olur,” demiştir.
Fudayl bin Iyad hazretleri bid’atçilere de kızar ve şöyle derdi:
“Bid’atçilerle oturup kalkan hikmetten nasip alamaz. Bid’atçının yüzüne bakmak manevî körlük doğurur.”
Fudayl bin Iyad rahmetullahi aleyh musibetlerin sebebi hakkında şöyle derdi:
“Masiyet ve günahlar, musibet ve elemlerin sebebidir. Nitekim Allah-u Teâlâ bazı Peygamberlerine: “Beni tanıyan kimse, bana isyan edecek olursa, ben ona beni tanımayan kimseleri musallat ederim” diye vahyetmiştir. Nitekim ben, Allah’a asi olduğumu hizmetçimin kötü davranışlarından ve eşeğimin bana isyanından anlarım.”
Kaynaklarda Fudayl hazretlerinin zühd ve takvâsı hakkında geniş bilgi bulunmaktadır. Korku, hüzün ve ağlama, diğer ilk dönem zâhid ve sûfîleri gibi Fudayl bin Iyad hazretlerinin de şiddetli ve sürekli olarak etkisi altında kaldığı hallerdi. Kaynaklar, onun gülümsediğinin dahi görülmediğini kaydederler.
Kendisini Harem-i Şerife girmeye layık görünce Mekke’nin yolunu tuttu. Hicri 187 (Miladi 802) yılında vefat edinceye kadar orada yaşadı.
İbnü’l-Cevzî sûfîler üzerinde derin etkiler bırakan Fudayl bin Iyad hazretleri hakkında bir menâkıbnâme kaleme almıştır.
Halin Nasıl
Bir dostu sordu:
– Nasılsın? Fudayl hazretleri:
– Hangi halimi soruyorsun. Dünyevî halimi soruyorsan, dünya bize meyletti de biz onun bütün yollarından geçtik. Âhireti soruyorsan, günahı çok, ameli az, ömrü tükenmek üzere, âhirete ve ölüme hazırlığı olmayan bir adamın hali nasıl olur ki, diye karşılık verdi.
Fudayl, insanlara halktan kaçıp Hakk’a sığınmalarını tavsiye eder ve şöyle derdi:
“İnsanlardan kaç, fakat cemaati terk etme!”
Ehl-i Sünnet hakkında:
“Allah’ın öyle kulları vardır ki, beldeleri ve insanları ihya ederler. Onlar sünnet-i seniyyeye bağlı olan kimselerdir.”
Fudayl bin Iyad hazretleri Ehl-i Beyt hakkında:
“Ehl-i Beytten birini gördüğüm zaman Ashab-ı kiramdan birini görmüş gibi olurum” derdi.

HİKMETLİ SÖZLERİ
Bişr Hafî hazretleri, Fudayl bin Iyad hazretlerine sordu:
“Zühd mü daha üstün, rıza mı?” Fudayl rahmetullahi aleyh şöyle cevap verdi:
“Rıza zühdden daha üstündür. Zira rıza halinde olan bulunduğu makamın daha yukarısını temennî etmez.”
***
“İnsanlardan uzaklaşıp Rabbine yakın olmaya çalışan ve günahına ağlayan kimseye ne mutlu!”
***
“Bize göre kemale eren kişi, çok namaz kılan ve çok oruç tutan değil, nefsini sahavete sadrını selamete erdirerek ümmete nasihat edendir.”
***
“Allah’tan rızaya en layık olanlar, marifet ehlidir. Allah, sadece muttakîleri ummadıkları yerden rızıklandırır, başkalarını değil.”
***
Nefsini azarlayarak şöyle derdi:
“Neden korkuyorsun, aç kalmaktan mı? Boş yere korkma; çünkü sen, bu konuda çok aşağılardasın. Aç kalabilen ancak Muhammed aleyhisselatu vesselam ve ashabıdır.”
***
“Üç şey kalbi kasvetlendirir: Çok yemek, çok uyumak ve çok konuşmak.”
***
“Gönlünde birtakım arzuları bulunduğu halde ubudiyyet iddiasında bulunan yalancıdır.”
***
“Senin Allah’tan korkman ölçüsünde, halk da senden korkar. Allah’tan korkana bir şey zarar veremez. Allah’tan başkasından korkana da bir şey fayda vermez.”
***
“Allah sevdiği kulunun derdini çoğaltır, buğzettiği kulunun dünyasını genişletir, onu zengin kılar.”
***
“Gerçekten fazilet sahipleri, fazilet ve meziyetlerini görmeyenlerdir.”
***
“Fütüvvet, dostların kusurlarını hoş görmektir. Çünkü kusursuz dost arayan dostsuz kalır.”
***
“Konuştuğu zaman sözünün dinlenmesinden hoşlanan zahid olamaz.”
***
“Zühdün aslı Allah’tan razı olmaktır.”
***
“Gerçek sevgi, uzakta ve yakında sevgiliyi iki cihana tercih etmektir.”
***
“Ahir zamanda öyle insanlar gelecek ki, zâhiren kardeş, bâtınen düşman olacaklar.”
***
“Bugün kardeşlik öldü. Eskiden bir adam kardeşinin evlatlarını uzaklığına rağmen korur, kollar ve büluğa erinceye kadar onlara kendi evladı gibi bakardı.”
***
“Kızdığında sana yalan söyleyenle kardeş olma!”
***
“Senden istediği bir şeyi vermediğin zaman sana kızıp darılan senin kardeşin değildir.”

REKLAM ALANI
REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ