Peygamberimizin İbadetleri
Engeller, Efendimizi ibadetten alıkoymamıştır
Hz. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz, peygamberlik gelmeden önce de dua ve ibadetle meşgul olmak için Hira mağarasında aylarca kalırdı. (Sahîh-i Buharı, “Bâbu Bedi’l-Vahy)
Peygamberliğinden sonra, ona nasıl ibadet edeceği öğretilmiş; fakat Kureyş’in baskısından Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem gizli olarak ibadetine devam etmiş, ibadetini eksiksiz yapabilmek için dağlara, vadilere gitmişlerdir. Bir defasında Ebû Talip, Hz. Peygamber’le Hz. Ali’yi birlikte bir vadide ibadet ederken görmüş, onlara ne yaptıklarını sorunca, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem İslam’ı anlatmış ve onu bu dini kabule davet etmişti. (Müsned-i İbn Hanbel)
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem kuşluk namazlarını Harem’de kılardı. Bu sırada Kureyşliler de Harem’e doluşurdu. (İbn Esir)
Buhârî’nin ifadesine göre Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem, Harem’de ibadet ederken Kureyş liderleri Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemle alay etme küstahlığına cüret etmiş, Ebû Cehil, “Biriniz gitsin de bu adamın üzerine atmak için bir işkembe getirsin!” demiş, bunun üzerine Ukbe bu iğrenç işi görmüştü. (Sahîh-i Buhârî, “Bâbu’t-Tahâre ve’s-Salâ”)
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Harem’de Kur’ân okudukça müşrikler Efendimize sataşır işkence etmek için yollar ararlardı. (Buhârî)
Bir gün Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Harem’de ibadetle meşgulken müşriklerden bazıları ona karşı kaba hareketlerde bulunmuş, başka bir gün yine müşriklerden biri onu boğmaya kalkmış, fakat tüm bu işkence ve baskılara rağmen Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Allah’a yönelmekten duyduğu yüce zevkle ibadetini yapmaya devam etmişti. (İbn Hişâm, “Zikru Kable’l-Hicre”; Buhârî, “Bâbu Mâ Lakiye’n-Nebî”)
Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem
geceyi ibadetle geçirirlerdi
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem geceleri de ibadetle meşgul olurdu. Çeşitli râvîler onun bu ibadetleri hakkında bilgi verir. Râvîlerden biri Hz. Peygamberin bütün gecelerini kıyam halinde (ayakta ibadetle) geçirdiğini söyler. Ümmü Seleme radıyallahu anhuma anamız, Hz. Peygamber’in gecenin bir kısmını uykuyla geçirdiğini, sonra ibadet için kalktığını, biraz uyuduktan sonra tekrar ibadete kalktığını ve bu şekilde gecenin bir kısmını ibadetle, bir kısmını istirahatla geçirdiğini beyan eder.
İbn Abbas radıyallahu anh, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellemin gece yarısından sonra kalkıp on üç rekât namaz kıldığını anlatır.
Muhaddisler, “Birbirinden farklı gelen rivayetlerden anlaşılacağı üzere Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem muhtelif zamanlarda farklı ve birbirinden çeşitli tarzlarda ibadet ettiği için her ravi haber aldığı kısmı rivayet etmiştir.” diye farklı rivayetlere açıklama getirmişlerdir. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz, son zamanlarında Hz. Âişe radıyallahu anhuma ile İbn Abbas radıyallahu anhın anlattığı şekilde ibadet ediyordu.
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem beş vakit namazının farzını eda etmekle birlikte her gün otuz dokuz (39) rekât sünnet ve nafile namaz kılardı. Sabah iki rekât, kuşluk vaktinde dört rekât, öğle altı rekât, ikindide altı rekât, akşam iki rekât, yatsıda altı rekât, sonra teheccüd ve vitr olarak on üç rekât namaz kılardı. Hz. Peygamber, sabah namazının sünnetlerine diğer sünnetlerden fazla riayet ederdi. Bir sünneti kaçıracak olursa onu kaza ederdi. Bir gün bir heyet, öğleden ikindiye kadar Hz. Peygamber’i meşgul etmiş, Hz. Peygamber öğle namazından sonra kıldığı iki rekât namazı kaçırmış, fakat bunu ikindi namazından sonra hanımlarının odasında eda etmişti.
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Ramazan ayında ibadet etmekten büyük zevk duyardı. İbni Abbas radıyallahu anh der ki, “Hz. Peygamber fıtrat itibariyle cömertti. Fakat Ramazan ayında Cebrail’den Kur’ân’ı dinlediğinde cömertliğinin sınırı olmazdı.”(Buhârî, “Kitâbu’s-Savm”)
Son on gün itikâf sünnettir
Ramazan’ın özellikle son on gününde Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem kendini tamamıyla ibadete verirdi (Efendimizin İtikâf sünnetini araştırınız.)
Hz. Âişe radıyallahu anha validemiz diyor ki, “Resûlullah, Ramazanın son on gününde gecelerini ibadetle geçirir, hanımlarından uzaklaşır ve ev halkını namaz için uyandırırdı.”(Ebû Dâvûd, “Bâbu’s-Savm”)
Hz. Peygamber sallalalhu aleyhi vesellem, Ramazanın son on gününde itikafa çekilir, gece gündüz ibadet ve Allah’ı anmakla vaktini geçirirdi.”(Buhârî, “Bâbu’l-İ’tikâf”)
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem her gün Kur’ân okurdu. Ebû Davud’a göre Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem, yatsı namazından sonra bu işle meşgul olurdu. Hergün Kur’ân’ın bazı surelerini tilavet eder, Ramazan ayında bütün Kur’ân’ı hatmeder, sabahın erken dakikalarında da yine ayetler ve sureler okurdu. İbn Abbas radıyallahu anh der ki, “Bir gece Hz. Peygamber’i uyanırken gördüm. Gecenin en karanlık zamanıydı. Yıldızlar parıldıyordu. Hz. Peygamber gözlerini kaldırıp şu ayet-i kerimeleri (Âl-i İmrân Suresi, 189-195. ayetlerini) tilavet etti (Mealen):
“Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’ındır. Allah’ın her şeye gücü yeter. Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde aklıselim olanlar için gerçekten açık ibretler vardır.
Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah’ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler), ‘Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru!
Ey Rabbimiz! Doğrusu sen, kimi cehenneme koyarsan, artık onu rüsva etmişsindir. Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur.
Ey Rabbimiz! Gerçek şu ki biz, ‘Rabbinize inanın!’ diye imana çağıran bir davetçiyi (Peygamber’i, Kur’ân’ı) işittik, hemen iman ettik. Artık bizim günahlarımızı bağışla; kötülüklerimizi ört, ruhumuzu iyilerle beraber al, ey Rabbimiz!
Rabbimiz! Bize, peygamberlerin vasıtasıyla vadettiklerini de ikram et ve kıyamet gününde bizi rezil-rüsva etme; şüphesiz sen va’dinden caymazsın!’
Bunun üzerine Rableri, onların dualarını kabul etti. Dedi ki: Ben, erkek olsun, kadın olsun -ki hepiniz birbirinizdensiniz- içinizden, çalışan hiçbir kimsenin yaptığını boşa çıkarmayacağım. Onlar ki, hicret ettiler, yurtlarından çıkarıldılar, benim yolumda eziyete uğradılar, çarpıştılar ve öldürüldüler; andolsun, Ben de onların kötülüklerini örteceğim ve onları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Bu mükâfat, Allah tarafındandır. En güzel karşılık O’nun katindadır.” (Âl-i İmrân, 189-195)
Hz Peygamber sallallahu aleyhi vesellem bu anlarda şu yakarışlarda da bulunurdu: “Rabbim! Sana hamd ederim. Göklerin ve yerin nuru Sensin, Sana hamd ederim. Yerlerin ve göklerin varlık sebebi Sensin, sana hamd ederim. Yerlerin ve göklerin Rabbi Sensin, Sen ki Hakk’sın, va’din hak, sözün haktır, sana ulaşmamız haktır, cennet hak, cehennem haktır, kıyamet haktır. Rabbim, sana teslim oldum. Sana iman ettim, tevekkülüm sanadır. Sana sığınıyorum, sana güvenerek mücadele ediyorum, senin hükmüne boyun eğmişim, gelmiş-geçmiş, gizli-aşikâr kusurlarımı affet. Rabbim Sensin, Senden başka ilâh yoktur.”(Sahîh-i Müslim)
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem bütün aile efradı uyuduktan sonra kalkar, dua ve yakarışla meşgul olurdu. Hz. Âişe diyor ki, “Gece uyandım, Hz. Peygamber’i yanımda göremedim. Acaba başka bir hanımının yanına mı gitmiş, dedim. Kalktım, bakındım. Hz. Peygamber secdeye kapanmıştı. Aklımdan geçenlerden utanarak kendi kendime ‘Bir kendi aklından geçene bak, bir de O’nun yüce haline bak!’ dedim.”(Sünen-i Nesâî)
Sabah Namazında yaptıkları dua
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem gece namazdan sonra yatağına girip uyur, şafakla uyanır, sabah namazının sünnetini kıldıktan sonra mescide çıkardı. Bu sırada şu duayı okurdu: “Rabbim! Kalbime nur, dilime nur, kulağıma nur, gözüme nur, arkama nur, önüme nur, üstüme nur, altıma nur ver. Bana nur ihsan et Allah’ım!”(Müslim, ‘Bâbu’d-Duâ fı Salâti’l-Leyl’)
Yazar: Mevlana Şibli -rahmetullahi aleyh-